3. Stars, So Pretty...

895 112 49
                                    


Felix nasıl olduğuna emin değildi ama çocuklar izleyecekleri şey hakkında ortak bir nokta bulmuşlardı. Ama onlar karar verene kadar pizzalar bitmiş, güneş gökyüzünden kaybolmuştu. Zaten birçoğu filmin üstüne konuşmaya devam ettiği için bu çok da önemli gibi durmuyordu.

Bazı çocuklar, Seungmin ve I.N gibi, ona birkaç soru sorarak ilgileniyormuş gibi hissettiriyorlardı. Avustralya'da nerede kaldığı ve en son Kore'ye ne zaman geldiği tarzında derin olmayan sorulardı. Ama zamanın çoğunluğunda filme odaklanmış, Chan'ın kollarının arasında rahat bir şekilde uzanıp bilinçsizce arkadaşının parmaklarıyla oynamıştı.

Dakikalar geçtikçe bugün yaşanan ve son birkaç günde başında geçen her şeyin ağırlığını hissetmeye başladı ve o saniye daha da yorgun hissetti. Gizlice esnedi ve gözlerini etrafta gezdirdiğinde bu durumda olan tek kişi olmadığını gördü. Film başlayalı sadece 45 dakika olmuştu ama buna rağmen I.N, Changbin'in omzunda uyuyakalmıştı, Jisung'un başı Minho'un dizlerinde, bacakları Seungmin'in kucağındaydı ve gözlerini açık tutmak için savaşıyordu. Chan'ın kolları bile Felix'in omuzlarına ağır gelmeye başlamıştı sanki hiç gücü kalmamış gibi ağırlığını Felix'in üzerine bırakıp uyuyakalıyordu.

Felix o an birbirlerine hiçbir şey söylemeden, neredeyse telepatik olarak iletişim kurmuşlar gibi herkesin yatma zamanının geldiğine karar verdiğinde, ne kadar sıkı bir grup olduklarına bir kez daha tanık oldu.

Changbin, uyurken daha genç gözüken küçük üyelerini uyandırmamak için onu sarsmadan altından sıyrıldı ve kollarını etrafına sararak kucakladı. Odadan çıkmadan önce içeridekilere başıyla selam verdi ve birkaç saniye sonra yukarı çıkan adım sesleri geldi.

Minho başın kaldırdı ve Jisung'un kulağına fısıldarken sırtını sıvazladı ve onu uyandırmaya çalıştı. Bu sabahtan beridir olduğunun aksine büyük bir hassasiyetle bunları yapıyor olması Felix'i şaşırttı. Bu sırada Seungmin, Jisung'un ayaklarını üzerinden çekti ve ayağa kalktı. Felix'e doğru döndüğünde gördükleriyle hafifçe gülümsedi.

"Yardıma ihtiyacın var mı?" Diye sordu kısık bir sesle. Arkada Minho ve Jisung ayaklanmış ve kendi odalarına gitmek için oturma odasından çıkıyorlardı.

Felix o sırada iki şeyi fark etti. Chan kesinlikle arkasında uyuyakalmıştı, alnı Felix'in omzuna yaslanmıştı ve kolları hala sıkıca etrafına sarılıydı. Ama küçük sarışını yastık olarak kullanmaya karar veren sadece kendisi değildi. Seungmin'in bakışlarını takip edip aşağı baktığında Hyunjin'i gördü. Başı Felix'in dizine yaslıydı ve tamamen uykuya dalmış gözüküyordu. Uzun süredir aynı pozisyonda oturmaktan bacakları artık uyuşmuştu bu yüzden çocuğun dizine uzandığını hissetmemişti. Şimdi tekrar düşününce, yanaklarının tekrar kızarmasını engellemekte zorlandı.

Seungmin'e cevap vermek için başını kaldırdı.

"Ben hallederim teşekkürler," dedi sürekli taşıdığı gülümsemesiyle. "İyi geceler." Diye ekledi nazikçe.

Seungmin'in gülümsemesi sıcak ve rahatlatıcıydı. Tanıştıkları ilk saniyeden beridir Felix'e gerçekten 'Hoş' gelmiş gibi hissettiriyordu. Uzaktan kumandayı aldı ve televizyonu kapattı.

"İyi geceler, Felix." Diğerleri gibi odadan çıkmadan önce uyuyan iki kişiye de şefkatli bir bakış attı.

Ve böylelikle Felix, üzerinde bir şekilde ikisi de uyuyakalmış Hyunjin ve Chan'la yalnız kaldı. Ve ikisinin arasında yanakları kızarmış Felix ne yapacağını bilemiyordu. Arkasında kalan Chan'ı tabii ki göremiyordu bu yüzden gözlerini Hyunjin'e çevirdi.

In Need Of Sunshine | Hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin