1

146 3 0
                                    

053********: Merhaba Ulaş'ım Efe'm. Nasılsın? Görevden geldiğinizi duyduğum gibi yazdım. Kısa sürmüş gerçi ama yine de seninle birkaç gündür konuşmayı çok istedim. Yorgun musun bu arada?

Ulaş Efe: Hanımefendi saat sabahın beşi. Yine beni neden rahatsız ediyorsunuz? Ayrıca görevden geleli daha yarım saat oldu. Siz bunu nasıl öğrendiniz?

053********: E ama ben sana dedim. Her şekilde sana ulaşırım dedim. Ya bunu sorgulama da nasılsın diye sordum. Yaran falan yok değil mi?

Ulaş Efe: Çıldıracağım gerçekten.

053********: Çıldırma çıldırma. Senin için endişelendim.

Ulaş Efe: Ayça Hanım, beni zorlamayın bence.

Ayça: Zort oldum şu an. YA SANA ARAŞTIRMA DEMEDİM Mİ BEN?

Ulaş Efe: Sizinle ilgili dosyayı göreve gitmeden önce bana bırakmışlardı. Sadece isminizi ve soyadınızı biliyorum. Daha fazlasını da öğrenebilirim. O yüzden lütfen bana yazmayı bırakın.

Ayça: Ulaş ben seni gerçekten seviyorum.

Ulaş Efe: O zaman neden karşıma çıkmak yerine anonim şekilde ulaşmaya çalıştınız? Çocuk mu kandırmaya çalışıyorsunuz? Kendinize oynayacak başka biri bulun. Asker olmayan ve sizi kolay bulamayacak birini.

Ayça: Utandım Ulaş. Utandım ya. Ne kadar sert durduğunun farkında mısın sen? Ayrıca kaç kere karşılaştık ama hiçbirinde beni görmedin sen. Gözlerin bana değmedi. Oysa benim gözlerim hep sendeydi.

Ulaş Efe: Bu imkansız. Birisi beni dikkatle incelese fark ederdim. Askerim ben.

Ayça: Ben seni hayranlıkla izliyordum Ulaş. Askeriyede sadece timindekilerle konuşuyorsun. Başkalarıyla göz göze bile gelmiyorsun. Sevgi ve neşe sende yokmuş gibi davranıyorsun. Beni de bu yüzden fark etmiyorsun belki de. Çünkü benim gözlerimde sevgi var.

Ulaş Efe: Bu anlattıklarınıza neden inanayım? Sizin sevginize neden inanayım?

Ayça: İlk olarak lütfen ama lütfen sizli bizli konuşma. Kendimi çok önemli biri gibi hissediyorum.

Ulaş Efe: Kendini önemsiz mi görüyorsun?

Ayça: Kendimi senin önemsediğin kişi olarak görmek istiyorum.

Ulaş Efe: Zor. Ben kendimi bile önemsemem.

Ayça: Biliyorum. Kendini önemsemiyorsun ama kardeşini ve anneni önemsiyorsun. Aynı zamanda ölüm kalım savaşınızda yürekten bağlandığın timdeki arkadaşlarını da önemsiyorsun. Ben seninle ilgili senin tahmininden daha fazlasını biliyorum.

Ulaş Efe: Saçmalık. Dosyanı açarsam bende seninle ilgili çok şey öğrenebilirim.

Ayça: Evet ama benim farkım bunları bir dosyayla öğrenmemem Ulaş. Ben seni izleyerek, görerek öğrendim bunları.

Ulaş Efe: Ne yapmamı bekliyorsun?

Ayça: Bana zaman vermeni. Bu sürede o dosyayı açmadan, sadece benimle konuşarak beni tanımanı istiyorum. Eğer bu sürenin sonunda beni istemezsen söz veriyorum bir daha adımı bile duymayacaksın. Amacım seni rahatsız etmek değil.

Ulaş Efe: Pekâlâ. Sana bir ay vereceğim. Bir ay sonra uzun bir göreve gideceğiz. O zamana kadar konuşabiliriz.

Ayça: E sen çok çabuk ikna oldun! SEN SANA YAZAN HER KIZA BÖYLE ÇABUK MU İKNA OLUYORSUN BE ADAM?!?!

Ulaş Efe: Manyak mısın sen? Bana yazan senden başka deli, ah pardon kız, yok. Olsa da ikna falan olmuyorum. Sence samimiyetine inanmasam kabul eder miyim?

Ayça: E beni ne kadar tanıyorsun da kabul ediyorsun?

Ulaş Efe: Benimle ilgili bu bilgileri askeriyeye girerek öğrenmişsin. Askeriyeye girenler asker yakınları veya tanıdıkları olabiliyor sadece. Yani muhtemelen yakınlarımdasın. Kaç kere de denk gelmişiz. Bir askerin yakını olmalısın. Kötü bir niyetin olduğunu sanmıyorum.

Ayça: Ay sen bana uzun uzun açıklama mı yaptın benim kamuflajlı zeka küpüm? Yerim.

Ulaş Efe: Yürümeden konuşamıyor musun sen?

Ayça: Seninle konuşurken uçmadığıma şükretmelisin. Sana düşmekten dizlerim parçalandı. Sen de beni parçalayabilirsin. Ehehhehehheheheheheheh.

Görüldü.

Ayça: Noldu? Utandın mı yoksa???

Görüldü.

Aşkın Yazarı || TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin