Jimin, Memories & Aden

444 52 173
                                    

Jimin'in uyanmasını beklerken odasını karıştırdım ve bunu yaparken gram utanmadım. Ondan çekinmiyordum. Bunun sebebi yanımda iki kez kusması da olabilirdi. Aramızda sınır yoktu, yani ben eşyalarını karıştırırken kendimi böyle rahatlatıyordum.

Duvarlarında inanılmaz fotoğraflar vardı. Ünlü sanatçılara aitmiş gibi durmuyorlardı, daha samimilerdi. Hepsi farklı boyutta olan fotoğrafların çoğunun çerçevesi bile yoktu. Kimisi siyah beyaz, kimisi sanki dünyanın bütün renklerini toplamıştı.

Kırmızı elmasını ısıran ufak bir çocuğun fotoğraf karesine bakarken küçüklüğüm geldi aklıma. Gözyaşını silen yaşlı bir kadının siyah beyaz çizgilerine baktım bu kez. Hepsi birbirinden güzeldi.

Fotoğrafların aralarına daha dikkatli baktığımda Romeo ve Juliet'ten repliklerin gizlendiği duvar yazılarını gördüm. Sonra gelişi güzel yapıştırdığı biletleri fark ettim. Hepsi Romeo ve Juliet'e ait film, tiyatro, sergi, opera biletleriydi.

Duvarı da Jimin gibi sürprizlerle doluydu. Neresine bakarsan farklı bir şey görüyordun.

Duvardaki en büyük resmin koca göğüslü, oldukça çekici bir kadın olduğunu görünce gülümsemeden edemedim. Jimin buydu işte. Tüm dikkati büyük resme çekip, altında sakladıklarını kimsenin görmesini istemiyordu. Duvarına bakarken onu daha iyi tanıdığımı hissettim.

Sonra kitaplığını karıştırmaya başladım. Ders notlarının olduğu defterlere göz attım. Elyazısını gördüğüm an onun doktor olmak için doğduğunu anladım. Bu sayfalarda devlet sırları, skandal itiraflar, hatta sonsuzluğun formülü bile olsa, bunu Jimin'den başkası okuyamazdı.

Romanlarına bakmak için uzandığımda, elime aldığım ilk kitapla şaşırdım, sonraki kitapların her biriyle şaşkınlığım biraz daha arttı. Ben erotik ya da yasak şeyler bekliyordum. Ama sayısız klasik kitap bir yana, daha da şaşırtıcı olarak; burası gözümü yaşartacak kadar edebiyat ve tarih kitaplarıyla doluydu.

Bir süre bu saklı cennette vakit geçirdim. Elimdeki kitabın sayfalarından birkaç cümle okuyordum ki Jimin hafif inleyerek kıpırdandı. Yavaşça gözlerini aralayıp önce duvarında asılı olan büyük saatine, sonra bana çevirdi yorgun bakışlarını.

"Amma da uzun geliyor bu kederli saatler."

Elimdeki kitabı kapatıp tamamen ona döndüm. Gözünü bile Romeo olarak açan bu şımarık adama gülümsememek elimde değildi. Belki bunu fırsata çevirebilirdim. Jimin sorduğum soruları cevaplamaktan kaçınıyordu, ama belki Romeo ona ulaşmama izin verirdi.

Omuzlarımı dikleştirdim.

"Nedir Romeo'nun saatlerini uzatan keder?"

Omuz silkti.

"Saatleri kısaltacak şeyin bende olmaması."

Düşünmeden sıradaki repliği söyleyiverdim.

"Aşık mısın yoksa?"

Dudakları yana doğru kaydığında kendi tuzağıma düşmüştüm.

"Evet ama dışarısında kaldım..."

"Neyin, aşkın mı?"

Başıyla onayladı.

"Evet, sevgisinden oldum sevgilimin..."

Dudaklarımı gülümsememek için birbirine bastırdım. İmayla beni süzdüğünde anlamazlığa vurup, bakışlarımı elimdeki kitabın kapağına çevirdim.

Romeo | JiRoséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin