5

102 4 0
                                    

Ulaş Efe: 2 gündür yazmadın. Bir sorun yoktur umarım.

Ayça: Sen bana aşık olmuşsun oğlum. Merak etmeler falaaan.

Ulaş Efe: Yazdığıma pişman etmeseydin keşke.

Ayça: Aman tamam be! Hemen de ciddileş. Bir sorun da yok.

Ulaş Efe: İyi bari sevindim.

Ayça: Bir şey soracağım. Sen beni araştırıyor musun hâlâ?

Ulaş Efe: Seninle ilgili kayıttaki tüm bilgiler dosyamda. Tekrar araştırmama gerek yok yani.

Ayça: Oh iyi iyi. Ee siz nasılsınız komutanım?

Ulaş Efe: İyiyim. Albay bir görev verdi. Birazdan çıkacağım askeriyeden.

Ayça: Götünü yerim. Ne güzel açıklama yapıyorsun. Bana ısındıkça daha fazla açılacağını düşünmekteyim. Mesela kıyafetlerini de açabilirsin. Rahatlık açısından yaniii.

Ulaş Efe: Sürekli ima yapıyorsun. Bir gün karşına çıkarsam ve bunların gerçekleşmesini sağlarsam da böyle cesaretli olur musun acaba?

Ayça: Direkt üstüne atlarım. O kaslara ve özel olarak künyene dokunabilmek için bir böbreğimi bağışlayabilirim.

Ulaş Efe: Hadi kasları anlarım da şu künye sevdası niye?

Ayça: Niye mi? Asker künyesi bir erkeğe yakışan ennnn güzel şeylerden biridir. Tabi onurlu olanlarına. Şimdi sen hem onurlu hem yakışıklı hem kaslı hem kibar hem çekici olunca seni sadece künyeyle hayal etmek ambulanslık olmama sebep oluyor.

Ulaş Efe: Gerçekten iyi yürüyorsun.

Ayça: Ne o? Hoşuna mı gitti, kalbimin komutanı?

Ulaş Efe: Bilmem. Belki gitmiştir.

Ayça: Naz yapıyor yaa...

Ulaş Efe: Ne nazı kızım? Her neyse. Sonra konuşuruz. Benim şimdi albayın kızını almaya gitmem gerek.

Ayça: Ne? Niye? Neden? Ne alaka?

Ulaş Efe: Ne demek ne alaka? Albay görev verdi diyorum. Hem sen niye panikledin ya? Hayırdır?

Ayça: Ne panikleyeceğim ya? El alemin kızıyla mı görüşeceksin diye şey ettim.

Ulaş Efe: Hı hı. Neyse haydi görüşürüz.

Ayça: Görüşürüz mü? Görüşür müyüz mü?

Ulaş Efe: Lafın gelişi derler ya.

Ayça: Ha tamam. Görüşürüz o zaman.

•••

Telefonu yana fırlatıp diğer yataktaki Buket'in üstüne atladım.
"Lan! Ne oluyor Ayça yine?"

Ağlamaklı bir şekilde yatakta kendimi yan tarafına bıraktım.
"Bülent amcanın bizi almaya Ulaş'ı gönderme ihtimali yüzde kaç demiştin sen?"

Kaşları kalkarak bana baktı. "Yok artık! Ciddi misin?"

Ayağa kalktım ve diğer yataktaki telefonumu aldım. Buket konuşmalarınızı okuduğunda koca bir küfür savurdu.
"Ya baba, niye komutanı yolluyorsun?"

Bir anda kendi telefonu çalınca yutkunarak ekrana baktı. Sonra telefonu bana çevirdi ve kalbimin durmasını sağlayan o ismi gösterdi. Ulaş Efe arıyordu.

El mecbur telefonu açtı ve benim de duymam için hoparlöre verdi. Ulaş'ın sesini duyduğumda her ne kadar paniklesem de içimdeki heyecana da engel olamadım.
"Buket, babanla konuştum. Seni ben almaya geliyorum."

Buket'in yüzünde zoraki bir tebessüm oldu. "Ne gerek vardı abi seni meşgul etmeye? İşin gücün vardır."

"Babanı biliyorsun Buket. İtiraz istemiyorum." Kısa bir duraksadıktan sonra sesinde farklı bir tınıyla konuşmaya devam etti. "Sanırım arkadaşın da varmış yanında. İkinizi beraber alacakmışım."

Gözlerim kocaman olurken kafamı dehşetle olumsuz anlamda salladım. Buket ne diyeceğini bilemez bir şekilde bana baktı.
"Ben gelmeyeceğim. Hasta falan dersin benim için."diye fısıldadım.

Bülent amca bu akşam bizi yemeğe çıkarıyordu ama eğer Ulaş gelirse ve beni görürse net anlardı. Aslında çoktan anlamış bile olabilirdi.

Buket offlayarak telefona döndü. "Abi, arkadaşım da gelecekti ama biraz rahatsızlandı. Tek ben geleceğim yani."

"Hayırdır inşallah? Ee onu da hastaneye götürelim kötüyse?"

Artık stresten odada volta atmaya başlamıştım.

"Yok abi. O kadar ciddi bir şey değil. Biraz dinlenirse geçer."

"Tamam o zaman. Ben 15 dakikaya oradayım. Görüşürüz."

Telefonu kapattıklarında elim kafama gitti ve küçük bir çığlık attı. "Anladı Buket! Anladı işte ya."

Saçlarını karıştırarak düşünür gibi bana baktı. "Belki anlamamıştır."

"Nasıl anlamamıştır ya? Adımı biliyor, en yakın arkadaşımı biliyor. Tek tanıdığı Buket sensin."

Buket yine ofladı. "Her zaman kaçamazsın Ayça. Bunu bilerek girmedin mi bu yola?"

"Biliyordum ama en azından benden birazcık hoşlanınca karşısına çıkarım demiştim. Şimdi kendimi rezil ettiğimle kalacağım."

"Niye böyle düşünüyorsun? Ulaş abi seni rezil edecek biri değil."

Gözlerim dolmuştu sinirden. "Hataydı. Ona yazmam hataydı. O beni rezil etmese bile rezil oldum."

Buket gözlerini ters ters bana dikti. "Rezil falan olmadın. Sevmek rezillik değildir Ayça. Biraz daha üzülmeye devam edersen Ulaş abi geldiğinde seni de sürükleyerek çıkartırım."

İfadem anında düzeldi. Çünkü Buket bunu cidden yapabilirdi.

Düzelmiş ifadem onu güldürdü. "Ha şöyle. Her şeyi oluruna bırak. Bak bu seferlik yırttın ama her seferinde böyle olmayacak. Ayrıca babam yakın zamanda tekrar bir akşam yemeği düzenleyecek. Ablam geliyor birkaç günlüğüne. Bu sefer de gelmezsen darılır."

Kaşlarım havalandı. Buket'in ablası Burçak ablayı çok severdim. Yıllar önce evlenip başka şehire taşınmıştı. Bu yüzden eskisi kadar sık görüşemiyorduk.

"Maya'yı da getirecek mi? Ya Serkan abi?"

Maya, Burçak ablanın 4 yaşındaki kızıydı. Serkan abi de onun eşi.

"Eniştem işinden dolayı gelemiyor. Ancak Maya geliyor."

Maya aşırı tatlı bir çocuktu. Onunla olduğumuzda bizi konuşmalarıyla bile güldürüyordu. O yüzden onu göreceğime çok sevinmiştim.

Bu haberden sonra Buket son hazırlıklarını yaptı. Aynaya bakarken "Ulaş abi birazdan burada olur. Geldiğinde sen odadan çıkma."diye uyardı. Kafamı olumlu anlamda sallarken evin zili çaldı.

Panikledim ve kapının arkasına saklandım. Buket bu halime kahkaha attı. "Ne yapıyorsun Ayça?"

"Ya Buket sussana. Git kapıyı aç hadi. Bekliyor çocuk."

"Çocuk mu?"diyerek yine güldü. Sonra da el sallayarak çıkışa yöneldi.

"Hoşgeldin Ulaş abi."

"Hoşbuldum Buket. Arkadaşın kesin olarak gelmiyor mu?"

Gözlerim sorusuyla kocaman oldu. Kapının arkasına biraz daha sindim. Deli gibi atan kalbim sanki göğsümden çıkıp ona koşacak gibiydi.

"Evet, gelmiyor abi. Biraz üşütmüş sanırım."

"Anladım. Hadi gidelim."

Sonra kapıyı kapattılar ve gittiler. Ben ise üzüntüyle yerimden kalktım. Ben ondan kaçmak değil ona kaçmak istiyordum. Onu gördüğümde sarılmak istiyordum. Ancak buna cesaretim yoktu.

Aşkın Yazarı || TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin