''Gidelim.''
Eline dolanan elden kurutulup, öfkeli adımlarla banka doğru ilerlemeye başladı. Nefretini kusması gerekiyordu.
Öpüşen ikilinin yanına vardığında, yanlarına birinin geldiğini fark eden ikili ayrıldı.
Bay Park'ın duygusuz bakışları oğlunu bulurken, genç kız merakla ikiliye bakıyordu. Tüm cesaretini toplayan sarışın genç, derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
''Sen hayatımda gördüğüm en iğrenç varlıksın! Senin gibi bir babaya sahip olduğum için çok utanıyorum! Bugüne kadar bana zarardan başka bir şey vermedin! Bense ufak bir sevgiye hasrettim. Bir tebessüme, iyi misin oğlum demene hasrettim! Peki sen ne yaptın! Annemi baskıladın, beni baskıladın. Kadın senden boşanmaya korkuyor be! Sense gecenin bir saati çocuğun yaşında bir kızla öpüşüyorsun. Bu ailedeki fahişe ben değilim, sensin.''
Jimin, içinde biriken her şeyi ağlayarak haykırmış, babasından herhangi bir tepki alamayınca geriye doğru yürümeye başlamıştı.
Fakat attığı her adımda, enerjisinin biraz daha azaldığını hissediyordu. Birkaç adım sonra, olduğu yerde durup kendine gelmeye çalıştı.
Ama bedeni daha fazla dayanamayıp kendini saldı. Birkaç gündür oldukça fazla şey yaşamıştı. Buna ek olarak uykusuz ve yorgundu.
''Jimin!''
Duyduğu son şey, hoşlandığı adamın endişeli sesiydi. Gözleri işlevini yitirip kapanırken, derin bir nefes saldı dudakları arasından.
Ve sonra her yer karardı.
...
Gözlerini yorgunlukla aralayan sarışın, bir süre beyaz tavanla bakıştı. Geçen her saniyede bulanık görüşü biraz daha netleşiyor, aklına yaşanan şeyler doluyordu. Rüya olan şeyler?
Sızlayan başına rağmen kafasını kaldırıp nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Bilmediği bir odadaydı.
Kaçırılma ihtimali yoktu, büyük ihtimalle Jungkook'un evi, hatta odasındaydı.
Önüne gelen sarı saçlarını geriye itip yataktan kalktı ve yavaş adımlarla banyo olduğunu düşündüğü yere girdi. Elini yüzünü soğuk suyla yıkayıp kendine gelmeye çalıştı. En azından biraz daha iyiydi.
Yüzünü havluyla sildikten sonra odadan çıktı. Sağ tarafında kalan merdivenleri görünce oraya doğru ilerlemeye başladı.
Merdivenler bitince onu geniş bir oda karşıladı. Sağ tarafında mutfak, sol tarafında ise büyük bir salon vardı.
''Jimin?''
Duyduğu güzel sesle mutfağa doğru ilerlemeye başladı. Jungkook yemek yapıyordu(?). Yapmaya çalışıyordu.
''Ben...buraya nasıl geldim?''diye sordu esmer gencin yanına vardığında. Jungkook ellerini yıkayıp yanındaki bedene döndü ve konuşmaya başladı.
''Parkta bayıldın, yanına gelirken baban engel olup beni tehdit etti.''
''Ne? Ne tehditi?''
''Kimseye bir şey söyleme dedi. Ben dinlemeyip yanına geldim ve seni kucaklayıp arabama bindirdim. En azından huzurlu bir uyku çekmeni istedim. Kötü bir amacım yoktu.''
''Ben...teşekkür ederim Jungkook.''
''Önemli değil. Ama...Bir şey yaptım. Büyük ihtimalle bana kızacaksın am-''
''Ne yaptın?''
''Annen ısrarla aradı. Ben de merak etmemesi için açtım. Ve biliyor musun, yalan konusunda berbatım. Annene olanları söyledim. Bir süre Daegu'ya gideceğini söyledi ve sana sahip çıkmam için ricada bulundu.''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Player|Jikook|✔
FanfictionGüney Kore milli takımının ve Hyundai Skywalkers'ın gözde oyuncusu Jeon Jungkook ve onun biricik hayranı Park Jimin... •Semekook •Ukemin