İki koç ve Bir Çoban

167 15 5
                                    

1913
Yıldız Sarayı, İstanbul

Weimar Cumhuriyeti: Erkek
Türkiye Cumhuriyeti: Erkek
Osmanlı İmparatorluğu: Kadın

"Ne demek yaptım Wei!?"

"Ooff- Türki yapmadım işte anla artık!"

"Ne demek anlayayım yaa- NE DEMEK ANLIYAYIM ANNEM DUYARSA BANA O ÖNÜNDE Kİ MASAYI SOKAR, DO YOU UNDERSTAND ME WEİMAR-"

"Türki, bir sakin olur musun?"

"Bak hâlâ bana 'Sakin ol.' diyorsun! Olamam arkadaşım olamam! Ne demek annemin görevlendirdiği kişiyi bayıltırsın?!"

"Adamın asker olmaması benim suçum değil, sırf kan gördü diye bayılan bir insan mı olurmuş?" diyerek bizim inatçı koçlar dan biri olan Weimar savunmasını ortaya çıkardı. Ona göre böyle bir saçmalığı koskoca bir İmparatorluk nasıl yapabilmişti?

"Ya canım benim, iki gözümün çiçeği: anlamıyorsun benim boklu arkadaşım. O adam sadece koruma değil senin hem aynı akıl hocan hem doktorun hemde senin yardımcın . Bizler için ve artık senin şu adam akıllı aksanını düzeltmek için de var o adam. Neden götünle dinliyorsun beni?"

"Götümle filan dinlediğim yok, sadece beni izleyen gözlerden hoşlanmıyorum."

"E- eamina koyduğum pekazesi adam senin hatanı düzeltmek için orada değil mi- ne naz yapıyorsun oç?!"

"Eee- şehzade hazretleri.."

Bu iki inatçı koçun arkasından gelen naif bir ses ile iki koçumuz da arkasına döndü.

Eh- genç olmalarına rağmen yakında Allah katına çıkacaklardı. Zavallı 1.55 olan saray görevlinin yanında 1.75'lik koçlar olunca sonuç..

"Buyrun? Size nasıl yardımcı olabilirim?" diyerek Türkiye az önce ki isyankar halinden çıkarak nazik kişiliğine bürünmüştü.

"Eh şey efendim, Sultan Hazretleri sizi odanıza çağırdı..."

O anda Weimar kahkahayı patlattı. Güz mevsimine yavaşdan geçilmesine rağmen İstanbul kışa girmişti bile..

"Weimar, helvamı fıstıklı yapar mısın?-"

"İyi ama benim fıstığa alerjim var şerefsiz! Ben o helvayı nasıl yiyeyim?!"

"Bu yüzden onu ye ve benimle beraber geber Wei! Yoksa iş sana patlar."

"Ben misafirim burada canım benim."

"Yıllar süren misafirlik mi olur lan- sen artık bizden birisin!"

"Şey... Bir de sizin arkadaşınızı da çağırmıştı-"

"Ne?!" diyerek Weimar hızla o tarafa döndü. Yanlış duymuştu, değil mi?

Bu sefer Türkiye karnını tutarak gülmeye başladı.

"Yaşasın! Bu bok yoluna kabahatli olan da gidiyor!" diye açık avluya doğru dönerek bağırdı. Avlunun bahçesinde görev yapan saray çalışanlar bizim şehzadeye baktı.

"Gerizekalı! Hadi gel bekletmeyelim, yoksa bu durum daha da beter olur." diyerek Weimar Türkiye'nin ensesinden tutarak, sürükleye sürükleye tekrar saraya sokmaya çalıştı.

"Lan- lan dur kıyafetimin ütüsü gitti-"
.
.
.

"Türkiye.. geri mi dönsek?" diyerek Weimar merdivenlerin sonunda durarak daha yeni geldikleri kata baktı. Sorusuna bir cevap bekliyordu ama her geçen saniye sorusu havada kalmaya devam ediyordu.

𝐆𝐞𝐜̧𝐦𝐢𝐬̧ 𝐕𝐞 𝐒̧𝐢𝐦𝐝𝐢 || 𝐂𝐨𝐮𝐧𝐭𝐫𝐲𝐡𝐮𝐦𝐚𝐧𝐬-𝐎𝐧𝐞𝐬𝐡𝐨𝐭𝐬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin