16

70 5 0
                                    

Askeriyeden Bülent amcaya görülmeden çıktığımda yol boyu sırıtmıştım. Ancak ilk etapta Buket'e kızmadan etmedim.

"Niye oyalamıyorsun babanı? Çok önemli bir şey konuşacakken geldi."

Buket'te de bir haller vardır. Saçını savurarak bana baktı. "Yeni bir asker gelmiş. Onunla tanıştık. Unutmuşum."

Duraksadım. "Babanın kim olduğunu biliyor mu?"

Yüzü asıldı. "Hayır."

Buradaki askerler albayın kızına selam vermekten bile çekiniyorlardı. Bülent amca sert bir adamdı. Bu onların çekinmelerine sebep oluyordu. Buket ise bu durumdan hiç memnun değildi. Daha öncesinde beğendiği bir asker olmuştu. Ancak o Buket'le konuşmak istememişti. Sebebi ise albayın kızı olmasıydı.

"Hangi timdenmiş?"

Tekrar gülümsedi. "Ulaş abinin timine gelmiş. Aslında pek konuşkan biri değil. Siz gittikten sonra bahçeye çıktı. Biraz dolaştı ve tam yanımdaki banka oturdu. İlgimi çekince selam verip tanıştım."

"Albayın kızı olduğunu öğrenmesi çok sürmeyecek. Biliyorsun değil mi?"

Yine yüzü düştü. "Biliyorum. Ama Ayça bir görsen, değişik biri. Yani kötü anlamda değil. Hoş bir aurası var."

Omuz silktim. "Belki arkadaş olursunuz."

"Belki."diye mırıldandı.

Eve geldiğimde annemlerin televizyon izlediklerini gördüm. Kısaca selam verip odama çekildim.

Koray'la durum kritiği yapmak istemiştim ama mesajlarıma dönmemişti. Toplantı nasıl geçmişti acaba?

Biraz uykumun geldiğini hissettiğimde uzanmıştım ve gerçekten de uyumuştum. Nir şeyin tak diye çıkardığı bir sesle gözlerim aralandığında karanlıkla karşılaştım. Aynı sesi tekrar duyduğumda ise korkuyla yerimde doğruldum.

Tekrar aynı ses geldiğinde kafam pencereye döndü ve pencereye atılan taşı gördüm. Hızlı adımlarla yürüdüm ve oencereyi açarak aşağıya baktım.

İlk başta rüya gördüğümü sandım. Gözlerimi ovuşturup tekrar baktığımda rüya görmediğimden emin olmuştum. Saat kaçtı bilmiyordum ama Ulaş Efe karşımda duruyordu.

Hafifçe gülümsedi. Fısıltıyla "Uyandırmak istemezdim ama acil bir durumdu. Evden çıkabilir misin? Konuşabilir miyiz?"diye sordu.

Kısa bir an yine algılayamasam da kafamı salladım. Üzerimdeki pijamalara aldırmadan sessizce evden çıktım.

Ulaş'ın yanına telaşla vardığımda "Bir şey mi oldu? Acil olan ne?"diye sordum.

Yüzünde buruk bir tebessüm oldu. Sonra hızlıca beni inceledi. "Çok tatlı görünüyorsun."

Artık endişem artmıştı. "Ulaş delirtme beni! Bir şey mi oldu?"

Derin bir nefes verdi. "Görev var."

Gözlerim açıldı. "Ama zaman vardı daha..."diye mırıldandım.

"Bizim zamanımız yok güzelim. Her an her dakika çağırabilirler."

Yüzüm düştü. "Haklısın. Ne kadar süreceği belli mi?"

Olumsuz anlamda kafasını salladı.

"Anladım."

Henüz aramızdakileri bile netleştirememişken onu özleyecek olmak arafta sıkışmak gibiydi. Eskiden de göreve gidince özlerdim ama şu an işler çok farklıydı. Göreve gitmeden bana gelen bu adama ben ne diyebilirdim ki. Ağlamak geliyordu içimden.

Aşkın Yazarı || TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin