Toprağın evinde Toprak ile karşılıklı kahvemi yudumluyordum.
"Biraz düşünceli gibisin, bir sorun mu var? "
"Ah, hayır yok. Sadece.. Annemler beni merak ediyor mudur onu merak ediyorum.. "
"Onlara söyledin gelmeyeceğini. Merak edeceklerini sanmıyorum. "
Cevap vermedim ve kahvemden bir yudum daha aldım. Derin bir nefes alıp gözlerimi pencereye çevirdim. Bir süre dışarıyı izledim. Hava buaralar fazla güneşliydi, oysa kıştaydık.
Bir süre sonra gözlerimi pencereden ayırıp Toprağa çevirdim."Ne zaman gitmeyi düşünüyorsun? "
"Bir ay sonra"
Derin bir nefes aldım.
"Seninle arkadaş olmuştum tam da"
Toprağın gülümsediğini fark ettim.
"Ben sana numaramı veririm her gün konuşuruz. Ara sıra İstanbul'a gelirim."
"Olur" dedim. O sırada Toprağın ağzı açık gözlerimin içine baktığını fark ettim.
"Bir şey mi oldu? "
" 'olur' derken gözlerinin içi parladı"
Gülümsedim. Ama bir cevap vermedim.
Ara sıra sohbet ettik, saatler hızlıca akıp geçti. Televizyonun karşısında akşam olduğunu fark etmemiştim."Hadi yemeğe! " diye bağırdığını işittim Toprağın. Ayağa kalkıp mutfağa gittim. Sandalyeye oturdum, önünde çorba vardı
"Ne çorbası yaptın? "
"Bilmiyorum, öylesine bir şeyler karıştırdım"
Şaka yaptığını düşünüp kıkırdadım. Kaşığımı elime alıp çorbaya batırdım. Kaşıktaki çorbayı hemen içtim. Yüzüm hemen soldu ve öksürmeye başladım
"Hey, iyi misin?! " Toprağın uzattığı suyu alıp hızlıca içtim.
"Boğazına kaçtı sanırım"
"Hayır, sende bir kaşık al istersen"
Elimdeki kaşıktaki çorbayı Toprağın ağzına götürüp içirdim. Rengi sapsarı olmuştu. O da öksürmeye başladı ve su içti. O sırada gülüyordum.
"Hemen bir çorba yapayım. "
Ayağa kalktım
"İyi olur" dedi öksürmeye devam ederken. Malzemeleri alıp çorba yapmaya başladım..
Çorbayı tabaklara koymuştum. Toprak hemen bir kaşık çorbayı ağzına götürdü.
"Harika olmuş, ellerine sağlık"
"Afiyet olsun"
Bende sandalyeye oturup yemeye başladım..
Saat gece 00:00 olmuştu. Toprak sanırım uyumuştu ama beni uyku tutmamıştı. Toprağın bana verdiği odada ki yatakta oradan oraya dönüp duruyordum. En sonunda sıkıntıdan telefonumu alıp açtım. Hazaldan (156) arama. Hazalı aramaya başladım, anında açtı.
"Melodi sen neredesin ya! "
"Bak, şuanda bir açıklama yapmak istemiyorum. Sadece, ben bir kaç gün kafamı dinlemek istiyorum. Sana gerektiği zaman gereken açıklamayı yapacağım. İyi geceler"
Bir şey demesine izin vermeden telefonu kapattım. Diyemezdim ki 'bir çocuk beni öpmek zorunda kaldı ve dev bir kovalamaca yaşadık'
Tekrardan yatağın içine girdim ve tavanı izlemeye başladım.
Sabah gözlerimi araladığımda ilk gördüğüm şey Toprağın yüzü oldu.
"Sonunda uyandın Melodi"
"Saat kaç oldu ki? "
"10:00"
Yataktan doğruldum.
"Evde yumurta kalmamış, ben gidip alsam iyi olacak"
Toprak kapıya yöneldiği sırada bağırdım
"Hayır, bende geleceğim! "
"Neden? "
"Sana bir şey olursa ben ne yapacağım. Korkarım, tek başına gitme."
Toprak kafasını yere eğip kahkaha atmaya başladı. Yataktan kalktım ve omzuna hafifçe bir yumruk attım
"Dalga geçme! "
"Peki tamam. Montunu giyin çıkalım" üstüme montumu geçirdim ve saçımı düzelttim.
Evden çıkmıştık ve yürüyorduk. Bir anda ellerimde el hissettim. Toprak elimi tutmuştu, ama öyle değil. Parmaklarını parmaklarıma kenetlemişti. Utanmaya fırsat bulamadan kendimi koşuştururken buldum. Evet, yine peşimizdelerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece koş
RandomToprak belalı bir tiptir. Bir gün Melodi, normal bir günde dışarı çıkmıştır. Kim bilebilirdi ki o normal günde Toprak ile karşılaşacağını?