9

91 4 0
                                    

Yolculuğun geri kalanı genelde sessiz geçti. Ben hâlâ Ulaş'ın söylediklerinin şokunu yaşarken o arada bana bakıp gülümsemekle yetiniyordu.

En sonunda Buket'lerin olduğu restoranın önüne gelince Ulaş arabayı park etti. Sonra beraber arabadan inip içeriye doğru ilerledik. Adımlarımızın aynı ve yan yana ilerleyişi beni saçma sapan gülümsetti.

Pencerenin kenarında en güzel manzaranın bulunduğu masaya doğru ilerlerken bizi ilk fark eden Buket oldu. Gözleri kocaman olmuş merakla bizi inceliyordu. Benim yüzümde sırıtma vardı ama Ulaş'ın ifadesi düzdü. Sanırım Bülent amcadan dolayı böyleydi.

Masanın yanına geldiğimizde Burçak abla hemen ayaklandı. "Ayça! Nasıl özlemişim?"diyerek hızla bana sarıldı. Sonra geri çekildi. "Kız ne güzelleşmişsin sen. Sevgilin var mı? Bu güzellikle seni rahat bırakmazlar."

Gözlerim kocaman oldu. Buket gülerken gözlerim Ulaş'a döndü ve anında göz göze geldik. Bakışlarımı tekrar Burçak ablaya çevirdiğimde Bülent amcanın sesini duydum. "Ne sevgilisi bu yaşta Burçak?"

Burçak abla gerçek bir kahkaha patlattı. "Ufalsın da cebime girsin baba. 24 yaşında bu kız."

Bülent amcanın sert bakışlarını aldırmayan Burçak abla bu sefer Ulaş'a döndü. İçten bir şekilde gülümsedi. "Merhaba Ulaş."

Ulaş saygıyla kafasını salladı. "Merhaba Burçak abla." Sonra Bülent amcaya dönerek "Komutanım, Ayça Hanım'ı getirdiğime göre ben izninizi isteyeyim. Size afiyet olsun."dedi.

Gideceği için anlık modum düştü. Ancak masanın başında oturan Bülent amca itiraz istemez bir tonla "Sen de otur Ulaş Efe."dedi. Sevincimi fark eden Buket pis pis sırıtıyordu. Bu sefer gözüm bana ilgiyle bakan Maya'ya döndü. Ona göz kırptığımda kıkırdadı.

"Ben rahatsız etmeyeyim komutanım. Siz ailecek oturun. Hem zaten askeriyede işl-"
Bülent amca Ulaş'ın sözünü kesti. "Bizimle beraber yemek ye Ulaş. Bu bir emirdir."

Ulaş o kadar ani bir şekilde masanın Bülent amcaya en uzak köşesine oturdu ki şaşırarak ona baktım. Kızlar da gülerken Bülent amca fazlasıyla memnundu.

Sonunda birkaç adımla dedesinin yanında oturan Maya'ya ulaştım ve tepeden yanaklarına öpücükler bıraktım. "Özlemişim fıstığımı."

Maya sadece gülerken diğer yanındaki teyzesi olacak alçak arkadaşım kulağıma eğildi. "Neler olduğunu bilmezsem ölecekmişim."

Sırıtarak ben de onun kulağına yaklaştım. "Geber Buket."
Geri çekildiğimde içimden tövbe demeyi de ihmal etmedi.

Sonra Buket'lerin tam karşısında Burçak abla ve Ulaş'ın ortasına oturdum. Otururken kısa bir an Ulaş'la göz goze geldik ve bana gözlerindeki parıltıyla baktı. Bu adamın gözlerinde hep bu parıltı mı vardı yani? Ben bunu nasıl göremedim?

Bir süre sonra garson gelip siparişlerimizi aldı. Ulaş dışında hepimiz derin bir sohbet içerisindeyken Ulaş sanki diken üstünde gibiydi. Soru sorulmadıkça cevap vermiyordu.

Yemekler geldiği sırada Bülent amca lavaboya gitmek için ayaklandı. O uzaklaştıkça Ulaş gevşedi ve en sonunda çaktırmadan derin bir nefes verdi. Onu gülümseyerek izlerken Burçak abla yanımdan öne doğru eğildi. Göz göze geldiğimizde bana bakarak Ulaş'la konuşmaya başladı.
"Ee Ulaş nasıl gidiyor? Var mı hayatında birileri?"

Bu soru Buket'in her şeyi ablasına anlattığını anlamama yetti. Sinirden gözüm seğirirken bakışlarımı gözlerini benden kaçıran Buket'e diktim. Bu akşam onun helvasını kavuracaktım, belli olmuştu.

Ulaş kısa bir an bana baktı. Ancak bu o kadar kısaydı ki emin bile olamamıştım.
"Belli olmaz bu işler Burçak abla."

Ulaş'ın, Buket'e abilik, Burçak ablaya da tam bir kardeş gibi davrandığını biliyordum ama sanırım tahmin ettiğimden daha yakınlardı. Yoksa bu cümleyi bu kadar rahat nasıl söyleyecekti?

Burçak abla içten bir şekilde gülümsedi. "Haklısın Ulaş. Kısmet bu işler. Belki senin de kısmetin dibindedir. Öyle değil mi?"

Yer yarılabilir mi şu an? Lütfen, çok acil yerin yarılması lazım. Yer yarılsın da ben içine gireyim ne olur ya?

Ulaş konuşamadan araya tatlı bir ses girdi. "Teyşe, Ayşa abla Ulaç abiyi mi seviyoydu?"

Yerin yarılmasını bekleyemem ben şu an masanın altına girerek şu çatalı boğazıma saplayacağım. Bu kadar utançla yaşamam mümkün değil.

Benim gözlerim kocaman olurken Buket panikle gülümseyerek Maya'nın ağzını kapattı. "Ne diyorsun teyzeciğim? Çocuk işte. Diziden bahsediyor sanırım. Abla izletme diyorum şu saçma sapan dizileri!"

Her zaman rahat biri olan Buket şu an paniklemişti. Çünkü artık onu gerçekten geberteceğimi fark etmişti.

Benim yanaklarım muhtemelen artık kırmızıdan çok daha koyu bir renge bürünürken yanımdan Ulaş'ın keyifli sesi geldi. "Ben saçma bir şey göremiyorum."

Hızla ona döndüm. "Ne?"

Bana gülümsedi. Dudakları aralandığında Buket panikle "Babam geliyor. Susun!"dedi.

Off, Bülent amca gelecek zamanı buldun yani! Ulaş'ın ne diyeceğini öğrenemeden geldin!

Yemeğin geri kalanında sadece Ulaş değil bende diken üzerindeydim. Arada Ulaş'ın çatal bıçak tutan ellerine bakmak dışında bir daha hiç bakamadım.

En sonunda ayaklandığımızda Bülent amca ve Ulaş Efe kısaca konuştu. Ben de Buket ve Burçak ablayla beraber onların arabasına ilerledim. Gönül Ulaş'la gitmek istese de bu pek mümkün değildi.

En sonunda konuşmaları biten ikili arabanın dibinde bekleyen bizim yanımıza geldiler. Ulaş hepimize baş selamı vererek "İyi akşamlar."dedi. Aynı şekilde karşılık verdiğimiz sırada gözleri tekrar bana döndü. Geriye doğru bir adım atmadan önce gözleriyle elimdeki telefonu işaret etti. Engeli kaldırmamı söylediğini hatırlayınca gülümsedim. Sonra arkasını dönerek ilerleyen Ulaş'a son bir bakış atıp ben de arabaya bindim.

Buketlere gittiğimizde Burçak abla Maya'yı uyutmak için başka bir odaya girdi. Bizde Buket'le onun odasına girdik.
"Ayça ne olur beni öldürmeden önce olayları anlat. Yoksa valla gözüm açık giderim."

Sinirli bir bakış attım. Sonra birden gülmeye başladım. Buket'in dehşetli bakışlarına gülerken olanları ayrıntılarıyla anlatmaya başladım. Çok geçmeden Burçak abla geldi ve bir tur da ona anlattım.

"Yani sanırım şu an engeli kaldırmamı bekliyor." Sırıtarak konuşmayı bitirince Buket küçük bir çığlık attı. "Ay inanmıyorum!"

"Salaksınız kızım siz. Ben burada olsaydım daha önce anlardım Ulaş'ın hislerini. Ama siz ikiniz anlamamışsınız."

Burçak ablanın söylediklerine kaşlarımı çattım. "Valla anlamazdın Burçak abla. Adam asker. İnsanı suya götürür susuz getirir."

Burçak abla kendinden emin bir şekilde güldü. "Asker de olsa sonuçta bir erkek Ayça. İlla belli ettiği zamanlar ya da bir açığı olmuştur."

Somurttum. "Bilmiyorum."

Buket yükseldi. "Lan somurtma. Sonuca bak. Şimdi ben Koray'a olanları anlatırken sen artık Ulaş abiye enişte dememi sağla."

Burçak abla kafasını salladı. "Harbiden kaldır şu engeli."

Gülümsedim. Sonra hızla telefonumu alarak Ulaş'ın engelini kaldırdım. İşte şimdi rahatlamıştım.

Aşkın Yazarı || TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin