KABUS

13 2 5
                                    

Kalabalık şaşkın ifadelerle birbirine bakarken, karşımda belki bin tane birbirine benzer insan vardı. Hepsi uzun kahverengi saçlı ve mavi gözlü kadınlardan oluşuyordu, tek farklı yanları yüz şekilleri, kiloları, boylarıydı.

"Bir seri katilin kahverengi saçlı be mavi gözlü kadınları tek tek öldürdüğünü biliyorsunuz. Hepiniz bunu haberlerden okuyorsunuz. Ben o katilin esiriydim, çok uzun zaman boyunca."

Kalabalıktan seslenen uğultular sesimi bastırıyordu.

"Ülkenin tamamını toplayıp buraya getiremezdim ama bu partiyi düzenlememin tek amacı hepinizi uyarmaktı. Büyük ses getireceğine inanıyorum ve bir çok bizlere benzeyen kadınlara ulaşacağımı biliyorum. O'nun bir zaafı var onlarda biziz."

Birden sahnemin tam arkasında merdivenlerden büyük bir gürültü geldiğinde, kafamı merdivenlere çevirdim, asılı kadının gözleri.. olmayan gözleri ile buluştu gözlerim. Nefesimi hızlıca alıp verirken aniden yere düştüğümde, kalabalığın bağırış çağırışları kulağımda yankılanıyordu.

Merdivenin korkuluğuna asılmış bir kadın, kahverengi saçları belinden aşağıya uzunca süzülürken kana bulanmıştı, gözleri yerinden çıkarılmış, tek elinin parmağı kırılmış ve sahnemi işaret ediyordu.

Dizlerimin üzerine çökmüş kadının gözlerinden gözlerimi alamazken midemin bulandığını hissediyordum. Hiçbir tepki veremiyordum, yaşadığım bana zihnimin oyunuydu. Herşey bana zihnimin oyunu. Dışarıdan gelen siren seslerini duyduğumda vücudum titremeye başladı, önümü kapatan siyah bir cekete baktığımda Sencer bağırarak bir şeyler söylüyordu, ne söylediğini anlayamıyordum, görüş alanımı tamamen kapatmıştı.

Eğildi ve ceketi tamamen yüzüme kapattı, beni kollarının arasında kucağına aldı, arabaya bindiğimde üzerime kalın bir battaniye örttü,

"Donuyorsun kuşum."

Cevap veremiyordum, dilimin tutulduğunu hissediyordum. Duyuyordum fakat anlam veremiyordum, bakıyordum fakat göremiyordum. Sencer yüzümün önüne eğilerek,

"Lahzen cevap ver bana kuşum iyi misin?"

Donuk hareketler ile kafamı salladım, Hauser yanına geldiğinde bağırmaya başladı, sinirli ve panik ruh hali içerisindeydi,

"Başlarım ifadesine, gelip evde alsınlar. Kızları al gel eve geçiyorum ben."

Battaniye ile üzerimi iyice örttükten sonra kapımı kapattı, arabanın direksiyonuna geçti, çok hızlı gidiyordu, yol boyunca sürekli arkasını dönerek,

"Kuşum iyi misin? Konuş benimle." diyordu fakat herşey zihnimin oyunuydu Sencer de öyle, bu olanlar gerçek değildi, partiden önce aklımı çok yormuştum, bu bir kabustu büyük bir kabus. Evin önünde durduğumuz da beni kucağında taşıyarak odamın içerisinde bulunan banyoya götürdü, kıyafetlerimi çıkarmadan küvetin içerisine oturttu.

Başımdan aşağıya akan soğuk su, ruhumu titretti, bedenime zarar veremezdi hiçbir şey, ruhum yaralanırdı sadece, derin nefes aldım, hala titreyen ellerimle yüzümü kapattım.

"Üşüyorum Sencer."

Hemen eğildi küvetin dışından yüzüme ulaştı, elleriyle suratımı avcunun içerisine aldığında siyahlarının yorgunluğu canımı acıtmıştı

"İyi misin kuşum geldin mi kendine?"

"Çıkar beni Sencer çok soğuk."

Acele bir şekilde beni küvetten çıkardı ve yatağımın üzerine oturttu. Dolaplarımı karıştırdı, eşofman ve uzun kollu çıkarttı, yatağın üzerine bıraktı.

Üzerimde bulunan kırmızı elbiseyi yırtarak çıkarttı, hızlı şekilde hareket ediyordu, sütyenimi çıkarttığı anda duraksadı. Derin nefes aldı..görmüştü.. bütün yara izlerimi görmüştü.

"Bedenimin değil ruhumun izleri onlar."

Elimin üzerine bir kaç damla düştüğünde kafamı kaldırdım, omzumda, karnımda, göğüs kafesimde olan derin yara izlerine bakıyordu, gözlerinin içi kıpkırmızıydı, ağlıyordu.

Uzandı, göğüs kafesimin tam üstündeki yara izine öpücük kondurdu, hemen uzun kolluyu üzerime geçirdi.

Alt iç çamaşırımı çıkardı, baldırımın iç kısmındaki yanık izlerinde dolaştı gözleri, eğildi, küçük bir buse daha bıraktı.

"İğrenecekler, dokunamayacaklar sana. Benden başkası sahip olmayacak sana."

Kulaklarımı kapattım ellerimle, duymak istemiyordum sesini artık. Her an aklımda olan şeytanın sesini duymak istemiyordum.

"Sencer! Hiç susmuyor."

Eşofmanı bacaklarımdan hızlıca geçirdi, ayağa kaldırdı ve tamamen giydirdi.

"Zihnin olurum dedim sana olurum kuşum."

Ellerimi kulaklarımdan çekti, göğüs kafesine koydu, hızlıca atan kalp atışını hissettiğimde bedenimin rahatladığını hissettim.

Kucağına aldı, yavaşça yatağın içerisine yerleştirdi, üzerime battaniyeyi örttü,

"Uyu biraz kuşum. Geleceğim birazdan."

Saçlarımın arasına ufak bir buse kondurdu, tam arkasını dönüp giderken elini tuttum, biraz yatakta geriye kaydım,

"Beraber uyuyalım."

Yanıma yerleşti, başımı göğüs kafesine yerleştirirken, bir elini kalbinin tam üzerine koydu.

"Bak buradayım kuşum. Uyuhadi."

"Sencer"

"Efendim kuşum?"

"Çok kötü bir rüya gördüm. Daha doğrusu kabus. Uyanamıyorum."

Sakalları saçlarımın arasında gezindi, sustu, derin nefes aldı. Gözlerimin kapandığını hissederken, aslında uyumadığımı fark ettim, hissettiğim kalp atışları bedenimi ve ruhumu sakinleştirirken kendimi rüyaların kollarına bıraktım.

Nevrotik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin