Elimdeki çay bardağını avuçlarımla tutup karşımda kıvranan Chanyeol'e gülümsedim. Eve girmemi ya da ablasının teklifini kabul etmemi hiç beklemiyordu. Bazen insanları şaşırtabiliyordum ancak hiçbir zaman bu koca adamı konuşamayacak kadar şoka sokacağımı düşünmemiştim. Onunla sohbet etmeye çalışıyorduk ancak işin sonunda sadece ben ve ablası konuşuyorduk.
"Demek ramencinin sahibisin. Genç yaşında bir işletmen olması ne kadar güzel."
"Teşekkür ederim." Çayımdan bir yudum aldım. "Aslında babamdan bana kaldı. Teknik olarak ben açmadım ama idaresi epey süredir bende."
"Chanyeol'e yıllardır bir bar açmasını söylüyorum ama asla beni dinlemiyor." Başını sallayıp küçük kardeşini kınadığını belirtti. Sadece gülmüştüm lakin içten içe çok eğleniyordum. Benimle oynayan bu adamın şimdi yalnızca ablasının minik erkek kardeşi olduğunu görmek tatmin ediciydi.
Ablası evli ve iki çocuk sahibiydi. Çok sık ziyaret etmediğini ancak bir türlü yeni evini göremediğinden uğramak için fırsat kolladığını, şimdi zaman bulabildiğini söyledi. Aslında kutlama için kek getirecekmiş, büyük zafer için de hiçbir şey yapamadığı için suçlu hissediyormuş. Her ne kadar Yoora noonaya kanım ısınsa da bir şeyler yanlış hissettiriyordu. O etrafta olduğunda Chanyeol hiç olmadığı kadar çok geriliyordu ve daha öncesinde ettikleri kavganın nereden çıktığını da bilmiyordum.
Aslında tartıştıklarından da emin değildim. Yine de bağrışma duyduğumu düşünmüştüm. Gerçi şu an odaklanmam gereken şey onların ilişkisinden ziyade aylar sonra Chanyeol'ün evinde oluşumdu. Benim evimden ve düzenimden çok farklıydı. Odanın her yerinde rock gruplarının posterleri asılıydı. Duvarlar koyu bir griye boyanmıştı. Çok az ev eşyası vardı hatta ablası ile aynı koltukta oturuyorduk. Kocaman bir televizyon odanın neredeyse tamamını oluşturuyordu. Göz alıcıydı.
Dışarıdaki sokak lambalarının ışığı vuruyordu çoğunlukla. Loş bir ışıkta oturuyorduk onun dışında. İki tane komodin vardı mobilyalarla uyumlu koyu gri renkte. Birine Yoora noona çayını koyarken diğerini de Chanyeol kullanıyordu. Henüz ev turu yapmamıştım ancak diğer odaların da salondan farklı olduğunu düşünmüyordum. Çok sade yine de şık bir eve sahipti. İkea'dan fırlamış gibiydi sadece satabilmek için gereksiz eşyalarla donatılmamıştı.
Gözüm posterlerden birine takılı kalırken Chanyeol'ü burada şarkı söylerken ya da bir grupta enstrüman çalarken hayal ettim. Belki de gizli bir sevdası vardı ve kendini dışa vuruş şekliydi bu. Geceleri asıl işi Batman olmaktan ziyade Mick Jagger olmak da olabilirdi. İç çekip düşünceme gülümsedim.
"Neden bar?"
Ablasının daha önceki cümlesiyle kafamdaki düşünceleri birleştirmiştim. Chanyeol bu soruyu beklemiyor gibiydi ki eğik olan başı hızla bana döndü. Sanırım birazdan birtakım kişisel bilgileri açığa çıkacaktı.
"Chanyeol çok iyi gitar ve bateri çalar. Küçüklüğünden beri hep bir rock grubu kurmak istemişti ama nasip olmadı. Ona bir bar açıp orada sahne almasını sağlamak istiyorduk."
Yoora her ne kadar omuz silkip bunu geçmişte kalmış önemsiz bir hayal gibi gösterse de hem Chanyeol için hem kendisi için önemli olduğu ilk bakıştan belli oluyordu. Açıkçası genç adamı sahne alırken hayal etmek çok kolaydı şaşırtıcı bir şekilde. Oraya uyacağını ve biraz olsun ciddi giyinmeyi bırakırsa çok yakışacağını da biliyordum.
Yalnızca içindeki gerçeği çıkarması gerekiyordu.
"Hiç kendi şarkıların var mı?" İlk defa ona bir soru yönelttiğimden ve gece boyunca hiç konuşmadığından bir an afallamıştı ancak sonrasında hemen kendini toparladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennemin Başkenti // ChanBaek
FantasyBen Byun Baekhyun, Cehennem'in sessiz sakinlerinden biriyim. Aslında burası yalnızca yerin altı ancak burayı hep cehennem diye tasvir etmekten hoşlanıyoruz. Hayattayken bunu ben de yapardım ama ölünce işler epey değişiyor.