13- KAYZERİN YEMİNİ

397 77 117
                                    

13

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

13. Bölüm; KAYZERİN YEMİNİ



      "Devam et Darcy, hadi bitir hikayeyi." Buruk bir tebessümde bulundu.

"Bitti Svaníe, hikayenin sonunda tanrıça avcıyı öldürür. Hikaye bitti." Son sözleriyle birlikte gözleri kapandı.

"Hayır," diye mırıldandım, bir elim hızla kalbine gitti. "Hayır, hayır. Olmaz, olamaz." Onun yüzünü tutarken tüm gücümü kullandım. Gözlerim hemen dibimizde beliren varlıkla birlikte sertleşti.

"Hayır." Diye fısıldadım, çok tehlikeli bir fısıltıydı çünkü onu almaya gelmişti. Aynı zamanda auramla onu iyileştirmeye çalışıyordum. "Git buradan, onu alamazsın. Seni yok ederim, seni Anista'ya kurban ederim!" Ölüm meleği tepkisizce başımızda duruyordu, bekliyordu.

"Bırak onu leydim, o artık ölülere ait."

Hayır, ölüm meleği değildi gelen. Bizzat ölüm gelmişti , ölüm meleği biçiminde Darcy'i karşılamaya gelmişti. Ama o ölmemişti ki, o daha ölmemişti.

"Hayır, izin vermem. Git burada, git." Diye bağırırken iki elimi kalbine koydum.

"Ölüme engel olamazsın leydim, Hester bile olamadı."

Hayır.

Olacağım.

İki elim Darcy'nin kalbindeyken tüm gücümü saldım. Kanımdan gelen karanlığın ve ölümün gücünü, soyumdan gelen gölgelerin gücünü ve derin bir nefes alarak bana verilen gücüde kullandım. İzin gücü kendi gücümle karışınca bir anda Darcy ve benim çevremde bir güç oluştu, gökyüzüne giden inanılmaz bir güç. Tam o sırada ölümün sütununun gücünü de içimde hissettim.

Saçlarımız havalanıyordu, tenimiz yıldızlar gibi parlıyordu, ve gücüm doruklardaydı.

Ne yaptığımı bilmiyordum ancak dudaklarımdan bazı sözler döküldü.

"suflarea morții nu se poate apropia de sfânt, dacă lebăda neagră nu poate muri, dacă sfântul nu vrea."

GÖKKUŞAĞININ TINISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin