Bölüm 15

175 72 25
                                    

Benim gibi o da beni gördüğüne şaşırmış olacak ki "Feride?" Diye sorarcasına baktı bana. Yüzüne bile bakmadım , bu olanlardan sonra yüzüne bakacak değildim.

"Hocam , siz değerlerdirirsiniz. İyi günler." Kapıdan çıkarken şaşkın bakışlarla arkamdan baktığına emindim. Son olarak onun odasına doğru ilerledim , kapıyı açıp hızlıca içeri girdim. Bana verdiği hediyeyi ona geri verecektim. Ondan hiçbir şey istemiyordum. Kutuyu masasına koydum ve hızlıca odadan çıktım , havuzdan çıkarken son bir kez baktım arkama. Pencereden beni izliyordu... Bakışlarımı kaçırmadan baktım sertçe. Çünkü bu durumda olmamın sebebi sadece o'ydu. Hızlıca yürüyüp beni karşıda bekleyen arabaya bindim , Emir girer girmez "İyi misin?" Diye sordu. Cevap veremedim , bunca zaman boyunca burada çalışıp çabalamıştım , şimdi böyle arkamı dönüp gitmek zor geliyordu. Ama gerçek bu'ydu. Eninde sonunda olacaktı sonuçta ama böyle bir sebepten olmasını istemezdim...

...

Annem ve babamla konuştuğumda açıkçası biraz tepki vermişlerdi. Haklılardı sonuçta , küçüklükten beridir emek veriyordum , böyle bırakmamı istemiyorlardı. Bu yüzden iyi düşün gibi şeyler söylemişlerdi. Şimdi ise odamda oturmuş , masamın üzerinde duran ilk şampiyonluğumu aldığımda babamın çektiği fotoğrafa bakıyordum. Ne kadar da mutluyduk Murat hoca ile birlikte... Daraldığımdan dolayı markete gitme bahanesiyle dışarı çıktım , biraz yürüyecektim. O sırada telefonum çalmaya başladı.

/Mert hoca/

REDDEDİLDİ.

Bundan sonra onunla muhatap olacak değildim. Hepsi onun bana olan sert davranışları yüzünden olmuştu , onu asla affetmeyecektim. Tekrardan telefonumun çalmasıyla ekranda adı çıktı. Meşgule aldım.

"Demek artık telefonlarıma da bakmıyorsun ha?" Arkamdan gelen sesle irkildim , o olamazdı değil mi?

"Biraz konuşalım mı Sansar?" Sansar? Bunu sadece bana Han söyleyebilirdi.

"Sansar?" Diyerek arkamı dönüp yüzüne baktım. Üstünde bir kapüşonlu hırka vardı , bana o gün verdiği hırkaydı.

"Evet , Sansar. Konuşalım mı biraz?" Hızlıca
başımı salladım.

"Burada olduğumu size kim söyledi? Ayreten bundan sonra konuşulacak hiç birşey kalmadı. Olanları Ensar hoca anlatmıştır size." Bir adım yaklaştı bana doğru...

"Han söyledi burada dolaştığını. Ayrıca ben konuşmak istiyorum. Onu ne yapacağız?" İnadına bende ona karşı bir adım yaklaştım.

"Ne yaparsınız? Konuşmak istemesem yine mi ceza verip beni azarlarsınız?"

"Bu kadar geçmişe takılı kalma."

"Geçmiş dediğin 2 gün öncesi. Farkında mısınız?" Dediklerimi duymamazlıktan geldi.

"Sence de abartmıyor musun?" Ofladım , bu adam beni anlamıyordu.

"Daha fazla konuşmak istemiyorum, anlayışlı olun biraz. Gerçi siz ve anlayış? İki apayrı kelime," sinirlendiği belliydi.

"Yeter! Hem her istediğin zamanda sporculuğu bırakabileceğini mi düşünüyorsun?"

"Evet , bırakıyorum."

"Peki bende seni geri dönmeye ikna edeceğim o zaman." Kahkaha atarak ters bir bakış attım

"Beni bırakmaya teşvik eden siz mi? Sanmıyorum." Daha fazla dayanamayıp arkamı dönüp evime doğru ilerledim...

...

Ertesi sabah , hiç uyanmak istemesem de okul için uyandım. Allah'tan okulun son günüydü. Hızlıca işlerimi halledip evden çıktım , Nisa ve Emir her zaman ki gibi kapının önündelerdi. Çok geçmeden arabaya bindim.

YüzücüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin