"Al beni, götür kanatlarında bu gece
Uçurup diyar diyar sev beni sevilmediğim kadar
Unuttur yalnız yaşadığım her geceyi öyle gel"Yorganı kafama kadar çekmiş bağıra bağıra şarkı söylüyordum. Niye mi?
Siz sorasınız diye.
Tamam şaka şaka.
Modum çok düşüktü ve bende azıcık olsun kendime gelmeye çalışıyordum.
"Sev
İste yeminler veririm aşka
Belki bir daha hiç tutulmazlar
İnanmasan bile gel
İnandığım ne var ne yoksa hiç vermediğim kadar."Sanırım birazdan boğazım yırtılacaktı evet. Yeni komşularıma ufaktan ufaktan nasıl bir belaya çattıklarının mesajını vermem gerekiyordu ama değil mi?
Ne de olsa hayatlar boyunca beni çekmek zorunda kalacaklardı, ya da ben evlenene kadar.
Evet yani ömürleri boyunca.
"Ulan gece beni mi dövdünüz ne yaptınız Allah'sızlar!"
Yastığımı yatağıma çarptım. Yumuşak diye aldım o bile etki etmiyordu.
"Günaydın uykucu."
"Tövbe bismillah şeytan!"
Odamın kapısı bir anda açıldığında ve içeri Pusat girdiğinde korkuyla geri çekildim ve bunun sonucunda yatağın üzerinde tepinen bedenim kendini yerde buldu.
"A kafam!"
Başımın ucundan deli gibi sızı geliyordu.
"İyi misin?"
Yattığım yerden doğrulup oturdum.
"Çok iyiyim az kalsın güzel, tazecik bir tane olan kafam kırılıyordu ama ben çok iyiyim evet."
Kolumdan tuttuğu gibi beni kaldırıp yatağın üzerine bıraktı ve eğilip elimle kapattığım ağrıyan kısma bakmaya başladı.
"Bekle buz getireceğim sonra ederiz kahvaltıyı."
Odadan dışarı çıktığı gibi hemen telefonuma uzandım. Kim vermişti benim anahtarımı bu dağ ayısına?
Hemen Ela'nın numarasını tuşlayacaktım ki onun çağrısı ekranıma düştü. Hemen cevapladım.
"Alo?"
"Alo Asya?"
Ayaklanmaya çalıştığım gibi tekrardan yatağa düşerken oflayarak doğruldum.
"Ela imdat! Yetiş! Bir şeyler oluyor burada."
Telefonda sesler kesilirken yorganı tekmeleyip kenara attım.
"Ne oluyor Asya, iyi misin sen?"
İçeriden takur tukur sesler gelirken ağlanır gibi telefona döndüm.
"Ya bu Pusat başımdan gitmiyor. Evime gelmiş, içeride kahvaltı hazırlıyor bize. Ben anlamadım ne oluyor ya?"
Derin bir nefes veriş sesi gelirken kalkıp kapımı kilitledim.
Sanırsın benim evim sınır kapısı olmayan bir millet, odamda dingonun ahırıydı.
İnsan bir der ki bu kız Belki giyiniyor kapıyı çalayım.
Yok işte, dağ ayısı geldi dağ ayısı gidecek paşam.
"Asya buraya gelebilir misin? Sana anlatmam gereken şeyler var."
Kapının kulbu dönmeye çalışırken arkaya arkaya yürürken tekrardan yorgana dolanıp yeri boyladım.
Hay ben böyle yorganın anasını avradını!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GASTRONOT FRAMBUAZ
HumorUraz şefim o pastacıyı öyle yaylana yaylana karıştırırsan dibini sen temizlersin, elimi bile sürmem haberin olsun." Yüzündeki şerefsizlik akan gülüşü her daim olduğu gibi yerindeydi. "Fatma Şefin dediği üzere pek bir becerikliymişsin sen pastacı kon...