16

3.9K 365 56
                                        

Jimin, üzerindeki şaşkınlığı attıktan sonra derin bir nefes verdi dudakları arasından. Buna dünden razıydı.

Ellerini dibindeki bedenin yanaklarına yerleştirip yavaşça kendi yüzüne çekti. Burunları birbirlerine değdiğinde ikisi de nefeslerini tuttu.

''Doğum günün kutlu olsun.''diye mırıldandı sarışın olan, sevdiği adamın dudaklarına doğru.

''Dudaklarınla, hayatımda aldığım en güzel hediyeyi vereceksin bana.'' diyerek karşılık verdi kumral genç.

Gülümsediler.

Nasıl bir anda bu hale geldiklerini bilmiyorlardı. Fakat önemli olan mutlu olmaları değil miydi? Eh, mutlulardı da.

Ellerinin altındaki pürüzsüz teni yumuşakça okşadı Jimin. Sonsuza kadar böyle kalsalar olmaz mıydı?

Fakat ikisi de bir an önce dudaklarını birleştirmek istiyordu. Bu istekle yanıp tutuşuyorlardı.

Kafasını hafifçe sağa eğen Jimin, kendini biraz daha ileriye attı ve dudaklarının temas etmesini sağladı.

Tanrı tarafından gönderilen ilahi bir mükafattı Jungkook'un dudakları...

Başka bir açıklaması olamazdı. Ufak bir dokunuşun bile bu kadar mükemmel hissettirmesi imkansızdı yoksa.

Elleri titremeye başladı. Bayılacak gibi hissediyordu. Kalbi hızla çarparken nasıl nefes alındığını hatırlamaya çalışıyordu. Jungkook için de durumlar pek farklı değildi. İlk defa yaşadığı ve artık sürekli olarak yaşamak istediği bu garip hissi gerçekten çok sevmişti.

Uzun bir süre hareket etmediler.

Sindirmeye çalıştılar.

Ve ikinci hamleyi kumral genç yaptı. Dudaklarını hafifçe aralayıp Jimin'in dolgun alt dudağını kendi kirazlıkları arasına aldı. Sarışın olan da uzun bedenin, üst dudağıyla oyalanmaya başladı.

Bayağı bayağı öpüşüyordular!

Jungkook ellerini havaya kaldırdı ve kucağındaki bedeni ince belinden kavrayarak yavaşça kendisine çekti. Uzak kalmak istemiyordu. Bundan sonda bir an bile ayrı kalmak istemiyordu Jimin'den.

Bu hareketi, kısa bir süre ayrılmalarına sebep olsa da tekrar bir araya geldi, yeni tanışmış olan dudakları. Tekrar ahenkle dans etmeye başladılar.

Jimin'in ilk öpücüğü değildi fakat olmasını isterdi. Bu özel öpücüğün kendisi için ilk olduğunu biliyordu. Kumral gencin ise ilk öpücüğüydü. O kadar değerliydi ki...

Jungkook, bunca zaman birilerine bağlanmaktan korkarak yaşamıştı. Bağlanırsa bir gün annesi gibi giderler diye korkmuştu.

Fakat Jimin, Jimin çok farklıydı. Kumral gence bildiği her şeyi unutturacak kadar özel ve mükemmel bir insandı.

Nefeslenmek için ayrıldılar.

Gözlerinden bile belli oluyordu duyguları. Parlıyorlardı. Fakat bunun sebebi yüzlerine vuran şehir ışıkları değildi. Sevinç, heyecan, mutluluk, huzur...Olumlu olan tüm duyguları barındırıyordu iki çift göz.

''Ben...ilk gördüğüm andan beri senden hoşlanıyorum Jimin. Duygularımın aşk olduğunu fark edeli de çok oldu. Sadece senin duygularından da emin olmak istedim. Bilemiyorum...aniden gaza ge-''

''Ben de senden hoşlanıyorum. İlk başta çok büyük hayranındım. Hatta uzun süre duygularımı anlayamadım. Hem Taehyung'un hem de senin büyük katkın oldu.''

''Öyle mi? Ne yaptım ki ben?''

''Beni kendine aşık ettin.''

Jungkook aşkla gülümsedi. Bugün, mutlu olduğu günler listesinde ilk sırada, hem de açık ara farkla yer almıştı. Milli voleybolcu olduğu günü de ikinci sıraya alabilirdi artık.

Player|Jikook|✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin