1.5

674 141 32
                                    

Gözlerimi açtığım gibi beklemeden uzandığım yerde doğruldum. Kurumuş kan ve küflenmiş beton kokusu. Büyük ihtimalle kapanma sığınağındaydım.

Mezar taşından farksız olan soğuk betondan kalkıp ayaklarımı aşağı sarkıttım. Etraf loştu ve toprağın ulaştığı çatlaklar sarmaşıklarla kaplanmıştı.

Parçalanmış kolumu kontrol ederek elimi yumruk yapıp açtım. Bedenim yerli yerindeydi ama altımda sadece dizden aşağısı yırtılmış pantolonum vardı.

Bitmiş kan nakliye torbasının iğnesini elimin üstünden çıkardım. Bir süre hareketsiz kalıp etrafı dinledim. Ormanın gün batımına yaklaştığını gösteren sesinin haricinde eve ulaşmakta zorluk yaşıyordum.

Büyük ihtimalle aldığım hasarı iyileştirmek için deli gibi çalışan içimdeki canavar bitap düşmüştü. Kapanma sığınağı da evden uzakta ormanın derinliklerinde toprağın altında olduğu için de duymak biraz daha zordu.

Ama sonra benimle aynı yerde olan düzenli kalp atışını fark ettim. Sığınak eskiden duvarları silahlarla dolu nesillerdir saklanma ve iyileşme yeri olan asırlık bir yapıydı. Betonla kaplı büyük bir kare biçiminde insan gözünün görmesine faydası olmayan mavi bir ışıkla aydınlanıyordu.

Ama ben onu duydum. Hiçkimsenin özellikle bir insanın onun fark etmesini istemiyor olacak ki duvar dibine sinmiş göğsüne doğru çektiği dizlerine sarılarak oturuyordu.

Önce ağladığını sandım ama sonra bunu saatlerdir zaten yaptığı için yorgun düştüğünü fark ettim. Fazla duygusallık bir canavara göre değildi. Sizi bitirirdi. Ve o çoktan tükenmiş gibi görünüyordu.

"Hyunjin..." Ona doğru bakarak konuştum başını kaldırıp benimle göz göze geldi ama hala sessizdi. Bunu demem biraz garipti çünkü onu genelde kurt diye çağırırdım çoğunlukla da adını kullanmazdım.

"Minho hyung." Adımı söylerken sona doğru omuzları sarsıldı ve derince ağlamaya başladı. Sıkıntıyla nefesimi verdim. Büyük ihtimalle şu an Jeongin de ondan farklı değildi.

Yavaşça yanına doğru yürüyüp önünde diz çöktüm. Sıkıca sarıldı doğası gereği içindeki hayvanın şu an tensel temasa ihtiyacı vardı. Özellikle de kurt koruması gereken eşi olarak gördüğü birine zarar verme ihtimalini gördüğü için çıldırıyor olmalıydı.

"Sorun yok. Geçti." Daha fazlasını demek isterdim ama pek teselli cümlem yoktu. Yapacağını bilsem yine ona gitmesini ve kendi gibi olanların arasına karışıp bir sürü bulması gerektiğini söylerdim. Yalnız kurtlar hayatta kalamazdı.

Tek elimi sırtına koyup hafifçe vurarak ağlamasının bitmesini bekledim. Benim aksime üzerinde hiçbir şey yoktu. Büyük ihtimalle kurt halindeyken buraya sürüklenmişti ve sığınakta dönüşmüştü.

"Hyung ya bir gün ona da zarar verirsem..." Hıçkırıklarının arasından zorlukla konuştu. "Merak etme. Jeongin sandığından daha güçlüdür. Sonuçta seni bayıltan oku atan da oydu değil mi?" Başını salladı ama hala kararsızdı.

"Hyunjin..." Ayağa kalkıp onu geride bırakarak sığınağın kapısına ilerledim. "İkinize de olacak şeyleri söylemiştim. Buna hazır olmalısınız demiştim." Bu konuşmayı kaçıncı kez yaptığımı unutmuştum. Onlara ilişkilerinin normal olmadığını ve hiçbir zamanda olamayacağını açıklayamıyordum.

Üç duvar kadar kalın olan metal kapıyı iterek açtım. "Ya benimle gelir sevgilinin yanında olursun ya da siktir olur gidersin." Hava kararıyordu ama ışık bir an için tenimi kaşındırıp gözlerimi yaktı.

"Ama gidersen seni bir daha onun yakınına yaklaştırmam bilmiş ol." Yağmur yağdığı için ıslak olan toprağa ayak izim çıktı. Belli bir süre yalnız yürüyüp evin yolunu tuttum ama bana yetişmesi uzun sürmedi.

Modern Çağ Vampiri ✔️ (Minsung)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin