"Merhaba Channie!" diye bağırdı Hyunjin. Zekice bir hareket için biraz fazla yüksek sesle bağırmıştı.Felix dirseğini Hyunjin'in göğsüne hafifçe vurdu. Şimdi zamanı değildi. Buna karşılık Hyunjin kucağındaki çocuğu kollarının arasında daha da sıkıştırdı.
"Sabah sizi stüdyoda bıraktığımda bütün gününüzü orada harcamanızı kastetmemiştim." dedi Chan onlara yukardan bakarak.
"Teknik olarak bütün gün değildi..." diye başladı Hyunjin.
Felix yine dirseğini çocuğun göğsüne vurduğunda Hyunjin cümlesini bitirmeden durmak zorunda kaldı. Felix araya girmeseydi bile muhtemelen Chan'ın bakışları yüzünden yine susmak zorunda kalacaktı.
"Sana her zaman çok fazla çalışarak kendine yüklenmemeni söylüyorum!" diye uyardı Chan Hyunjin'i işaret ederek. "Beni dinliyor musun? Hayır. Eminim öğlen arasında bir şeyler yemek için yine ara vermediniz değil mi?" seslice nefes verdi. "Senin kendine yaptıkların yüzünden zaten yeterince endişeleniyorum bir de Felix'i peşinden sürüklüyorsun..."
"Chan, dur artık. Hepsi benim hatamdı." diyerek Chan'ın sözünü kesti Felix. Hyunjin'e uzun uzun ders vermesini daha fazla dinleyemezdi.
"Felix, hayır..." tekrar tartışmaya çalıştı ama Felix buna izin vermedi.
"Ben dans etmek istedim." diye söyleyiverdi kendi dillerine dönerek.
Chan şimdi daha yumuşamış gibiydi. Tam anlaşılmıyordu çünkü hala odanın ortasında kolları birbirine bağlı bir şekilde kaşlarını çatarak onlara bakıyordu. Ama Felix biliyordu Chan'ın gözleri asla yalan söylemezdi. Felix Chan'ın yanına gitmek için ayaklanmaya çalıştı ama bunu dener denemez Hyunjin'in omuzlarına hafifçe bastırdığını hissetti. Çocuğun gitmesine izin vermek istemiyor gibiydi. Felix yine de kendini ittirerek çocuğun kendini bırakmasını sağladı ve ayağa kalktı. Artık ondan uzaklaştığı için uzun boylu çocuk üşüdüğünü hissediyordu.
"Üzgünüm..." dedi hafifçe Felix yumuşadığı kollarını çözdüğü için biraz daha belli olan Chan'a doğru birkaç adım atarken.
"Olmalısın," dedi büyük elini yüzüne sürterek. "En azından mesajlarına cevap vermen lazımdı." diye bitirdi Felix'e azarlayıcı bir bakış atarken. Felix ve diğerleri için ne kadar endişelendiği açıktı.
"Biliyorum... Üzgünüm..." diye tekrarladı Felix. "Ama dinle. Biz iyiyiz... Ben iyiyim." hafifçe gülümsedi.
"Sürekli beni endişelendiriyorsunuz..." Tekrar iç çekip Felix'e bakmadan önce mırıldandı. "Eğlendin mi bari?"
Felix bu soruya sadece Chan'a ayrılmış olan kocaman parlak bir gülümseme gönderdi. Hafifçe kıkırdarken küçük burnunu tatlı bir şekilde kırıştırdı ve başını salladı.
"Gerçekten eğlendim."
Bu cevap sonunda Chan'ın son bariyerini de kırdı ve ona bir gülümseme gönderdi. Eli Felix'in başındaydı ve yumuşak bir şekilde kardeşçe saçını okşuyordu.
"Bu iyi..." dedi bunu duymaktan gerçekten memnun olmuş gibiydi.
Felix'in arkasında, Hyunjin ikilinin değişimini sessizlikle izliyordu. Felix göremiyordu ama alt dudağına dişiyle işkence etmeye başlamıştı ve Chan ve Felix'e ona yabancı olan dilde konuştukları için kötü bakışlar atıyordu.
Şimdi Chan daha iyi bir moddaydı bu yüzden konuyu daha fazla uzatmak istemedi. Her zaman etrafındaki insanların mutlu ve rahat olmasını isterdi ve bunun için gerekli atmosferi yaratmak gurur duyardı. İşte tam bu sebepten dolayı yıllar önce Chan ona "gün ışığı" takma adını vermişti. Bu kendisi için doğruydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In Need Of Sunshine | Hyunlix
Novela JuvenilOkulu bıraktıktan ve ailesi tarafından evinden kovulduktan sonra Felix, eski arkadaşı Chan'a ulaşmak dışında ne yapacağını bilemez. Birdenbire Chan'ın kapısında beliren Felix sadece çocukluk arkadaşıyla değil altı oda arkadaşı ve grup üyeleriyle tan...