Arabaya yeniden bindiğimizde hiçbirimizin ağzını bıçak açmıyordu. Ben Chanyeol'ün hem ablasına hem de bana söylediklerinden dolayı kafam karışık bir biçimde araba sürerken geri kalanları da birkaç gündür olanları değerlendiriyordu muhtemelen. İki gece bu sarayda kalmıştık, cennetin ufak bir parçasında. Hiç tatmadığımız yemekleri yemiş, huzura ermiş insanlarla konuşmuştuk.
Kendimi ait olmadığım bir dünyada hissetmiştim.
Bizim şehrimiz her ne kadar karanlığa gömülmese de kaostan da uzak kalmıyordu. Belki öldükten sonra bile dert sahibi olmayı başarabilmiştim ama bunsuz da yapamam gibiydi. Eskiden, yaşarken hareketliliği olmayan sakin ve sessiz bir hayat sürmüştüm. Yeraltında da bu şekilde olacağını ummak benim hatamdı. Fakat başıma gelebilecek en iyi şeydi de. Kabuğumdan çıkıp daha önce hiç olmadığım biri oldum, hiç yapmadığım şeyler yapıyordum.
Şimdi bunun için kalkıp da Chanyeol'e teşekkür edecek değildim ancak onun bundaki payı büyüktü. Bulunduğum yeri o değiştiriyor ve güzelleştiriyordu. Hele ki son söylediklerinden sonra durdurduğum kalbimin tekrar atmaya başladığını hissediyordum adeta. O her ne kadar acımasız bir kral olsa da, onunla asla birlikte olamayacak olsam da ikinci bir şansı hak ediyordu. Bu kadar kötü olmayı o seçmemişti. Bu karara zorlanmıştı.
Onu kurtaramayacağımın farkındaydım, artık iş işten geçmişti lakin ondan ne kadar uzak kalabileceğimden de emin değildim. Her seferinde onu itiyor oluşum itmenin gittikçe kolaylaştığı anlamına gelmiyordu.
Öndeki ikili olarak bizim aklımız bir kazandan farksızken arkada sessizce yola bakanların da bizden farkı yoktu. Bu iki gece boyunca Jongin sürekli yanıma gelmiş ve Kyungsoo hakkında ne yapması gerektiğini bana sormuştu. Onun için endişelendiğinin ve gerçeği bilmesi gerektiğini düşündüğünün farkındaydım ancak bu bizim karışabileceğimiz bir mesele değildi. Amaçlarımıza hizmet etmiyordu ayrıca sevdiğimiz bir insanın hayatını mahvetmek anlamına da gelebilirdi. Gerçekleri öğrenmek her zaman sanıldığı kadar güzel ya da tatlı olmuyordu.
Bu gerçeklerin ise Kyungsoo'ya ne yapacağını tahmin dahi edemiyorduk.
Yine de onun için endişelenmesini tatlı bulmuyor değildim. Kuzenimi ilk defa etrafındaki insanlardan birinin üstüne titrerken görmüştüm. Yönetici ve yönlendirici pozisyonu yüzünden hiçbir zaman duygularını belli eden biri olmamıştı. Şimdi kalbini çevreleyen taşın kırıldığını ve içerisinden ışık hüzmeleri çıktığını görebiliyordum. Yolculuğun bazı kısımlarında birbirlerine haberleri olmadan bakıyorlardı ve kuzenimin hislerinin karşılıksız olmadığını anlamıştım. Onların işine karışmak gibi bir niyetim yoktu da zaten.
Sehun'a dönüş yolunda olduğumuzu ve ona göre davranması gerektiğini tembihledim. Biz yokken girebildiği her odaya girip ipuçları araması gerektiğini söylemiştim. Yeniden dağların arasından geçip temiz havayı ciğerlerimize çektiğimiz anlarda sevgili arkadaşım kanıt peşinde koşuyordu. Uzun süredir onun bizden biraz uzak kaldığını ve kendi aleminde olduğunu fark etmiyor değildim. Chanyeol'ün peşinde koşmaktan onunla pek ilgilenememiştim. Saraya dönünce biraz sohbet etmemiz gerekiyordu.
Arabanın içi fazla havasız olduğunda klimayı kapatıp camı açtım hafifçe ve rüzgarın yüzümü okşamasına izin verdim. Bütün olanların, konuşulanların ve kavgaların üstüne gezi yapıyor olmamız her ne kadar komik ve ironik olsa da özlemiştim farklı bir yerde olmayı. Tatil gibi gelmişti bir şekilde bu turumuz bana. Şimdi iş başına geçmeliydim ancak hala biraz daha sahil kenarının keyfini çıkarmak istiyordum.
Sol kolumu camdan uzatıp havanın hızlı geçişini parmaklarım arasında hissettim. Kimsenin ne yaptığıma bakmadığına emindim ama ben kendimi bir filmdeymiş gibi hissediyordum, ana karakterin arabasını özgürlüğe ya da sonu gelmeyecek bir yolculuğa sürmesi gibi bir his. Eğer araba sürmüyor olsaydım gözlerimi dahi kapardım. Aynadan arkadaki ikiliye bakıp kendi hallerinde bir şeyler konuştuğunu gördüğümde gerçekten kimsenin benimle ilgilenmediğini ya da ne halt ettiğimi merak etmediğini anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennemin Başkenti // ChanBaek
FantasíaBen Byun Baekhyun, Cehennem'in sessiz sakinlerinden biriyim. Aslında burası yalnızca yerin altı ancak burayı hep cehennem diye tasvir etmekten hoşlanıyoruz. Hayattayken bunu ben de yapardım ama ölünce işler epey değişiyor.