4

110 4 0
                                    

Sabah uyanıp ayıldığımdan beri yerimde duramıyordum. Dün gece Ulaş Efe'yle mesajlaşmıştım ve sarhoş halimde arkadaşımın ismini vermiştim.

"Otur artık Ayça ya! Zaten başım hâlâ dönüyor."

Ağlayacak gibiydim. Buket benim çocukluk arkadaşım ama mesele bu değildi. Mesele Ulaş Efe'nin Buket'i tanıyor olmasıydı.

Buket'in babası Bülent amca albaydı. Ulaş Efe'yle aynı yerde görev yapan albay... Bülent amcanın en sevdiği ve saydığı askerlerden biriydi Ulaş... Ona belli etmese de oğlu gibi görürdü.

Bir sene önce, bir gün, Buket babasıyla görüşmek için askeriyeye gideceğini söylüyordu. Ben de onunla birlikteydim ve askeriyeye de beraber gidip oradan sonra onlara gidecektim.

Askeriyenin içine girene kadar her şey normaldi. Etrafta gezinen kamuflajlı askerlere tebessüm ettim. Onların bizim için değeri çok büyüktü. Her bir tanesine büyük bir saygı ve minnet duyuyordum. Biz huzurla yaşayalım diye onlar gözünü kırpmadan can veriyor.

Binaya girecekken Buket'e birinin seslenmesiyle durduk ve aynı anda oraya döndük. Arkamızdan bize yaklaşan askerin gözleri Buket'teydi. Yüzü sabit de olsa gözlerinde sevecen bir ifade vardı.

"Ulaş abi?"

İsminin Ulaş olduğunu öğrendiğim asker tam önümüzde durdu. Ben delicesine onu incelerken onun gözleri sadece 2 saniyeliğine bana döndü. Baktı ama görmedi.

"Hoşgeldin abim. Bir sorun mu var?"

Sesinde samimiyet ama bir o kadar da mesafe vardı. O an bu nasıl olabiliyor diye sorguladım.

"Yok abi. Babama bakacaktım da. Odasında değil mi?"

Ulaş tebessüm ederek kafasını salladı.

"Ben tutmayayım o zaman seni. Bir sıkıntın olursa biliyorsun."

Buket de gülerek kafasını salladı.
"Biliyorum."

Sonra Ulaş yanımızdan ayrıldı. Bana dönüp bakmadı bir daha. Buket de önüne dönerek ilerleyecekken hâlâ Ulaş'ın arkasından bakan bana döndü. "Ayça? Hadi."

Kafamı zorla çevirerek ona döndüm. Sonrasındaysa binaya girdik.

Bu karşılaşmamız ilk olandı. Ancak ben bundan önce Ulaş'ın ismini duymuştum. O da Ulaş'la aynı timde olan Koray sayesinde olmuştu. Koray, Buket'le benim ortak arkadaşımızdı. Hatta daha açık söylemek gerekirse Buket'ten sonra en yakın arkadaşım Koray'dı.

Ulaş Efe komutanını hep anlatırdı. Onu çok severdi. Bu bahsettiği komutanı ilk gördüğümde donakalmıştım yani. Belindeki silahı çıkarıp beni vursa böyle donup kalmazdım.

Onu ilk görüşümden sonra defalarca daha karşılaşmaya devam ettik. Özellikle ben hislerimden emin olup bunu Koray ve Buket'e söyledikten sonra. Ancak Ulaş beni hiç görmemişti. Ve en sonunda dayanamamış ve ona yazmıştım.

Şimdi de arkadaşım olarak bahsettiğim Buket'in, onun tanıdığı Buket olup olmadığını anladı mı diye düşünüyordum.

Dönüp "Nasıl oturayım Buket? Ya anladıysa seninle arkadaş olduğumuzu?"diye cırladım.

Suratını buruşturup yattığı yere daha fazla yayıldı. "Dünyada kaç tane Buket var? Nasıl anlasın?"

Gözlerimi devirdim. "Benim çevresinden birinin yakını olduğumu biliyor. Aptal mısın Buket ya?!?"

Yine yüzünü buruşturdu. "Bağırma be! Dur şu Koray'ı arayayım. Belki bir şeyler biliyordur."

Ben stresle tırnaklarımı kemirirken Buket de Koray'ı aramıştı. Telefon açıldığında Buket hoparlöre aldı. Hemen olayı anlattığımızda Koray bir kahkaha patlamıştı.

"Kızım, kendini ifşalamanı bekliyordum ama bu kadar erken olacağını düşünememiştim."

Ben panikle Buket'e bakarken o derin bir nefes verdi.
"Koray! Sıçtırma bacağına. Ayça'yı biliyorsun, stresten ölüyor zaten. Aptal aptal dalga geçme. Yoksa babama söylerim götünde bomba patlatır."

Normalde güleceğim şeye şu an tepki bile veremedim.
Koray kısa bir an sustu. Sonra ciddileşerek "Durum o kadar ciddi yani ha?"dedi.

Onaylayan mırıltılarımızı duyunca bir süre sessiz kaldı. Sonra düşündüklerini bizimle de paylaştı.
"Ulaş komutanımı en son gece gördüm. O zaman daha konuşmamışsınız. Kalktığımdan beri de görmedim ama görsem de bir şey belli etmez. Ancak, üzgünüm kızlar ama direkt anlamasa bile şüphelenebilir. Çünkü kaç tane askerin Buket diye tanıdığı var? Diyelim var. Ulaş komutanım hangilerini tanıyor? Bana kalırsa tanıdığı tek bir Buket var."

Ağlamaklı bir ses çıkardığıma yine sessizlik oldu. Sonra "Ne yapacağım şimdi?"diye sordum.

Buket düşündü. "Kanka valla şu an yapabileceğin bir şey yok. Konuşursanız normal davranman lazım."

Koray da ona katıldı. "Aynen be Ayça. Kasma yani. Hem ben bir gelişme olursa size direkt haber ederim. Söylemeden geçemeyeceğim, Ulaş komutanım senden iyisini mi bulacak kız?!?"
Son cümlesinde sesinin yükselmesiyle hepimiz gülmüştük.

Kısaca vedalaştıktan sonra telefonu kapattık. Ancak ben düşüncelerimi kapatamamıştım.

Aşkın Yazarı || TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin