Vote atmayı unutmayınn
Sıcak bir yaz günü ve istanbulun nemli havası.Evet cayır cayır yanıyordum.Adım bile ateşden doğuyorken yanmamak beklentilerimin içinde olmamalıydı belki de.Odamdan çıktım ve salona annem ile üvey babam Ahmet amcamın yanına geçtim."Bakıyorum da aile üyelerinle tanışıp muhabbet etmeyi akıl etmişsin kızım." diyen anneme gülümsedim ve koltukdaki yerime yerleştim."Merhaba güzel bayan,ben kıvılcım,doğduğumda annemin siz olduğunu söylediler.Eğer isterseniz tanışalım Sevim Hanım."Ahmet amcayla büyük bir kahkaha attık."Bulaşma kıza hayatım genç o."dediğinde gerçekten içten gülümsedim.
Evet,gençtim.18 yaşına yeni girmiş tazecik bir kızdım.Ama en acısı da üvey babamın beni böyle koruyup,öz babamın gözünü bile kırpmadan evden kovması.Babam Berat Türk,Türkiye genelinde holdingi olan ama bir gram karakter sahibi olmayan,kızıyla karısını koynuna aldığı bir kadın yüzünden yakapaça evinden atan Babam.
18/06/2015 (İstanbul)
Annemle gittiğimiz lunaparktan döndüğümüzde saat çok da geç değildi.Annem söz verdiği gibi tuttu ve bütün gün beraber oyuncaklara bindik.Anneydi o,anneler sözlerini hep tutmazmı? Bugüne kadar babalarda sözlerini hep tutar sanıyordum.
Lunaparktan ayrılmak içimi sızlatsada günün yorgunluğuyla sıcacık arabanın içinde gözlerim uykuya yenik düşmek üzereydi.Yalının avlusundan içeriye girdiğimizde kafamı annemin dizinden kaldırıp yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. "Teşekkür ederim annecim." Annem burukça gülümsedi sanki o an olacakları hissetmiş gibi bir durgunluk vardı üzerinde. "Ne demek güzel kızım."
Arabadan indik ve annemin elinden tutup yalıya girdik.Beraber babamın yanına çıkıp film izlemeyi teklif edecektik.Keşke gitmeseydik,keşke o lunaparka da gitmeseydik,keşke ben bu dünyaya gelmeseydim,keşke annem,babam ile o nikah masasına oturmasaydı...Sahiden hayat hep keşkelerle dolu.Önce babamın çalışma odasına baktık ama orda olmadığını görünce annemle kısa bir bakışma yaşayıp güldük.Annem işaret parmağını dudaklarına bastırıp sessiz olmamı söyledi.Küçük adımlarla yatak odasına doğru ilerledik.Kapının önüne geldiğimde beklemeden kapıyı açıp koşarak içeriye girdim ve o an karardı bizim hayatımız.Koskoca bir yalıda yalnızdık,hem de yapayalnız.10 yaşlarında bir kız çocuğu ve kocasına deliler gibi aşık olan bir anne.Evet tam karşımızda da başka bir kadınla çırılçıplak yatakta zevkten dört köşe olan şeref yoksunu bir baba.
O an çocuktum ama herşeyi farkında bir çocuktum sanki.Babam ve sevgilisi bizi görünce hemen toparlandı.Geriye doğru bir adım attığımda annemin bedenine çarptım.Kafamı yukarı kaldırdığımda bir enkaz karşıladı beni.Aileydik biz küçücük 3 kişilik çekirdek aileydik.Ama şimdi enkaza dönüşmüştük.Babam kepçelerini alıp yıkmıştı yuvamızı.Anneme bakıp yapabildiğim tek şey elini tutmaktı.Eli ağzında,gözleri yaştan dopdoluydu.Babam hemen yanımıza geldi bir anneme bir bana baktı.O an pişmanlık yoktu yüzünde.Öfke vardı.Kendi yaptığına değil hayır bizim neden burda olduğumuza dair öfkeliydi.Yanındaki kadına doğru döndü annem.O an kadına baktığımda evdeki çalışanlardan derya abla olduğunu gördüm.Yıkık bir enkaz bir kez daha yıkıldı.Gözlerindeki öfkeyi çocuk yaşta okuyabiliyordum ama beni korkutan babamın gözleriydi.İçgüdüsel olarak daha sıkı tuttum annemin elini.Annem kadının üzerine yürüyüp saçlarından çekiştirmeye başladı."Bumusun kızım sen he? Evli adamların koynuna mı giriyorsun artık." diye bağırdı annem.O an babam annemin kolundan tutup sertçe bir tokat attı.Evet 3. defa yıkıldı bu enkaz."Sen koynuma girdin de noldu lan! Kadın dediğin böyle mi olur.Erkek olduğumu unuttum senin yüzünden.Hakettiğin buydu." Babam annemin yüzüne öfkesini kusup hunharca vurdu.Annem gözümün önünde dayak yiyordu.Hemen babamın önüne geçtim.Babam kör olmuşçasına bana vurmaya başladı.Artık attığı tokatlar değil bana vuran adamla aramdaki kan bağı hasar veriyordu bana.Sonra derya abla geçti önüne."Dur sevgilim." dedi.Artık kaçıncı enkazdı bu sayamıyordum.Babam kolumuzdan sürükleyerek sokağa doğru çıkarttı bizi.
"Nefret ediyorum senden.Sana aşık olduğuma inanamıyorum.Allah belanı versin!"Evet annemin içindeki ateş gittikçe harlanıyordu.İsmimin kıvılcım olmasından nefret ettim o an.Sokağa koymuştu babam bizi.Koynuna evin çalışanlarından birini almış hayatımızı kaydırmıştı.Yalının kapıları açıldı, babam kolumuzdan yola fırlattı bizi.Korumalar,çalışanlar herkes acır gözlerle baktı bize ama kimse yardım etmedi.İşte bu gerçek vicdansızlıktı.Sadece yalının değil hayatın tüm kapıları kapandı o küçük bedenimle anneme.En azından biz öyle sanıyorduk.Youn ortasında kalmıştık.Güç vermek istercesine sarılıyorduk birbirimize.Hiç umut yoktu sanki.Taki o ana kadar.
Sokaktan bir araba geçerken durdu yanımızda.Ahmet amcaydı evet.O gün başladı annemle ahmet amcanın aşkı.Öz ve vicdansız babamın elinden Üvey ve merhametli bir baba kurtardı bizi.
Günümüz;
Ahmet amca televizyonda rastgele bir haber kanalı açtığında alttaki yazı dikkatimizi çekti;
Spiker;Ünlü işadamı Berat Türk bugün yatağında ölü olarak bulundu.
Sessizlik.
Evet o an bir yumru oturdu boğazıma.Ellerim soğumaya,başım dönmeye başladı.Ölmüştü.O suç bağımlısı,ahlaksız adam ölmüştü.Kızını 1 gün aramayan adam ölmüştü.Annemin elindeki bardak yere düştüğünde telefonum çaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşten Yuva
Romanceİnsan sevdiği şeyden nefret etmeye ikna edebilir mi kendini? Neden etsin ki değil mi sonuçta sevmiş. Hayır.İnsan en çok sevdiklerinden dolayı acı çeker ve nefreti onlara yakıştırır. Bu Kıvılcım'ın kendisinden,ailesinden, geçmişinden ve en önemlisi...