Jeongin'in bana konum olarak attığı adrese gidebilmek için ana caddeden bir taksi çevirdim. "Acelem var. Şu adrese lütfen." Şoför elimden aldığı telefona ve ormanın yanındaki kimsesiz şehir dışı yoluna uzun uzun baktı.
İç dikiz aynasından dikkatle bana odaklanmasını izledim. Büyük ihtimalle olası bir cinayet senaryosu durumunda robot resmimi vermek için ayrıntıları ezberliyordu. İnsanlar... Kahraman olmak için ellerinden gelen her şeyi yapardı.
Sessiz kalıp adresi gps girdi ve telefonumu geri verdi. Soru sormaması iyiydi çünkü meraklı insanlara yalan açıklamalar yapacak yaşı geçmiştim.
Benden kurtulma isteği merakından ağır basmış olacak ki olağanüstü bir hızla konuma ulaştık. Karanlığın içinde uzayıp giden farın ışıkları bile aydınlatmaya yeterli değildi. Parayı kartla ödeyip ormanın hemen yanındaki boş yeşil arazide indim.
Basitçe teşekkür edip uzaklaştım. Çabucak aşağı doğru hafif yokuştan kayıp çalılara daldım. Bir süre orada durup etrafa bakındı. Başına iş gelmesini istemiyordum bu yüzden gidene kadar bekledim. Soğuk terinin berbat bir kokusu vardı ama daha dayanılmaz kokularla da başetmiştim.
Normal insan gözleriyle pek bir şey göremediği için pes edip uzaklaştı. Belki beni şikayet ederdi. O zaman ona bol şanslar dilerdim çünkü gerçek yüzümü görebilmek için daha çok çabalamalıydı.
Telefonun sesi çıt çıkmayan ormanı doldurunca acıyla yüzümü buruşturdum. Jeongin'in sesini duyabilmek için duyu hissime fazla odaklanmıştım. Bu yüzden iğrenç çınlama olduğundan beter gelmişti.
"Ne var?" diyerek açtım. "Acele et büyük baba. Senin aksine burada karanlığın içinde kör gibi duran biri var."
"Gece görüş gözlüklerini takmadın mı?" Hızlanarak koşmaya başladım çünkü parfümünün acı kokusunu çoktan almıştım. "Çabucak geldim. Sadece bıçaklarım var hyung. Ciddiyim acele et. Burası peri dolu ve ormanlarında tuzağa yakalanmış ölü bir geyik olmasından pek hoşnut değiller."
Periler sinirlendiğinde hayal edilenden daha cani ve vahşi olurlardı. Sevgili Singri'nin yirmi üçüncü kuşaktan torunu henüz ölmek için çok gençti.
"Burası çok soğuk. Umarım yakınsındır..." Sırtını yasladığı ağacın arkasından çıktığımda çevik bir şekilde bıçağını çekip boynuma yasladı. "Keşke bıçakla ölebilseydim çocuk." Elini kalbine koyup derin bir nefes aldı. Sonra bıçağı deri kılıfa geri sokup telefonunu kapattı.
"Kalbime iniyordu hyung. Neden etrafta gezmek için hep masum tatlı kız kılığını kullanıyorsun?"
Göremediği fakat büyük babaları ile nineleri gibi kullandığı kuvvetli avcı kanı sayesinde tahminleri hep doğruydu. Periler benim rahatsız edici auramı aldıkları gibi tiz tıslamalarıyla kaçıştılar.
"Çürümüş bu." diyerek yanından geçip ayı kapanına takılmış koca boynuzlarıyla gösterişli geyiğin yanına çöktüm. "Ne?! Daha bu akşam yakalandı bu. Alarm geldiği gibi sana konumu attım."
Ölü hayvan yeteri kadar tazeydi. Kan kaybetmemişti. Jeongin'in tasarladığı kapan sayesinde yakalandığı gibi kalp durduran bir elektrik şokuyla aniden ölmüştü. Ama tıpkı atalarına yaptığım gibi Yang ailesi ile uğraşmak her zaman keyifliydi.
"Eee içecek misin izleyecek misin? Tam bir ay oldu. Acıkmış olmalısın." Düzene soktuğum diyetimi ve döngüleri net bir şekilde bildiği için ne zaman taze kana ihtiyaç duyduğumda netti.
"Rahat bırak beni Yang." Homurdanıp uzaklaşarak yaşlandığı ağaca geri döndü. Bende kendi bedenime geri dönüştüm. İçinde tıkanıp kalan kan ile ağırlaşmış sıcak bedeni boynundan tutup kaldırdım.
![](https://img.wattpad.com/cover/334660391-288-k550205.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Modern Çağ Vampiri ✔️ (Minsung)
FanficYıllardır nefret ettiği dünyada nefret ettiği insan ırkıyla yaşayan Minho yeni çağa ayak uydurmak konusunda büyük bir sorun yaşıyordu. Asırlar yıkılan krallıklar ve tükenen nesiller arasında kafasını karıştıran 21. yüzyılı huzurlu bir yalnızlıkla gö...