Ateşten Yuva

Beraber

(Vote atmayı unutmayın lütfen.)

Son yaşananlardan sonra Caner tam anlamıyla götümün dibinden ayrılmıyordu.Murat Bey'i dövdükten sonra ona anlatmadıgım için yemediğim azar kalmamıştı.

"Mert, alın şu Murat denen adamı şuradan."

Beni sakinleştirdikten sonra üstüne bir de şirketin ortasında bas bas bağırıyordu.

"Kıvılcım eşyalarını al gidiyoruz."

"Nereye?"

"Sana soru sorma hakkı verdiğimi hatırlamıyorum."

Göz devirip arkasından homurdandım.

"Sono soro sormo hokko vordogomo hotorlomoyorom."

"Kıvılcım!"

Kapının önünden gelen sesiyle ceketimi ve çantamı alıp yanına gittim.Gözlerinden ateş çıkartacak kadar sinirliydi.

"Nereye demiştim Bay Ukâla."

"Gidince görürsün."

Şirketin önüne çıktığımızda cevap vermemesi sinirimi bozmuştu.

"Cevap vermezsen gelmem!"

Zaten sinirliyken daha da damarına basmak istemiyordum ama şu tavrına sinir oluyordum.

"Offf kızım of."

Ellerimi önümde bağlayıp cevap vermesini bekledim.

"Kendini korumak için silah kullanmayı öğreneceksin."

Arabaya bindiğinde yanındaki koltuğa da ben yerleştim.

"Ne? E yuh artık."

Kendimi korumak için silah kullanmayı öğreneceksem karşımdaki kişiyi Allah benden korumalıydı bence.

"Kendi küçük kelepçelerim de olacak mı?"

"Kelepçe mi seviyorsun?!"

"Evet."

Söylediği şeyin altındaki anlamı anlayınca gözlerimi büyütüp Caner'e döndüm.

"Bı dakika ne? Yani kelepçe seviyorum ama öyle değil ki."

Kıvranmam hoşuna gidiyormuş gibi yol boyunca sırıtıp durdu.

Düzlük bir atış alanına geldiğimizde girişte bir kadın oturuyordu.Arabayı yanaştırıp camı açtığımızda Caner'e selam verip bizi içeriye aldı.

Ortalıkda ki silahlar gözümü korkuturken Caner'e döndüm.

"Umarım burada başıma bir şey gelmez."

"Korkma güzelim,kelepçenin yeri burası değil."

Bu çocuk bugün biraz arsızlaşmış mıydı? Sonuçta ben beynimi delecek birkaç kurşundan bahsederken o bana kelepçe fantezisinin hayranı muamelesi yapıyordu.

Arabadan indikten sonra atış alanına girdik.Caner gözüme hiçbir işlevi olmayan koruyucu gözlüğü taktı.

Eline bir silah alıp anlatmaya başladı.

"Bak Patron ,silahı sana herkese ateş et diye değil kendini koru diye öğretiyorum."

Onaylarcasına kafamı salladıktan sonra dinlemeye devam ettim

"Elindeki şey bir oyuncak değil,insanın hayatını bitirebilir.Silahi sağlam tuttuğuna emin olup öyle hareket etmelisin.Karşında sana saldıran biri olursa onu öldürmeyecek ama surundurecek yerleri nişan almalısın."