You Love Me

391 45 234
                                    

Eunwoo bize adım adım yaklaşırken çaresizce etrafıma bakındım. Ama onca smokinli ve üniformalı erkek arasında benim baş belamı göremiyordum.

Tamam, zeki biri sayılırım, şu son birkaç aydır yalan söyleme becerimi oldukça geliştirmiş de olabilirim. Ama Eunwoo bize doğru yaklaşırken, Park Pilwoo ve Daniel'in yanında ajanlık yeteneklerimi kullanabileceğimden pek de emin değildim.

Panik atak sınırlarında dolanırken Eunwoo yanımızda durup samimi bir ifadeyle selam verdi ve ben kendimi Bermuda şeytan üçgeninin içinde gibi hissettim.

"Roseanne? Seni bu gece burada görmek ne güzel bir sürpriz."

Zorlama bir gülümseme takındım.

"Ben de aynı şeyi senin için söyleyecektim."

Bakışlarımı onunla gelen kıza çevirdim. Gözlerini kırpmadan bizi seyrediyordu.

"Birlikte geldiğin kız kim?"

Sorduğum soruya karşı omuz silkti.

"Bu gece buraya girebilmemi sağlayan kişi."

Bizi izleyen kıza kısa bir bakış daha attım. "Hoş kızmış." dediğimde bu da bu gece söylemek zorunda olduğum yalanlardan biriydi. Aslında pek de hoş görünmüyordu. Saçlarına yaptığı topuz oldukça demodeydi ve kıyafeti çok gündelikti.

"Sanırım bu gece ondan hoşlanıyormuş gibi davranmam gerekebilir."

Bunu söylerken sanki zekice bir espiri yapmış gibi sırıttı. Başımı indirip dişlerimi sıktım.

"Sen işini halletmek için hep aynı taktiği uyguluyorsun sanırım." diye mırıldandım sinirle.

Kaşlarını çattı. "Anlamadım?"

Bakışlarımı ona çevirdiğimde gözlerimdeki siniri saklamak için kendimi zorladım. İfadesizce cevap verdim.

"Bu gece buraya girebilmen çok mu önemliydi diyorum?"

Yine omuz silkti.

"İşim için evet. Peşinde koşmamı gerektirmeden birçok önemli kişiyle konuşabilirim."

Bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemedim. Her cümlesi beni planı bozmam için kışkırtıyor gibiydi. İradeli davranabilmek için sustum.

Eunwoo'nun bakışları tüm bedenimi rahatsız etti. Gözlerimi ondan kaçırıp ümitsizce bizi izleyen kıza baktım tekrar.

"Ondan hoşlanabilirsin. Bence bir şans vermeni hak edecek kadar sana değer veriyormuş gibi görünüyor."

Cevap vermek için ona bakmamı bekledi. Gözleri gözlerimi bulduğunda gülümsedi.

"Hiç sormuşlar mıdır kelebeğe, bir günde kaç kişiye aşık olabilirsin diye?"

Yine kaçtım bakışlarından. Elimi saçlarıma götürmüştüm ki elimi kendi avcuna aldı. Zorla da olsa gülümseyerek ona baktım.

"Arkadaşını daha fazla yalnız bırakmasan iyi olur."

Elimi çekmeye çalıştım ama bırakmadı.

"Beni kendinden bilerek uzaklaştırdığının farkındayım Roseanne."

Yutkundum. Anlaşılan dansımız henüz bitmemişti. Bakışlarımı yüzüne sabitlemeden konuştum sessizce.

"Seni kırmak istememiştim. Özür dilerim."

Parmakları çeneme dokundu. Bu yakınlık hoşuma gitmese de ona bakmak zorunda kaldım. Gülümsüyordu.

Romeo | JiRoséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin