7

110 5 2
                                    

Buket: Ayçaaa! O depresyondan çıkıyorsun ve sözleştiğimiz gibi hazırlanıyorsun.

Ayça: Off, Buket! Bir bahane bulamadın mı?

Buket: İlk olarak kendini eve kapatmana izin vermeyeceğimi biliyorsun. İkincisi de babam kırılır yine gelmezsen. Ve sonuncusu da Maya seni özlemiiiş.

Ayça: Hiçbiriniz için değil ama Maya için geleceğim.

Buket: Ablam onu özlemedin diye trip atıyor.

Ayça: Özledim. Hadi oyalama beni hazırlanayım.

Buket: Babam birini göndercekmiş seni alması için.

Ayça: Beraber gitmeyecek miyiz?

Buket: Babamın yine işi var galiba. Bu yüzden biz ablamla şu an askeriyeye gidiyoruz. E sende buraya gelmezsin diye düşündüm. Ulaş abi oradadır.

Ayça: Gelmem tabi. Birini de göndermesin Bülent amca. Kendim gelirim.

Buket: Bunu kabul etmeyeceğini ve babamın inadını biliyorsun Ayça. Hadi hazırlan.

Ayça: Tamam be tamam.

<><><>

Aynadan üzerimdeki beyaz elbiseye baktım. Üzerindeki mavi çiçeklerle çok sevdiğim bir elbisemdi.

Hafif bir makyaj yapmış, saçlarımı dalga halinde omuzlarımdan salmıştım. Hoş göründüğümü düşününce kendi kendime gülümsedim.

Sonra aklıma düşen yüzle bir haftadır olduğu gibi yine somurttum. Ulaş benim sevgime en başından bile inanmıyordu. İnançsızlığının gitmeyeceğini düşünerek onu engellemiştim. Gururumdan bunu yapmıştım ama şu an kendimi boşlukta hissediyordum. Onu özlüyordum. Evet, sadece bir buçuk hafta konuşabilmiştik ama ona bağlanmıştım. Ben aslında ona zaten bağlıydım. Sadece bu bağ kördüğüm olmuştu.

Bir haftadır doğru düzgün bir şey yapmıyordum. Sürekli somurtuyordum. Buket üzüldüğüm için engeli kaldırmamı söylediğinde de reddediyordum. Koray ise Ulaş'ın bugünlerde olduğundan daha düşünceli olduğunu söylüyordu. Kendi kendime beni mi düşünüyor acaba diye sorgulasam da bunun imkansız olduğunun farkındaydım. Bir buçuk haftadır konuştuğu ve hiçbir şey hissetmediği bir kızı neden düşünsün ki?

Üzgün bir yüzle masamdaki parfüme uzandım. Her tarafıma bolca sıkarken çalan zille parfümü geri bıraktım. Çantamı ve telefonumu alarak kapıya ilerledim.

Düşünmeden kapıyı açıp karşımdaki kişiyle göz göze geldiğimde bir an algılarımın durduğunu hissettim. Gözlerimi kırpıştırarak karşımdaki kişiye bakmayı sürdürdüm.

Kendi kendime "Halüsinasyon görmeye başladım galiba."diye mırıldanarak kapıyı kapattım.

Kendime gülmeye başladım. "Yok artık Ayça. Sen iyice delirdin kızım. Aşk cidden insanı delirtebiliyormuş."

Zil tekrar çaldığında gözlerim aralandı.
"Muhtemelen gelen başka bir askerdir. Ulaş'ın ne işi var burada canım!"
Kendi kendime konuşarak derin bir nefes verdim.

Kapıyı açtığımda karşımda yine Ulaş Efe duruyordu. Kaşlarım çatıldı. Ulaş'ın dudakları hafifçe kıvrılmıştı. "Kapıyı tekrar suratıma kapatmayı düşünmüyorsun, değil mi?"

Dudakları aralanıp gözlerimin içine baka baka konuştuğunda sonunda gerçekleri algılayabilmiştim. Ulaş gerçekten de karşımdaydı. Bülent amcanın beni almaya gönderdiği asker... Hay şansıma...
Onu görürüm diye askeriyeye gitmezken o bana gelmişti.

Aşkın Yazarı || TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin