2.7

581 116 26
                                    

Hayatın her zaman planladığınız gibi gitmemesi şaşırtıcı bir durum değildi. Gereksiz beklentilere girecek yaşıysa çoktan geçmiştim.

Yine de bazen gerçekleşen güzel olaylara fazlaca umut bağlardınız. Yaşanan her yeni güzel şeyin önceki başarısızlıklara göre hep daha iyi sonuçlanıcağını düşünür ve o inançla başlardınız.

Gün aydınlanırken ve ben önümdeki dosyalara bakmaya devam ederken on beşinci bardak kahvemle birlikte bunları düşünüyordum. Kağıdı atmak istemiştim ama resmi bir evraktı.

Çekmeceye kaldırmayı da denemiştim ama her saat başı çıkarıp tekrardan okumaya başlıyordum.

Oldukça sade ve kısa birkaç cümle. Resmi bir dil bilgisayardan çıkmış bir yazı. Adı ve altında imzası var bakan tarafından da onaylanmış.

Şüpheye düşürecek hiçbir açık yok gibiydi ama yine de içimdeki bir taraf bunu onun yazmadığına inanmak istiyordu.

Gözüm kağıda takılı bir halde elimdeki kalemi çevirip duruyordum. Biran içimdeki paranoyak taraf kağıdı incelemeye göndermek istedi. Belkide ona değil başka birine ait parmak izleri çıkardı.

"Kelimelere bakman onları değiştirmez." Korkuyla kalemi bıraktım. Elim masamın altındaki silahı tuttu. "Tabii öyle bir gücün yoksa." Seungmin kapıyı sakince örttü.

"Beni korkuttun" dedim. Silahı ateşlemediğim için şanslıydı. "Kapın kilitliydi. Anahtarı Changbin'den aldım."

"Artık alamayacak" diye söylendim. Haber verilmeden odama girilmesinden nefret ederdim. Dediklerime güldü ve kanepenin etrafından dolaşıp masamın önündeki deri sandalyeye oturdu.

"İyi haberlerle geldiğini umuyorum?" Ağrıyan şakaklarımı ovalarken sordum. "Pek değil ama bizim yararımıza çevirebiliriz."

"Anlamadım?" Sorgularcasına ona baktım ve ileri gelerek dosyaları topladım. O sırada telefonuyla uğraşmakla meşguldü.

"Anlayacaksın. Önce Felix'i bekleyelim." Tek bir ses bile çıkarmadan birkaç dakika boyunca Felix'i bekledik. Bana pek bir şey sormadı bende konu açmayı gereksiz buldum. Ayrıca buna enerjim de yoktu.

Kapım alışık olmadığım bir kibarlıkla tıklandığında akşamdan beri uğraştığım dosyaları bitirmek üzereydim. "Gir!" Gelen Felix'di ama işin şaşırtıcı tarafı berbat bir halde olmasıydı.

Endişeyle arkamdaki camdan üzerime vuran güneşi fark ettim. Hava aydınlanmıştı dışarıda olmaması gerekmiyor muydu?

Telaşla ayağa kalkıp stor perdeyi kapattım. "Sağ ol." Minnettar bir şekilde hafifçe eğildi. Gelip Seungmin'in karşısına oturduğunda odamın kapısını kilitledim ve lambayı yaktım.

"Felix..." Seungmin yüzünden okunabilecek bir mutsuzlukla ona doğru uzandı. "Hayır. Gücünü sakla. İyileşmem birkaç dakika sürer."

Sandalyeme geri döndüm Felix de o sırada kat kat kendini sardığı kıyafetlerden kurtuluyordu. "Ne oldu? Eve girebildin mi?"

Kalbim merakla sıkıştı bahsettikleri kişi Minho olmalıydı. "Hayır. Bağımıza bile ulaşamıyorum. Anlamıyorum..." Sinirle bağırıp saçlarını çekiştirdi Seungmin ona engel olmak zorunda kaldı.

"Aranıza girmek istemiyorum ama..." ikisi de diyeceklerimi duymak için bana döndü. "Olanlar normal durmuyor. Bilmiyorum belkide onu sizin kadar tanımadığım içindir."

"Hayır haklısın." Felix bana bakmadan konuştu. "Artık evde olduğundan bile emin değilim." Felix'in aksine Seungmin sorgularcasına bana baktı.

"Onunla görüştün mü?" Başımı iki yana salladım farkında olmadan yine gözüm kağıda kaymıştı. "Jeongin ve Chan ile görüştüm sonra bu kağıt masamdaydı. Kendini eve kapattığını da Jeongin söyledi."

Modern Çağ Vampiri ✔️ (Minsung)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin