15

70 5 0
                                    

Askeriyeye girdiğimiz an gerginliğim elle tutulur bir hâl almıştı. Dudaklarımı kemirirken Buket'le birlikte boş bulduğumuz ilk banka oturduk.

Koray'a geldiğimizi haber verdiğimiz için çok geçmeden binadan çıkarak bize doğru gelmeye başladı. Yaklaşınca kollarını iki yana açarak "Vay vay vay! Bu ne güzellik kızlar?"

Sabahkinin aksine ekstra bir şeyler yapmamıştım. Günlük bir elbise ve hafif bir makyaj vardı yüzümde.

Hafifçe sırıttıktan sonra elimdeki abur cubur poşetini ona uzattım. Dişlerimin arasından "Ulaş nerede?"diye sordum.

Poşeti uzattığım an hızla benden alan Koray bir çikolatayı açıp ağzına tıkmıştı bile. Bir an duraksadı. "Muhtemelen en geç iki dakika içerisinde burada olacak."

Cümlesini bitirdiği an gözlerim Koray'ın arkasında kalan binanın kapısına döndü. Ulaş çatılmış kaşlarıyla bahçede bir şeyler arıyordu. Göz göze geldiğimizde bizi aradığını anlamış oldum.

Fısıltıyla "Burada olacağını nereden bildin?"diye sordum Koray'a.

O ise arkasındaki Ulaş'a çaktırmadan bakıp "Ulaş komutanın gerçekten kıskanç olduğunu test ettim."dedi.

Ulaş bize doğru yöneldiğinde Buket hızla gülerek sordu. "Ne yaptın lan?"

Hüzünlü gözlerle elindeki çikolatadan bir ısırık daha aldı. "Sanırım ölüm fermanımı imzaladım."

Çok geçmeden yanımıza gelen Ulaş'la hepimiz sessizliğe büründük. Oturduğum bankta ona bakarken o önce Buket'e hafifçe gülümsedi. Sonra Koray'a baktı ve gülümsemesi anında yok oldu. Koray ise ona bakmadı bile.

"Niye aylak aylak geziyorsun sen?" Ulaş'ın sert sesinin aksine Koray masum masum gülümsedi.

"Arkadaşlarım geldi komutanım da onların yanına gelmiştim. Bakın Ayça bana neler getirmiş?"

Ulaş eğer benim kadar kıskançsa, Koray şu an koşarak ecele gidiyordu.
Buket sadece benim duyacağım bir sesle hafifçe küfretti.

Dişlerini sıktığını kasılan çenesinden anladığım Ulaş sinirli gözlerini bana çevirdi. Elimden geldiğince masum masum bakmaya çalışsam da yüz ifadesi aynıydı.

"Koray."dedi sonra.

Derin bir nefes alan Koray, kendi kendine "Ben kaşındım."dedi.

"Git ekipmanları temizle. Onca iş var. Boş boş oturduğunu görmeyeyim."

Koray kendi kendine söylene söylene arkasını dönerek gitti. Gitmeden hüzünlü bir edayla bize el sallamayı da ihmal etmemişti.

Gözleri hâlâ bende olan Ulaş "Benim için gelmemişsin ama konuşmak istersen odama gel."dedi. Öyle bir ifadeyle söylemişti ki bir an benimde askerler gibi 'Emredersiniz komutanım!' diyesim gelmişti.

Sinirini alttan alarak sakince yaklaşmaya karar verdim. Arkasını dönüp ilerlediğinde Buket'e son bir bakış atarak ayaklandım.

Ulaş'ın hızlı adımlarına yetişmek için koşmam gerekse de sonunda yanına varabilmiştim. Binaya ilerlerken "Ben senin için de geldim."diye mırıldandım.

Önüne bakmaya devam ederek "Belli. Elin kolun dolu bir şekilde bana geldin zaten."dedi.

"Ulaş!" Sakin kalmaya çalışıyordum ama buna pek müsade etmiyordu.
Anlık yükselmemden sonra kendime geldim hemen. Amacımız zaten buydu.

Aşkın Yazarı || TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin