Bölüm 23

115 24 17
                                    

Aşık olmak, insanın tecrübe edebileceği en garip ama en harikulade şeylerden biri. Ve her ne kadar aşk herkes için farklı olsa da, insanın aşık olduğunu anlamasına yardım edebilecek birtakım ortak düşünce , hareket ve duygular vardır. Bunu bazen tahmin edilemez bir şey olarak düşünen kişiler , aşık olsalar bile anlayamazlar. Anlamaları için herhangi bir şey yeterlidir aslında... Sanırım bende böyleydim. Beni öptüğü zaman kalbimin son hızda atması , karnımda kelebeklerin uçuşması ve başımın dönmesi... Bunlar sadece dizilerde olmaz mıydı?

Dudaklarıma bıraktığı buse 5 saniyeden fazla sürmemiş , hemen kendisini geri çekip odadan çıkmıştı. Baygınlık geçirmek üzere olan beni odada bırakarak... İlk 10 dakika ayakta kalmış , rüya mı? Değil mi? Diye kendimi sorguluyordum. Bu yüzümdeki aptal sırıtış da neyin nesiydi böyle?

Ertesi gün neredeyse hiç baş başa olarak denk gelmemiştik. Sabah beni Ankara'ya yeni gelen Kutay hoca kapıma gelerek uyandırmıştı , yine her zaman ki gibi enerjikti. Üstümü giyinip , yanıma kıyafetlerimi aldım ve otelin önünde bizi bekleyen siyah bir arabaya bindik. Şoför koltuğunda kendisi oturuyordu , bir kere bile göz göze gelmemiştik. Yanımdaki Eda ise car car konuşmaya başlamıştı, Allah'ım sağ kulağımı hissetmiyorum...

Sonunda yarışmaların olacağı havuza geldiğimizde , arabadan indim. Kutay hoca asık suratımı fark etmiş olmalı ki yanıma gelip , saçlarımı karıştırmıştı.

"Biliyorum , geç geldim diye böylesin. Ama biliyorsun işte , uyuyunca ölüm uykusuna yatıyorum. Alarmı bile duymamışım yoksa seni bir başına bırakır mıydım güzelim?" Gülümsemeye çalışarak cevap verecektim ki;

"Bir başına falan olduğu yok!" Diye söze giren Mert hocaya baktım , sinirle Kutay hocaya bakıyordu. Kutay hoca  onun bu çıkışına anlam vermeye çalışır gibi  bir ona bir bana baktı.

"Yani , biz hep beraberdik. Ondan öyle söyledi." Diye durumu toparlamaya çalıştım.

"İyi , tamam. Neyse geçelim hadi." Beraber içeri girdik. Ben ve Eda hızlıca soyunma odasına gidip eşyalarımızı yerleştirdik ve üstümüzü giyinip , havuza geçtik. Mert ve Kutay hoca birbirleriyle konuşuyordu. Bizim geldiğimizi görünce Mert hoca Eda'ya bakmadan direkt bana baktı. Fakat ben ona bakamıyordum. Utanıyordum...

Antremanda giydiğim belirli kıyafetlerin aksine bugün farklı bir üst giymiştim , siyah bir mayo... Dikkatimi çeken bir şey oldu. Kutay hoca bana bakarak ıslık çaldı ve ağzının içerisinden bir şey fısıldadı. Bunu Mert hoca duymuş olmalı ki ona sert bir şekilde baktı. Ve ardından kendini tutamayarak; "Ne diyorsun lan sen?" Diye sordu. Cidden bu sefer üzerine atlayacak şekildeydi. Aralarında geçen bu saçmalığı dağıtmak amacıyla yanlarına geçtim ve "Yok birşey sad-" Kutay hocanın cevabını keserek "Hocam başlıyorum." Dedim , şuan hiç tartışmalarının sırası değildi.

Kutay hoca yerinden kalkıp yanıma geldi. Bende bu sırada çoktan pozisyonumu almıştım. Belimdeki elini hissedince gerildim , ben zaten yeterince kendimi eğiyordum. Onun beni daha da eğmesi için elini koyması mantıksızdı. Rahatsız ediciydi...

Mert hocanın ne yaptığını görmek adına kafamı yana çevirdim. Bizi izliyordu , benim ona baktığımı görünce kafasını çevirip , oturduğu yerden kalktı ve Eda'nın yanına diğer bölmeye geçti. Bacağımı kaldırıp atlayış yaparken , suyun en derinine daldım. Bu havuz biraz fazla derindi fakat ben alışık olduğumdan sorun olmamıştı ama dipten çıkıp yüzmeye başladığımda Eda'nın öksürük sesini duymuştum.

Parkuru bitirip geri döndüm , Kutay hoca küçük bir alkış patlattıktan sonra kronometresine bakıp gururla "44 saniye." Dedi. Söylediği şeyin zaferiyle gülümseyerek Mert hocaya baktım , Eda'yı havuzdan çıkarmış su içiriyordu. Çok fazla abartıyordu bence sadece biraz su yutmuştu. Biraz dinlenip yüzmeye devam edebilirdi Eda. Mert hoca neden ona su veriyordu ki? Ben onun sorumluluğunda olduğumda ölsem bile beni havuzdan çıkarmıyordu. Kutay hoca bakışlarımın gittiği yöne doğru baktı.

YüzücüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin