3.2

610 121 53
                                    

"Sorun yok. Her şey yolunda görünüyor." Seungmin değişen beden fonksiyonlarımdan beri durumumun nasıl gittiğini yakından takip ediyordu. "Üzerinden siyah bir duman çıktığını gördüm" diye araya girdi Jisung. Ben yatakta uzanırken o ise kapı girişinde duvara yaslanmış bekliyordu.

"Şu an her şey normal görünüyor..." Geriye dönüp Jisung'a baktı. "Ama istersen durumu araştırabilirim hyung." Cevap beklercesine bana takılı kaldı.

Uzandığım yerde derin bir nefes alıp verdim. "Durumu yakından takip edelim." Kalbimin atması hala çok yabancıydı. Uzun zaman önce unuttuğum bu his şu an vücudumda bir sorun var gibi geliyordu.

Jisung ile göz göze geldik. Kollarını göğüs hizasında bağlamış bir şekilde düz bir suratla ifadesiyle beni izliyordu. Ama ondan aldığım bu sıkıntılı endişe hissi buruk bir şekilde iyiydi. Bu bencilce miydi?

"Siz bakışmaya devam edin. Ben çıkıyorum." Seungmin'in söyledikleriyle Jisung derin bir uykudan kalkmış gibi silkelendi. Kapıdan geçmesi için kenara çekildi. Seungmin ise sessizce kapıyı örtüp yanımızdan uzaklaştı.

"İyisin?" diye emin olmak istercesine tekrar sordu. Sağ tarafa kayıp yatakta oturması için boşluk açtım. Yanıma geldi ama beklemediğim şey uzanıp bana sarılmasıydı.

Yana dönüp sarılmasına karşılık verdim. Bir süre öylece durduk. Henüz yeni öğlen oluyordu bahar gelmişti. Açık camdan esen serin rüzgarla ona bu şekilde sarılmak çok huzurlu hissettiriyordu. Belki de gözlerimi bu dünyaya açtığımdan beri deneyimlemediğim bir huzur.

"Kalbinin atışını dinlemek..." Hafifçe geri çekilip yüzüme baktı. "Tuhaf mı hissettiriyor?" diye cümlesini tamamladım.

Elini uzatıp askılı tişörtümü açıkta bıraktığı kolumu tuttu. Parmakları yavaşça yukarı çıktı ve boynumda ensemde dolaştı. En son kalbimin üzerinde durdu. "Vücudun çok sıcak."

Söyledikleri ile nefesim kesilmiş gibiydi. Uzun bir hayatım olsa da çok fazla ilişki yaşamaya fırsatım olmamıştı. Olduğundaysa hislerim hiçbir zaman pek derin değildi.

Yüzeysel birkaç konuşma ve gülüşme sonucunda kendimi geri çekmemle iş biterdi. En önemlisi buydu hissizliğim ve duygusuzluğum. Bunu vampir olmanın bir parçası olarak sayardım. Atmayan bir kalbin içinde duygular olmazdı.

Oysa sorun o kişileri sevmememdi. Bunu şu an onun gözlerinin içine bakarken anlıyordum. Düşündüğüm tek şey bir parçam haline gelene kadar ona sarılmaktı.

"Artık kendime ne diyebilirim emin değilim ama sanırım vampir değilim." Dolup taşan duygularımı kontrol etmek için şakayla karışık bir alayla sordum ve güldüm.

"Ne olduğun ya da kim olduğun önemli değil. Hala Minho'sun." Verdiği ciddi cevap kalbimi hızlandırınca tedirginlikle elimi göğsüme götürdüm. Ama onun eli de hala oradaydı. Yüzüm yanıyordu ve terliyordum. Her şey çok garipti alışmam zaman alacaktı.

Sanki her zaman yaptığı gündelik bir şeymiş gibi uzanıp beni kısaca öptü. Dünya durmuş gibiydi. Sanki aptal bir şekilde ergenliğime dönmüştüm.

Çok uzaklaşmadı ve tekrardan kısa bir öpücük bıraktı. Taş kesilmiş bir halde o yavaşça yüzümün her bir kısmını öpüp geri çekilircen öylece duruyordum.

"Karşılık vermeyecek misin?" İstekle bana bakması benim için ipin koptuğu son nokta oldu. Sırtını tutup bedenini kendime çektim.

Öpücüğü derinleştirirken bana ayak uydurup belimi tuttu. Kendime engel olamadan sürekli vücudumu ona doğru itiyordum. O da geri çekilmeden benim gibi hareket ediyor parmakları giderek etime saplanıyordu.

Modern Çağ Vampiri ✔️ (Minsung)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin