13

69 4 0
                                    

Mutsuz olduğumda daha fazla bir şeyler yazıyordum. Bazen bir sayfa sürüyor, bazen de farkında olmadan sayfalarca yazıyordum.

Askeriyeden eve geldikten sonra birkaç sayfa yazı yazıp hızla duşa girmiştim. Ancak sinirim geçmiyordu. Yolda telefonu kapattığım için banyodan çıktıktan sonra telefonu açtığımda Ulaş'tan ve Buket'ten bir sürü mesaj ve arama olduğunu gördüm.

Ulaş'ın mesajlarına bakmadan Buket'i aradım. Ona durumu kısaca bildirmiştim ama muhtemelen meraktan delirmişti. Tam onu arayacağim sırada çalınan kapımla telefonu bıraktım. Zil iki kere uzun uzun çalmıştı. Bu Buket'le aramızda olan bir şeydi. Bu yüzden üzerimdeki havluya aldırmadan şak diye kapıyı açtım.

Buket gelmişti gelmesine ama tek değildi. Yanında üniformalarıyla bir adet Ulaş duruyordu. Beni gördüklerinde ikisinin de ağzı açık kalmıştı. Ulaş'ın kocaman olmuş gözlerini görünce kendime baktım. Sadece kısa bir havluylaydım ve göğüslerimde biraz görünüyordu. Küçük bir çığlık atarak kapıyı suratlarına kapattım.

Kısa bir sessizliğin ardında bir gülme sesi duydum. Hayır bu gülme olamazdı. Bu Buket'in anırmasıydı. Kapıya vura vura güldüğünde kapının arkasina hırsla tekme attım. Sesi anında kesildi.

Küfür ede ede odama gidip giyindiğimde sinirle açtım kapıyı.
"Ne işiniz var burada?"

Buket yapmacık bir gülümsemeyle Ulaş'a baktı. "Görüyor musun? Hevesle bizi beklemiş. Can dostum benim."

"Kes Buket. Niye geldiniz diyorum?"

Ulaş masum masum bakarken "Kovacak mısın?"diye sordu.

Bir an gülümsedim. Sonra yine ciddileşerek "Evet."dedim. Kapıyı tekrar kapatacakken Ulaş bu sefer engel oldu.

"Ayça konuşacağız. Çocuk gibi davranıyorsun şu an. Işimi gücümü bıraktım geldim."

Dişlerimi sıktım. "O zaman git işine gücüne Ulaş. Sana buraya gelmeni ben söylemedim. Çocuk gibiysem beni değil o Aslı olacak kadını dinle tamam mı?"

Kaşları çatıldı. "Gerçekten abartıyorsun."

"Abartıyorum evet. Git hadi."

"Gerçekten trip mi atacaksın?"

Gozlerimi devirdim. "Ben niye trip atayım sana Ulaş? Neyiz biz Allah aşkına? Neyiz? Hiçbir şey."

Ulaş'ın gözlerinde bir kırgınlık parıldadı. "Öyle mi Ayça?"

"Öyle! Hadi koş git. Aslı teğmeni bekletme."

"Iyi! Beklemesin beni."

Ulaş'ın sinirle söyledikleri beni daha fazla sinirlendirirken avazım çıktığı kadar bağırıp kapıyı kapattım. "Defol git!"

Kavgamız boyunca sessiz kalan Buket, Ulaş uzaklaştıktan kısa bir an sonra kapıyı tıklattı.
"Ayça'm?"

Ben ise ağlamaya başlamıştım. "Yalnız kalmak istiyorum Buket."

Hıçkıra hıçkıra ağlarken Buket asla durmadan defalarca konuştu ve kapıya vurdu. En sonunda kapıyı açmak zorunda kaldım.

"Ayça." Buket beni gördüğünde hızla sarıldı. Ağlamam kısa bir süre daha sürdükten sonra durdum. Ayaklandım. Buket de benimle kalkarak odama geldi. Boş gözlerle giyinip yatağıma oturdum.

Buket anlayışlı gözlerle bana bakarken "Niye öyle söyledin?"diye sordu. Ses tonu ılımlıydı.

Boş boş bakmaya devam ettim. "Yalan mı? Neyiz biz Ulaş'la?"

"Birbirinize daha yeni açıldınız Ayça. Zamanla her şey netleşecek."

Gözlerimi devirdim. "Kadının yalan söylediğine eminim. Ancak o bana değil ona inanmayi tercih etti."

Buket gülümsedi. "Ona inandığını nereden çıkardın?"

"Aslı teğmen yalan söylemez dedi."
Ses tonum fazlasıyla huysuzdu.

"Ulaş Efe bir komutan. Askerleri onun can yoldaşları. Beraber savaşıyorlar. Bu yüzden kötülemek istememiştir. Sana söyledim onun Aslı teğmene karşı duyguları yok."

Somurtmaya devam ettim. Kısa bir sessizlik olduğunda Buket gülmeye başladı.
"Ne kadar kıskanç olduğunu unutmuşum."

Kaşlarım çatılırken yastığımı alıp kafasına fırlattım. Ancak gülmeye devam etti.

"Ne yapayım Buket ya? Hayvan gibi kıskandım."

Buket gülüşlerinin arasından "Onu Ulaş da anladı. Merak etme."dedi.

Önüme gelen saçlarımı arkaya doğru atarken utandığımı hissettim.
"Biraz ayıp ettim galiba."

Buket sonunda der gibi baktı. "Fark etmene sevindim."

Sonra onun tarafında duran telefonumu uzatarak "Gönlünü alman gereken bir komutan var."dedi.

Endişeyle telefona uzandım. Umarım Ulaş beni affederdi.

Aşkın Yazarı || TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin