2 hafta sonra
İki hafta çabucak geçmişti ve hiç bir şey anlamamıştım. Toprak ile çok eğlenmiştim. Bu soğuk havalarda denize girmiştik, dondurma yemiştik, alışverişler yapmıştık, spora gitmiştik, her gece buluşup çimlere yatıp yıldızları izlemiştik. Bugün onunla son günümdü. Bugün onun ile son kez yemeğe çıkacaktım, bu akşam. Üstümde harika, modern, kırmızı, dar, kısa bir elbise vardı. Saçım topuzdu, kırmızı topuklu ayakkabılarım vardı, harika bir makyajım vardı. Aynanın karşısında parfümümü sıkıyordum. Parfümü bir kenara koyup kendime bakarak gülümsedim. Derin nefes aldım ve koluma çantamı taktım. Beni Melih bırakacaktı. Toprak bana birlikte gitmeyi teklif etmişti ama ben kabul etmemiştim.
"Hazır mısın?! " diye bağırdı Melih.
"Hazırım! " dedim ve odadan çıktım. Melih bir kaç saniye bana baktı
"Vay! Harika olmuşsun! Toprağın dili tutulacak! "
"Abartma" dedim gülerek.
"Abartmıyorum. Neyse hadi çıkalım yoksa geç kalacaksın. "
Kafamı salladım ve evden çıktık.
Restoranda gelmiştik. Arabadan indim ve restorandan içeri girdim. Gözlerim Toprağı aramayı başladı. Burası oldukça lüks bir yerdi. Bir kaç saniye ilerlediğimde gözlerim Toprağın gözleriyle buluştu. Dilim tutulmuştu. Ona takım elbise çok yakışmıştı. Bir kaç saniye bakıştıktan sonra yavaşça yanına ilerledim. Gözlerini benden ayırmadan yavaşça ayağa kalktı. Toprağın karşısına geçtim.
"Çok, çok güzel olmuşsun.." dedi sessizce. Gülümsedim.
"Sende.. Çok yakışıklı olmuşsun"
Toprak karşısına geçmem için eliyle işaret etti ve karşısına oturdum o da kalktığım yere tekrar oturdu. Bir kaç dakika konuşmadık. İlk konuşmayı başlatan o oldu.
"Bu güzelliğin karşısında ne diyeceğimi bilemiyorum. "
Sessizce kıkırdadım.
"İltifatın için teşekkürler. "
"İltifat değil, gerçek. "
Gülümsemem büyüdü. Toprak büyülenmiş gözlerini hızlıca kırpıştırdı.
"Ben, yemeği önceden söylemiştim, sana sormadan. Kızdın mı? "
"Hayır tabii ki. Emin ol ki ne söyleyeceğimi bilemezdim. "
Yüzünde masum bir tebessüm belirdi.
"Tavuklu bufalı soslu yemek söyledim."
Bu dediklerinin arasında sadece tavuğu anlamıştım. Sadece kafamı salladım. Bir kaç dakika sonra yemekler geldi ve yemeğe başladık.
"Melodi, keşke gitmesen."
"Okulum olmasa burada kalırdım. Keşke okulum olmasaydı."
"Seni seviyorum. "
Diyince gülümsedim.
"Bende seni seviyorum Toprak. "
Ara sıra sohbet ederek yemeklerimizi bitirdik. Hesap kavgası yaptık, hesabı ödeyen o oldu. El ele restorandan çıktık. Çıkar çıkmaz Toprak bana sarıldı.
"Seni çok özleyeceğim Melodi"
"Bende seni.. "
Uzunca sarıldık. Toprak benden geri çekildi ve dudağımı öpmeye başladı. Benden ayrıldığında gülmeye başladım.
"Ne oldu? " dedi. Parmağını dudağına götürdü. Kısmızı rujum ona bulaşmıştı. O da gülmeye başladı.
Sonuç olarak harika bir akşamdı. Güzelce vedalaştık ve beni eve getirdi. Eve gelir gelmez rahatça salaş sweatshirtimi giyindim, makyajımı çıkarttım, saçımı saldım. Valizimi hazırlamaya başladım. Sabaha karşı gidecektik. Valizimi hazırlar hazırlamaz kendimi yatağa atıp uykuya daldım..1 hafta sonra
Okul başlayalı bir hafta olmuştu. Okulum sorunsuz geçiyordu. Toprağı özlemiştim ama yaza kadar görüşemeyeceğimizi biliyordum.
Okul için yataktan kalktım. Elimi yüzümü yıkayıp kıyafetlerimi giyindim. Saçlarımı taradım ve mutfaktan ağzıma bir kaç şey attım."Anne ben çıktım! "
Evden çıktım ve bisikletime bindim. Tam Toprak ile karşılaştığımız sokaktan geçiyordum kocaman, siyah bir araba önüme geçip orada durdu. Bisikletten indim ve ne olduğunu anlamaya çalıştım. Tam arkanı döndüğüm sırada bir tane daha araba kapattı. Önümde duran arabadan bir tane takım elbiselerin içinde bir adam indi. Başka arabalardan bir sürü adamlar indi.
"Ne oluyor?! " dedim sinirle.
"Sen Melodi Gürsoysun değil mi? " dedi adamların başı, 40lı yaşlardaki adam.
"Evet, siz kimsiniz? "
"Sizin çaldığınız tablonun sahibiyim. "
Ağzım şaşkınlıkla açıldı.
"Ama.. Nasıl.. "
"Nasılı falan yok, alın şunu! "
İki tane adam kollarımdan tuttu ve beni bir arabaya bindirdiler.
"Bırakın beni! "
Beni dinlemediler ve arabayı sürmeye başladılar.
"O tabloyu zorla çaldırdılar! Yalvarırım durun! Bırakın beni! "
Yine dinlemediler. Pes ettim ve arkama yaslanarak simsiyah camı seyretmeye başladım. Belalar bitmemişti işte. Bela yine beni bulmuştu. Ama bu ciddi gibiydi. Adamlar gerçekten zor adamlara benziyordu. Bu sefer bitmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece koş
RandomToprak belalı bir tiptir. Bir gün Melodi, normal bir günde dışarı çıkmıştır. Kim bilebilirdi ki o normal günde Toprak ile karşılaşacağını?