8

109 4 0
                                    

"Sandığının aksine birçok şeyi biliyorum Ayça."

Nereye bayılsam? Benim bu kulaklarım doğru mu duydu? Ne oluyor ya bu aşağılık arabada?

Şokum geçmeden dudaklarım aralandı. "Nasıl yani?"

Ulaş'ın yüzünde gülmemeye çalışırmış gibi bir ifade vardı.
"Yani..."dedi. "Bülent albay beni çok sever. Beraber çok vakit geçiyoruz. Ailesinden ve ailesi gibi gördüğü insanları biliyorum yani."

Gözlerimi kısıp yüzünü inceledim. Yüzünde gerçekten ama gerçekten muzip bir ifade vardı.

Kafam karışmış bir şekilde suratına bakmaya devam ettim. Şimdi benim ona yazan Ayça olduğumu biliyor mu? Buradan bakınca bilmemesi imkansız gibi görünüyor ama açıkça bir şey de demiyor ki!

Gözlerim daha fazla kısıldı. Bu oyun fazlasıyla canımı sıktı o an. Ne yani gerçekleri konuşsak en fazla ne olabilir ki? Beni yolun ortasında bırakamaz, albayın emri var sonuçta. Kavga etsek asla altta kalacak biri değilim. Ama utanıyorum! Beni biliyorsa ve söylemiyorsam da rezil oluyorum.

"Oyun mu oynuyorsun benimle?" Sesimin sinirli çıkmasını bende beklemiyordum. Böyle bir şey söylemeyi ise hiç beklemiyordum. Beyin fırtınası yaparken asla durmayan çenem beni yarı yolda bırakmıştı.

Ulaş'ın alaylı ifadesi silinmedi. "Niye öyle bir şey yapayım?"

"Bilmem. Ben de sana soruyorum."

"Ne oyunu oynayabilirim ki sana? Seni tanıyor muyum ki ben?"

Son sorusundan sonra yüzündeki gülümsemeyi artık gizlememeye başladı. Sinirden gözlerim kocaman oldu. Ulaş benim gerçekten kim olduğumu biliyordu. Ah, hadi ama bilmeme ihtimali mi vardı sanki?

Ters ters "Kim olduğumu biliyorsan neden en başından söylemedin?"dedim.

Gözlerime baktığında sinirimin boyutunu gördü. Tebessümü silinse de hâlâ sakindi.
"Ne deseydim Ayça? 'Selam, ben geldim. Bülent albay seni almaya birisini göndereceğini söyledi de ben de hemen bu göreve atladım. Çünkü başka türlü seni göremiyordum ve engeli kaldırmanı isteyemiyordum.' mu deseydim?"

Gözlerim daha fazla aralanırken bu sefer ağzım da açık kaldı. Ulaş'tan böyle şeyleri duymayı zaten beklemezken bir de beni görmek için bu göreve atlaması felç geçirmeme neden oldu.

Sesim çıkmadan öylece Ulaş'a bakmayı sürdürürken yola bakan Ulaş kafasını kısa bir an bana çevirdi. Tepki vermediğimi görünce kaşları çatıldı.
"Ayça! Ne oluyor?"

Bir şey söylemek için ağzımı oynattım. Ama söyleyeceğim şeyleri unuttum. Kalbimin çarpıntısını bir kenara bırakarak derin bir nefes aldım.
"Pekala Ulaş. Açık mı konuşuyoruz?"

Ulaş kafasını salladı. "Çok sevinirim."

"Sevgime inanmıyorsun."

"Ben öyle bir şey söylemedim Ayça. Lafı yanlış anladın."

"Aynen aynen. Hem sen ne zamandır beni biliyorsun? Baktın dimi o dosyaya? Baktın tabi. Bakmayacağını zannetmek hataydı."

Ulaş aniden arabayı sağa çekerek durdurdu. Emniyet kemerini de hızla çıkartıp bana döndüğünde ben ne yaptığını anlamaya çalışıyordum.

"Arabayı durdurmam daha sağlıklı olacaktı. Çünkü belli ki kavga edeceğiz."

Sakin sesi beni daha fazla delirtti. "Ne kavga edeceğim ben seninle ya. Sür gidelim. Konuşmak istemiyorum."

Aşkın Yazarı || TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin