Uraz'dan...
Elimdeki çırpma telini biraz daha hızlı çırpmaya başladım. Yine de geçmiyordu.
Yukarıda oturuyor ve canım cicim muhabbetini aralıksız yarım saattir devam ettiriyordu. Kim olduklarını bilmiyordum ama biraz daha o sarışının eli Asya'nın omzunda dolanacak olursa olacaklardan ben sorumlu değildim.
"Uraz oğlum kalanını ben hallederim, çıkabilirsin artık sen."
Ceyla abla elindeki tepsi ile yanıma gelirken çırpmaya devam ettim. O zibidiler buraya geldikleri an işimi iptal etmiştim zaten.
"Ben çıkmayacağım Ceyla abla."
Bakışlarım asla kamera ekranından ayrılmazken Ceyla abla bana dönüp gülmeye başlamıştı. Hala oradaydı.
Ne mi?
Kıracağım bir adet sarışın eli.
"Bende sevmem hiç o çocuğu, çok yakın davranıyor Asya'ya."
O kadar dalmıştım ki ekrana bakışlarımı çekmeden, çırpma işlemimi daha da hızlandırıp başımı salladım.
"Dimi? Şeytan diyor git kır o kolu. Sabahtan beri omzunu tutuyor kızın. Sanki kimse sev-"
Anın etkisinden çıkarken yavaşça Ceyla ablaya döndüm. Kollarını önünde bağlamış kıs kıs gülüyordu.
Sinirlenince kontrolümü kaybettiğimi söylemiş miydim?
"Neyse ben şunu yapayım da. Yukarı çıktığında Asya'ya buraya gelmesini söyleyebilir misin?"
Hala olduğu şeklini bozmadan duruyordu. Tamam verdiğim açığı fazlasıyla farkındaydım ama bunu devam ettirmeyecektim.
Bütün enerjimi o sarışına saklıyordum.
"Ne yapacak ki Asya?"
Bakışlarım kuş bakışı mutfakta dolanırken önemli olacak bir iş arıyordum.
"Yeni tarif deneyeceğiz."
Kaşı alayla havalandı.
Bir şeyi de anlamasan olmuyor zaten Ceyla abla!
Sırıta sırıta yukarı çıkarken Asya'nın yanına gidip bir şeyler söyledi. Başını sallayıp yanındaki dallamayla konuşmaya devam ederken hızla telefonumu çıkardım.
Sen misin o dallama ile konuşan Asya hanım!
Kendi hesabımdan evime arka arkaya sekiz tane sipariş verdim. Her sepeti onayladığımda bir daha fiş öterken Asya en sonunda sandalyeden kalktı.
"Yardım edeceğim bir şey var mı Asya?"
Bu çocuk bana sabır testi olarak falan gönderilmişti sanırım.
Elimdekileri bırakıp koşar adımlarla yukarı çıktım.
"Ne gelmiş Asya?"
Fişleri dizdiği yeri gözleriyle işaret ederken az önce seçtiğim şeyleri ilk kez görüyormuşum gibi tekrardan baktım.
"Sizin de sohbetiniz bölündü, istersen sen geç ben halledeyim. Bu arada kim bu arkadaşlar?"
Omzunu silkip kahveleri çekmeye başladı. Bakışları bende değildi ama gülümsüyordu.
"Çok yakın arkadaşlarım."
Arkadaş ayağı göt ayağı diye çok güzel bir söz vardı aslında ama neyse.
Siparişin kahvelerini hazırlayıp paketledim. Bu sarışın şahsiyet başımızda bekliyordu.
"Eline çok yakışıyor Asya bu iş, iyi ki bu bölümü seçmişsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GASTRONOT FRAMBUAZ
HumorUraz şefim o pastacıyı öyle yaylana yaylana karıştırırsan dibini sen temizlersin, elimi bile sürmem haberin olsun." Yüzündeki şerefsizlik akan gülüşü her daim olduğu gibi yerindeydi. "Fatma Şefin dediği üzere pek bir becerikliymişsin sen pastacı kon...