AV

18 4 0
                                    

Olayın üzerinden 1 ay geçmişti, başlattığım savaşta O'ndan hala bir hamle yoktu. Büyük bir savaş başlatmıştım ama bu savaşta nasıl kazanacağımı bilmiyordum. O'nunla yüzleşecek kadar güçlü müydüm?

Vera ile dersin ortasındaydık, birkaç notayı, ritimi ve çalma tekniklerini de öğrettikten sonra dersi bitirme kararı almıştım.
"Çok güzel gidiyorsun Vera."
Vera, sevinçle elini çırptı,
"Abimin övdüğü kadar varsın, öğretmenim güzel de ondan." derken gözlerini mutlu çocuklar gibi kırpıştırdı. Sencer'i 1 aydır görmüyordum, Vera'ya sormak istesem dahi bir türlü yapamadım. Beni koruyacağını söylemişken eve dahi uğramıyordu. Kapının önünde sürüsü ile koruma vardı ama ben Sencer'i istiyordum. İkizlerle hala konuşmuyordum, onlar da hala konuşmak için bir adım atmamıştı. Mekanda yaşanan olaydan sonra bir daha gitmemiştim, belki de korkuyordum. Kübra evden yürüttüğü işinin zamanı bittiği için ofise gitmeye başladı. Zeynep'in ise yıllık izini bittiği için derslerine devam etmek için salona geri dönmüştü. Yalnızdım, birkaç temizlikçi ve Maria ile beraber tıkılı kalmıştım eve. Ah Sencer Ah..

Vera evine dönerken, bende salıncağa geçerek sigaramı yaktım. Bu aralar çok gerçekçi rüyalar görüyordum, bazıları mahzen de geçirdiğim zamanlar, bazıları da bana ait olmayan rüyalardı, belki de bilinçaltında yaşadığım duygularımdı. İçimd çok büyük bir özlem duygusu vardı ama neyi özlediğimi bilmiyordum. Ailem olabilir miydi?
Ailemi hatırlamıyordum, çocukluğumu, ailemi... 18 yaşımda bir mahzende tutsak edilmiştim, yaşadığım travmalar nedeniyle, anılarımı kendimi korumak için silmiştim, kaçırılmadan önce beni kötü etkileyen anılarımı zihnimden silmiştim, psikiyatrım bunu 'disosiyatif kimlik bozukluğu' olarak adlandırmıştı, beraberinde anksiyete bozukluğum da vardı.
Bazen içimde istemsiz bir özlem oluşuyordu, belki de var olan yada olmayan aileme karşıydı. Eğer bir ailem vardıysa beni özlüyor muydu? Bu soruların cevapları Kübra da gizliydi. Eski kimliğim üzerinden kimliğimi sorgulatmıştı ama zihnimin bir tarafı bunu hatırlamak istemiyor gibiydi. Kendimi hazır hissedinceye kadar bana söylememe konusunda karar kılmıştık.

Sencer'in arabası bahçeye yanaştığında kalp atışlarım hızlanmıştı, bu sefer korkudan değildi. Gidip selam vermek istiiyordum ama kırgın ve küstüm, onunla konuşmayacaktım paşa gönlüm böyle istemişti.,
Telefonuma gelen mesajla dikkatim dağıldı,
Dedektif Sinem,
"Mekanda buluşalım mı? Yeni olaylar var."
Telefonu kapattım, koşar adımlarla odama gittim ve üzerimi değiştirdim.

Kapıdan çıkarken, Sencer ile karşılaştım.
"Bir yere gidiyordun galiba."
Çok temkinli, çok akıllıydı, beni sorgu altındaymışım gibi hissettirmek istemiyordu. Bende çok akıllıyım Sencer,
"Evet, işlerim var."
İstediğin cevabı vermedim, yüz ifadesi bunu kanıtlar nitelikteydi.
"Araba ile bırakabilirim."
Güzel teklif aferin Sencer, otobüs ile 1 saat uzaklıktaydı mekan, taksi ile de çok para..
"Olur." gözleri büyüdü, şaşırmıştı.
Spor arabasına doğru ilerledik, hareket ettiğimizde sordu,
"Nereye?"
"Mekana."
"Bugün sahnen yok diye biliyorum."
"Evet."
Sormadı, paketinden bir dal sigara çıkardı, kalın dudaklarına götürdü, elini indirmedi baş parmağıyla uzamış sakallarını taradı, bir nefes daha aldı, sigarası sanki açlıkla öptüğü kadınıydı.
"Fransadaydım, iç mimar tasarımı vardı. Başbakanın yeni evini tasarlıyordum. Koruma sayısını arttırdım giderken."
Kafamı salladım,
"Anladım, açıklama yapmak zorunda değilsin."
"Zorunda olduğum için söylemedim."
Kafamı salladım, izmatini camdan dışarıya fırlattı.
"Dedektif Sinem mesaj attı. Yeni olaylar varmış, meydan okuduktan sonra hamle de bulunmadı, merak ediyorum ne yapacak."
Bakışları karardı, elini sakallarında gezdirmeye devam ediyordu.
"Bir planın var mı? Meydan okuma başlattın sonuçta."
Güldüm, kahkahaya dönüştü, garip bulmul olacakki ters bakış attı,
"İnanır mısın hiç yok."
Oda güldü,
"Ben sana yardım ederim."

Nevrotik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin