"Ha... hatırlatma mı?" Diye sordu Felix şaşkınlıkla.
"Hatırlatma." Hyunjin başını sallayarak tekrar etti. Bir eli duvara yaslı dururken ve diğer eli Felix'in saçını okşarken yüzünü ona daha çok yaklaştırdı. Hala mutsuz görünüyordu. "Chan'dan daha güçlü olduğumu ve seni ondan daha fazla hırpalayabileceğimi hatırlatan bir hatırlatma." sesi kısık, neredeyse kızgın bir şekilde çıkıyordu.
"Ne... hırpalamak mı?" Felix'in kafası karışmıştı. İşte o zaman Minho ile olan konuşması aklına geldiğinde anladı. Bağlamdan çıkarıldığında, ne hakkında konuştuğunu bilmeden, sözlerinin gerçekten kolayca tamamen farklı bir şekilde anlaşılabileceğini fark etti. "Ah.. oh!" diye haykırdı, Hyunjin'in ne düşünmüş olabileceğini anladığında gözleri genişledi ve bunu söylediğini duydu.
Güvensizliği, Chan'a olan sürekli kıskançlığı ve konuşmanın tam ortasına gelmiş olması arasında, Hyunjin'in Felix'in sözlerini yanlış anlaması kolay olurdu. Ve açıkçası, tepkisine göre kesinlikle yaptı. Çünkü Felix, yüksek sesle ve net bir şekilde, ona dokunacak birini seçmek zorunda kalırsa kesinlikle Chan'ı seçeceğini söylemişti. Bir koreografi sırasında havaya kaldırılmaktan bahsediyordu ama Hyunjin bunu bilmiyordu ve bu yüzden başka bir şekilde anlaması çok kolaydı. Daha cinsel bir açıdan...
"Hayır, hayır! Danstan bahsediyorduk, sandığın şeyden değil." Diye bağırdı Felix, ellerini onun önünde işaret ederek. "Minho bir koreografi sırasında beni kaldırabileceğini söylüyordu ve Chan'ın bunun için daha iyi bir seçim olduğunu söyleyerek onunla dalga geçiyordum.." kafa karışıklığı konusunda aptalca hissederek açıklamaya çalıştı.
"Daha iyi bir seçim, ha?" Hyunjin, Felix'in açıklamasıyla güvence altına alınmaktan ziyadeson kısmına odaklanmayı seçmiş gibiydi.
"Hayır, demek istediğim.." Felix başladı, ancak Hyunjin hareket ettiğinde aniden durdu.
Hyunjin, Felix'in saçını bıraktı ve diğerini kollarından tutmak için eğildi. Neler olduğunu anlamadan Felix'in saçları yukarı kalktı, sırtı duvara yaslandı, Hyunjin'in eli uyluklarının altında, neredeyse poposuna yaslandı, vücudu Felix'inkine bastırıldı ve yüzünü daha da yaklaştırdı. Kendi ağırlığını desteklemek için bilinçsizce bacaklarını Hyunjin'in kalçalarına kısmen sarmak zorunda kaldı.
"Chan'in bunu benden daha iyi yapabileceğini düşünüyorsun..?" Diye sordu Hyunjin ve Felix, sesinin kıskançlık ve öfkeyle mi yoksa şehvet ve arzuyla mı dolu olduğunu anlayamadı. Belki ikisinden de birazdı. Felix başını salladı ve destek için Hyunjin'in omuzlarını tuttu. "Chan kadar erkeksi olabilirim ve sana iyi bakabilirim. Ek olarak benimle yatakta değildin ve bütün sabah Minho'yla flört ediyordun..." hoşnutsuz bir şekilde surat asarak devam etti.
Duruma rağmen Felix, Hyunjin'in tavrını sevimli bulmadan edemedi. Gerçekten kızgın değildi, sadece gerçekten kıskanıyordu ve tıpkı önceki gün olduğu gibi muhtemelen sabahları sarılmak istiyordu ve şimdi her şey yüzünden kendini güvensiz hissediyordu. Bu, Hyunjin konuşurken Felix'in dudaklarına sevimli bir gülümseme getirdi.
"Hyunie.." Hyunjin'e doğru usulca fısıldadı.
"...onunla yalnız zaman geçiriyordun.." Hyunjin, Felix'in adını söylediğini fark etmemiş gibi devam etti.
"Hyunjin." Felix elini Hyunjin'in yüzüne doğru hareket ettirerek biraz daha yüksek sesle seslendi.
Sonunda Hyunjin konuşmayı bıraktı, Felix'e baktı. O yumuşak gülümsemesiyle Felix eğildi ve Hyunjin'in dudaklarına tüy gibi hafif, çok kısa bir öpücük bıraktı. Ondan ayrılıp duvara yaslandığında hala nazikçe ve sevgiyle gülümsüyordu. Hala havada asılı duruyordu ve Hyunjin onu tutuyordu, sırtı duvara yapışmıştı ama bunu umursamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In Need Of Sunshine | Hyunlix
Teen FictionOkulu bıraktıktan ve ailesi tarafından evinden kovulduktan sonra Felix, eski arkadaşı Chan'a ulaşmak dışında ne yapacağını bilemez. Birdenbire Chan'ın kapısında beliren Felix sadece çocukluk arkadaşıyla değil altı oda arkadaşı ve grup üyeleriyle tan...