2.0

665 142 35
                                    

Tüm bedenim yanıp uzandığım yere yapışmış gibi ağırdı. Gözlerimi açmayı denerken sandığımdan daha çok zorlandım. Sanki bir şey beni tutuyordu. Vücudumu kaplayan acı üzerime binmiş kötü bir karabasan gibiydi.

Çığlık atmak istedim günlerdir her akşam süren bu dayanılmaz kabusu bitirmek. Ama tek yapabildiğim şey parmaklarımı oynatmak oldu.

Bir başarı. Bu beni tekrardan denemeye itti. Gözlerimi açtığımı düşündüm ama sanki hala rüyanın içindeydim. Gerçeklikle hiçbir bağım kalmamıştı. Ne yazık ki hislerim yine de kuvvetliydi.

Artık alışıldık iğrenç dokunuş bedenimi sardı. Sanki her yerimde kımıl kımıl dolaşan kurtçuklar vardı. Derimin altına girmeye çalışıp etimi ısırıyorlar beni kemiklerime kadar yiyorlardı.

Yardım edin! Bağırmadığıma emindim ama kendi sesimi duyuyordum. Lütfen biri yardım etsin! Nefeslerim kesildi. Ayak uçlarımdan başlayıp göğsüme kadar çıkan kurtçuklar boynuma yükseldi...

"Han-ah" Uzaktan gelen ses kafamın içinde tekrar edip durdu. "Han iyi misin?" Omzuma uzanan dokunuş tüm pisliği yıkayıp geçen buz gibi bir suydu. "Kabus görüyorsun."

Rahatlatıcı soğukluk boynumda gezindi sonra da yüzüme çıktı. "Sakin ol buradayım." Kim olduğunu anlayamıyorumdum ama gözlerim kapalı olsa bile onu görebiliyor gibiydim. Çünkü bedeni belirsiz karanlığın içinde gösterişli bir ışıkla parlıyordu.

Yatağa çöküp yanıma oturdu ve elini alnımın üstüne koydu. "Yanındayım. Geçti." Göğsümden çıkacakmış gibi atan kalbim yavaşladı nefeslerim normale döndü.

Bir süre konuşmadan yanımda kaldı. Bir eliyle saçlarımı tarar gibi geriye atıyor diğeriyle de yatağa yapışmış elimi tutuyordu. Kalkmak istedi. Bunu yaptığını görmedim ama sanki gözlerini kırptığını bile anlayabilecek gibiydim.

Gitme. Sesim çıkmıyordu ama beni anlıyordu. "Bir yere gitmiyorum Han-ah. Dosyaları alıp geri geleceğim tamam mı? Merak etme."

Uzaklaştığı birkaç dakika ölüm gibiydi. O süreçte daha sakin düşünebildiğim için gözlerimi açmaya odaklanabildim. Birbirine tutkal ile yapışmışcasına zor ayrılan göz kapaklarım loş ay ışığının aydınlattığı oda ile karşılaştı.

Açık yatak odamın kapısından koridorun sarı ışığı görünüyordu. Evdeydim ama nasıl? "Geri geldim..." Yerimden hala kalkamıyordum bu yüzden gözlerimle onu takip ettim.

"Uyanmışsın..." dedi ama sonra durakladı. "Ya da uyanmamışsın?" Göğsüne bastırdığı ve elinde tuttuğu bir ton dosyayla yatağa geldi.

Nasıl... neden yanımda olan kişi oydu?

"Şu an neden ayağa kalkamadığın yerine benim niye burada olduğum mu daha önemli sence?" Tek bacağını altına alarak yatağın üstüne oturdu.

Bir an konuşmak istemedim zihnimin içini duyabiliyor olması beni çok savunmasız hissettirdi. "Bunları aştığımızı sanıyordum. Lütfen sessiz kalma ve nasıl olduğunu anlat."

Yastığımı düzeltip kütük gibi hareketsiz olan bedenimi oturur pozisyona getirdi. İyiyim ama sıkışıp kalmışım gibi dedim. Başını salladı.

"Oldukça normal özüm ruhuna sıkışmaya çalışıyor. Bu biraz klişe bir replik olabilir ama sana kalan son insan özlerimden birini verdim." Ter içinde kalmış boynumu nereden geldiğini bilmediğim bir parça bezle silmeye başladı.

"Onu iyi kullanmalısın." Bezi kenara bırakıp oturduğu yerde hafifçe doğruldu. "İzninle tişörtünü çıkaracağım."

Hareket kabiliyetim kötü bir barbie bebek kadardı. Bu yüzden de benimle tıpkı bir oyuncakla uğraşır gibi ilgileniyordu.

Modern Çağ Vampiri ✔️ (Minsung)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin