-zehra pov's
İkra arkadaşımızın Londra günlerinde yaptığı kostüm partisi sayesinde bir sürü yabancı arkadaşlarla kaynaşmıştık hepimiz. Dahası Merve'nin sınıfından tanışmak için getirdiği bir kaç yakın arkadaşı da benim arkadaşlarımla tanışmıştı ve kalabalık bir arkadaş grubu olmuştuk.
Merve'nin sınıfından tanışalım diye getirdiği bi çocuk vardı. Yunho. İkisi de gay olduğundan Hyo ile aralarını yapmaya karar vermiştik. Gay olduklarını söylememişlerdi ama ben anlamıştım. Bizden kaçmaz aga. Neyse çok yakışıyorlar.
İşte bende günlerden bir gün okuldan çıkmışım, kaldığımız eve doğru gidiyorum. Tabi Londradayız. Ben çok romantik romantik yürüyorum her an. Binaları incelemekten gittiğim yolu unutuyorum bazen.
Eve gittiğimde Merve ve İkra bize yemek yapmışlardı. Londrada bile kısır yiyoruz amk vizyonsuzları.
Yemek esnasında ve yemekten sonra unıcornların gerçekliğini tartışıyorduk ki haklı olduğumdan tartışmayı sonlandırıp dışarı çıkmayı eklim etmiştim. Londradayız aq evde mi oturak? Neyse kimse benle gelmek istemedi. Ama evde duramam ben hemen hazırlanmak için odama gittim.
Gri bir eşofman altı ve kahverengi kapüşonlu giymiştim. Annem görse evsiz misin derdi. Kombinime on üzerinden on verip çantamı da alarak dışarı attım kendimi. Hava hafiften kararmaya başlıyordu. Kendime uzun bir yürüyüş rotası belirledikten sonra bir kafeye girip kendime kahve almaya karar verdim. Londra'da olduğumuzdan dolayı uzun zaman sonra ilk kez kahve içiyordum. Yeter çay içe içe Rize oldum amk.(Allah korusun)
Neredeyse bir saat yürüdükten sonra bir banka oturup soluklanmak istedim. Hemen oturduğum bankın yanında kedi seven bir adam vardı. Kedi çok sevimliydi ve benimde sevesin gelmişti. Çantamda kedi maması taşıdığım için kahraman edasıyla kedinin yanına gittim.
"Bende sevebilir miyim?" Kedinin başını okşayan adamdan müsade istemiştim.
"Sevebilirsin ben sahibi değilim ki niye soruyorsun?"
APTAL KABA İNSAN.
"evet kusura bakmayın."
Çantamdan kedi mamasını çıkartıp birazını avucuma aldım. Kediye uzattığım an iştahla yemeye başladı. Yanımdaki adam kısık bir sesle gülmüştü kedinin hallerine. Uzun boyluydu ve kısacık saçları vardı. Hatta saçı yoktu. Yeni tıraş olmuştu. Üzerinde siyah bir smokin vardı ve son derece şık olmuştu.
"Parti var gelir miydin? Az ilerde sokağın sonunda."
Pardon? Daha sokakta gördüğü ilk yabancıyı partiye davet eden bir manyak mısınız diye soramamıştım o an. Ama öyleydi. Buralarda normaldi galiba. Ya da adam sarhoş olabilir. Ama ayık duruyor.
"Ne partisi?"
"Özel konukların olduğu bir parti. Çok gizli. Davetlilerden dolayı gizli bir parti."
"Beni niye davet ediyorsunuz?"
"İstediğim kişiyi davet ederim. Hem bir totemim var da. Gelirsen sevinirim"
Elbette ki hiç tanımadığım bu yabancının teklifini kabul edecektim.
Londra'nın büyüsüne inancım tam. Hem bir parti sadece. Eğlenceli olabilir. Azıcık spontane yaşayalım hayatı.
Neyime güvendiğimi bilmeyerek adamın yanında yürümeye başladım partiye doğru. Diğer yandan yürürken kızlara da yazdım(normalde aynı anda iki iş yapamam yanlış anlaşılmasın)
Davarlar
GENÇLER PARTİ VAR BEDAVA KOŞUN:
YOU ARE READING
Bu ışıltılı hayatı ben seçmedim askim
Teen FictionKüçük bir arkadaş grubunun her şeyiyle bağlarını ve hayallerindekini yaşatan hikayesidir. *bizim küçük arkadaş grubumuz hep vardı ve hep olacak*