Jimin çıkış saatini sevdiği adama mesaj attıktan sonra tekrar masasındaki evraklara gömülmüştü. Her çocuğun dosyasını özenle okumuş, bazı kısımları not almıştı.
Şimdiyse işten çıkma zamanıydı. Bahçeye çıkan kapıya varmadan önce Yoongi'yle karşılaştı. Herkes aynı saatte mi çıkıyordu?
''Nasıldı ilk günün? Alıştın mı?''diye sordu sarışın gencin yanına vardığında. Ardından hoş bir sohbet eşliğinde bahçeye çıktılar.
''Seni eşimle tanıştıracaktım ama dersi erken bitmiş. Yarın tanışırsınız.''
''Acelesi yok canım. Ayrıca dersimiz bitince çıkabiliyor muyuz?''
''Aslında hayır. O büyük gruplarla çalışıyor. 6-7 yaşındaki çocuklara yabancı dil öğretiyor. Ama sen minik bebişlerle ilgileneceksin. Bu yüzden hepsi evine dağılasaya kadar burada olman gerekiyor.''
''Ah, anladım.''
''Aman Tanrım! Voleybolcu Jeon Jungkook'un burada ne işi var?''
Duyduğu heyecanlı sesten sonra onun da bakışları arabasına yaslanan genci buldu. Üzerindeki siyah kıyafetler ve dağınık saçlarıyla ne kadar havalıydı...
''Ve neden bana öldürecek gibi bakıy-''
Yoongi daha cümlesini bitiremeden kumral genç yanlarına gelmişti. Elinin tekini Jimin'in ince beline dolarken yanağına ufak bir öpücük kondurdu.
''Sevgilim, ilk günün nasıldı?''
Yoongi kocaman olmuş gözleriyle tatlı çifti izlerken, Jungkook ona 'Jimin benim, adam ol.' bakışları atıyordu, rol gereği.
''Güzeldi. Sen ne yaptın tüm gün evde?''
''Seni düşündüm.''
Jimin kalp atışının tüm vücudunda yankılandığını hissediyordu. Jeon Jungkook ölümüne sebep olacaktı.
''İ-iyi yapmışsın, eve mi gitsek artık?''
''Gitmeden önce beni arkadaşınla tanıştırmayak mısın?''
''Ah, doğru ya. Min Yoongi, patronumun oğlu ayrıca birlikte çalışıyoruz. Daha doğrusu o işin finansal kısımlarına bakıyor.''dedi gergin bir gülümseme ile.
''Anladım...Ben de Jeon Jungkook. Bakışlarına bakacak olursak beni tanıyorsun sanırım?''
''Seni tanımayan mı var? Her neyse ben eve gitsem iyi olacak. Eşim merak eder.''dedikten sonra Jungkook'a göz kırptı ve ikiliye veda edip arabasına atladı.
Jimin'in burada işe başlamasında kesinlikle parmağı yoktu. Yani çocukluk arkadaşının ve onun eşinin çalıştığı yerde çalışmaya başlaması tamamen tesadüftü.
''Eşim diyinceye kadar kıl oluyordum. Artık seviyorum.''
Kumral gencin mırıltısını duyan Jimin, kendine hakim olamayıp gülümsedi. Jungkook çok tatlıydı.
Arabaya geçip yola koyuldular. Çok geçmeden:''Eve gitmiyor muyuz?''diye sordu sarışın genç, yolun farklı olduğunu anladığı zaman.
''Seni zehirlemek gibi niyetim yok o yüzden dışarıda yemek yiyeceğiz.''
''Peki...Sen bilirsin. Açıkçası böyle planlamamıştım.''
''Hmm...nasıl planladın? Benden lezzetli yemekler yapmamı beklemiyorsundur umarım?''
''Hayır hayır. Bana yemek yapacaktın, ben kötü olsa da yemeye çalışıp seni teselli edecektim ve sonunda da iki büyük boy pizza sipariş edecektik.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Player|Jikook|✔
FanfictionGüney Kore milli takımının ve Hyundai Skywalkers'ın gözde oyuncusu Jeon Jungkook ve onun biricik hayranı Park Jimin... •Semekook •Ukemin