Evet ben artık BerTürk Holding patronu Kıvılcım Türk'üm.Kurtarmam gereken onlarca insan, ödetmem gereken onlarca bedel varken üzüntüyü kendime layık bulamayacak kadar acı çektim.
Ertesi gün kahvaltıdan sonra hep beraber holding'e gitmek için hazırlandık.Işıkla hâlâ ne dönüp bittiğini konuşamadık.Büyük bir binanın önüne geldiğimizde kapıyı girişteki çalışanlardan biri kapımı açtı.Evet ilk defa biri kapımı açıyordu.İndiğimde şaşkınlıkla baktığımda Caner yanıma gelip gülümsedi.
"Alış bunlara Patron."
Canerin dediğine gülümsemekle yetindim.Evet bu işe atılmıştım ama hâlâ alışabileceğimi düşünmüyordum.Tahminimce gelmeden önce zaten hepsi benim kim olduğumu ve geleceğimi biliyordu.İçeriye girdiğimizde ilk olarak bir danışma karşılıyordu bizi.Girişte sağ tarafta kıdemli 5 kişi bizi bekliyordu.Hepsiyle el sıkışıp şirketteki odama doğru ilerledik.
Mert ve Işık hâlâ herşeyden habersiz olduğu için Canerden açıklama bekliyorlardı.Caner de bunu farkında olsa gerek odaya girdiğimizde konuşmaya başladı.
"Berat Bey'in geride bıraktığı bu kötü dünyayı temizlemek için Kıvılcım Hanım bundan sonra bütün işlerin başında olacak."
Kısa ne net açıklamasını yaptıktan sonra bana döndü.
"Patron,ben bu holdingin CEO'su,Mert de benim asistanım."
"Aynı şekilde Işık Hanım kabul ederse o da sizin için asistanlık yapacak."
Işığa döndüğümde yüzünden gayet hevesli olduğunu anlamıştım.
"Oha! Şimdi benim kuzenim zengin bir patron oldu ve ben asistanı mıyım? Tabiki kabul edicem."
Benden daha çok gururlanıyordu ama en azından benden daha korkusuzdu ışık.Ben hayatım boyunca hiç korkmadığım kadar korkuyordum yeni hayatımdan.
"Mert,Işık hanımı ve Patronumuzu odalarına götür."
Patron derken sesin de vurgulayıcı bir tını vardı.Nedinini bilmiyordum ama o bana patron dedikçe içimdeki ateş daha da Canere gülümseyip arkamı döndüm.Merti takip ettiğimde kocaman bir odaya getirdi bizi.Gerçekten saygıyı hakeden insanların odası olduğu belliydi.Kapınom girişinde Berat Türk yazıyordu.Vazgeçtim,bu odanın eski sahibi saygıyı değil nefreti hakediyordu.
Ben onun öz kızı olarak bu nefreti fazlasıyla veriyordum ama bu benim için yetersizdi.
Mert odadan çıktığında Işığa olanları ve olacakları anlatmaya başladım.
"Kızım hadi,çatlıyorum meraktan."
"Caner dünden önce beni aradı.Babamın ölüm haberini aldıktan hemen sonra.Umursamadım,ertesi gün eve gelip beni aldı.Annem senin de benimle gelmen gerektiğini söyledi."
"İyi de sen babanın mirasını kabul etmezsin ki.Başka birşey var değil mi?"
Şimdiden gözlerim dolmaya başlamıştı.
"Evet.Işık,babam genelev işletiyormuş."
Evet artık gözlerindeki buğudam önümü göremiyordum.Oturduğuö sandalyede kafamı öne eğip yine ellerimi okşamaya başladım.Işık beni her halimle gördüğü için onun önünde gardımı indirmekte bir sorun görmedim.
"Sadece bu olsa keşke Işık.Kumarhaneler,yasaklı dövüşler daha bilmediğimiz kim bilir neler var."
Hüngür hüngür ağlıyordum artık.Yüreğimdeki ateş daha da büyüdü.
"Sakin ol kuzum.Tamam hepsi geçecek ama anlamadığım birşey var."
"Neden seçtin bu yolu? Neydi seni bu yola sürükleyen şey Kıvılcım?"Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşten Yuva
Romanceİnsan sevdiği şeyden nefret etmeye ikna edebilir mi kendini? Neden etsin ki değil mi sonuçta sevmiş. Hayır.İnsan en çok sevdiklerinden dolayı acı çeker ve nefreti onlara yakıştırır. Bu Kıvılcım'ın kendisinden,ailesinden, geçmişinden ve en önemlisi...