Bölüm 17

168 69 20
                                    

Sinirle üzerimdeki hırkayı çıkarıp , koltuğa fırlatmıştım. Nisa'ya sinirli bir şekilde baktım.

"Nasıl böyle aptalca birşey yaparsınız ya!? Manyak mısınız kızım siz?" Sakin olmaya çalışıyordum fakat tam da başarılı olduğum söylenemezdi. Resmen beni ve onu bir araya getirmek için plan yapmışlardı.

"Feride... Biraz sakin mi olsan kicibem?"

"Sakin mi olayım? Daha yeni onunla kavga etmiş bir şekilde yanına kafa dağıtmaya geliyorum , sende bilerek o yanındaki gereksize Mert hocayı çağırmasını söylüyorsun." Hemen arkamda onu görünce en az benim kadar o da şaşırmıştı. Ardından o yıkılmaz ifadesini suratına takıp , yine bana laf sokmuştu aptal herif.

"Senin kafada farklı çalışıyor , az önce gelip ağzıma tükürdün , şimdi de gelip arkadaşın ile sevgilisinin arasını yapmaya çalışıyorsun. Gerçekten bravo..." Bu söylediği şeyler beynimde yankılanmaya devam ediyordu. Ne yapıp ne etsem kafamdan onun sesini atamıyordum. Ama çok şükür ki cevabını verebilmiştim bunun için az da olsa mutluydum.

"Senin durumun sanki daha farklı ayreten istediğimi yaparım , seni ilgilendirmez. Her işe burnunu sokmayı bırak..." Nisa'nın sesiyle kendime gelmiştim.

"Tamam sinirlendin anlıyorum ama gelip niye beni masadan kaldırıyorsun ki kendin gitseydin ya." İnanamayan gözlerle baktım ona. Bu kadar da aşık olamazdı değil mi?

"Yuh ya , gerçekten. İnanamıyorum sana , resmen bu yaptığın şey beni satmak." Omuzlarını kaldırıp, indirdi.

"Kusura bakma kicibe , siz ayrıldınız diye bizde ayrılacak mıyız? Kusura bakma..." Deyip merdivenlerden yukarı çıkmıştı.

"Biz diye birşey yok aptal! Biz sizin gibi çift değiliz." Onun gibi birisi ile asla bir ilişki kuramazdım. Dünyanın en geçimsiz insanıydı kendisi.

Telefonumdan gelen titreşimler dikkatimi çekmişti. Bizim yani yüzücülerin kurduğu gruptandı.

✓AFET MAHİR VE DOSTLARI✓

-Mahir Diyar; Gencolar!! Yarışma tarihleri açıklanmış , ilk sırada Dilara , Tunç ve Nihal hocanın öğrencilerinin yarışacakmış sonra ise Ensar , Mert ve Gül hocanın öğrencilerini yarışacakmış.

+90543*****; Yaaa , ilk sırada biz varız... Hiç hazır hissetmiyorum.

+90541*****; Eda sen misin?

+90543*****; Evet benim Erdem. /Iyyy gıcık şey , mıy mıy Eda...

+90456****; Onu bunu geçin de bomba bir haberim var. Feride yüzücülüğü bırakıyormuş , merkezdeki herkes bu haberle çalkalanıyor.

-Mahir Diyar; Atma lan.

+90456****; Neyini atayım oğlum. Ayrılıyormuş işte.

-Mahir Diyar;  Bu işte bir yanlışlık var. Neyse tamam ben şimdi Feride ile konuşup size haber ederim.

+90543*****; hayırlısı olsun ama ben yerinde olsaydım aslen , Mert hoca gibi bir hocayı bırakmazdım:) (Tabii bırakmazdı ki neden bıraksın...)

Özel Sohbet...

-Mahir Diyar; Feride grupta söylenilenler doğru mu bırakıyor musun yüzücülüğü?

-Feride; Maalesef doğru Mahir , bırakıyorum.

-Mahir Diyar; Neden bir problem mi var , neden bırakıyorsun sen asla bırakmazdın.

-Feride; Artık zor gelmeye başladı. Biliyorsun bu senin sınav senem , sınava çalışmaya karar verdim.

-Mahir Diyar; Bence çok yanlış yapıyorsun. Sporcu olarak da devam edebilirdin,  bu işin içerisinde bir şey var ama çözeceğim seni, ne zaman buluşabiliriz?

-Feride; Şu aralar biraz yorgunum açıkçası , dışarıya çıkacak hiç halim yok ama müsait olduğun bir zamanda mutlaka buluşuruz.

-Mahir Diyar; Tamam o zaman , sen bana haber verirsin. Görüşürüz , kendine iyi bak.

-Feride; Görüşürüz , sende...

3 gün sonra...

Bu üç gün içerisinde sporculuğu bıraktığımdan dolayı herhangi bir tepki ile karşılaşmamıştım. Mert hoca'yı da görmemiştim ama bu işin içerisinde bir gariplik vardı. Yine her zamanki gibi okula gelmiştim bu sefer kendimi daha enerjik hissediyordum çünkü artık yüzmemekten dolayı enerjim yerine gelmişti.

Tenefüste beden hocamızı görmüştüm. Dersler başlayınca yanına gelmemi söylemişti. Kesin ondan da bir öğüt yiyecektim. Artık kaldıramıyordum gerçekten. Ders zili çaldıktan sonra beden hocamızın odasına doğru ilerledim, gittikçe sıkılmaya başlıyordum bu işten , hem belki beni anlardı kendimi anlatırsam. Odanın önüne geldiğimde kapıyı çalıp içeri girdim. Tam selam verecekken karşımda bana sıratan Mert hoca ile göz göze geldim. Bu adamın yine burada ne işi vardı?

Tam odadan çıkacakken beden hocamız olan Ömer hoca kolumdan tuttu ve "Feride biraz sakin mi olsan? Sadece konuşacak hocan seninle."

"İstemiyorum hocam zorlamayın lütfen." Bu sırada karşı koltukta oturan kişiye baktım. hala sırıtıyordu , hani vazgeçmişti?

"Tamam kızım sadece bir 5 dakikalığına konuşun. Hem yemeyecek hocan seni ,  lütfen kapıda bekliyorum ben. Zorluk çıkartma." Deyip odadan çıkmış kapıyı da üzerimize kapatmıştı. Sinirle karşıda oturan kişiye baktım.

"Vazgeçmek nedir bilmiyor musun sen ya? Yeter artık bırak peşimi diyorum istemiyorum. Bak yine seni bir daha karşımda görürsem var ya bu sefer seni şikayet ederim." Bu dediklerimle birlikte kahkaha atmıştı ne var çok mu komikti?

"Güldüğün şeyler akıl yaşını ortaya çıkartıyor biliyor musun?" Tek amacım onu sinirlendirip buradan bir daha gelmemesi üzerine göndermekti. Fakat bu adamın böyle bir şey yapmayacağına adım gibi emindim.

"Bundan sonra ben konuşacağım sen beni dinleyeceksin. Bence ben seni yeterince dinledim." Dedi sonunda ağzını açıp. Hem ayreyeten onu dinleyeceğimi mi düşünüyordu; yanılıyordu.

"Ben hep senin benimle konuşmanı bekledim. Benimle insanca konuşmanı bekledim , sen ne yaptın doğru düzgün yüzüme bile bakmadın. O yüzden şu an seninle konuşmamı bile hak etmiyorsun seni son kez uyarıyorum git artık." Yavaşça ayağa kalktı ve önümde dikildi. Boyu bu kadar uzun muydu ya?

"Sen şimdi beni dinlemeyeceksin öyle mi?"

"İyi sonunda anlamışsın evet dinlemeyeceğim ne oldu?" Sırıtarak yüzüme doğru baktı.

"O zaman biz de dinlettiririz." Deyip beni bir çuval gibi sırtına alarak odanın kapısını açarak yukarı doğru çıkmaya başladı... Bu adam resmen , resmen beni kaçırıyordu...

Umarım beğenirsiniz... Oy vermeyi unutmayın. Good Night 🌙

YüzücüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin