You Never Know

126 20 48
                                    

*Medyada kızlarım var dinlemeyi unutmayın!*

Koridorlar üzerine geliyormuş gibi hissediyordu. Çok uzun zamandır ondan kaçan adamı yakalama vakti gelmişti ancak bir türlü denk gelemiyordu. Baekhyun'un onu desteklemesinin ardından bir şekilde adım atma kararı almıştı. Eğer karşısına geçebileydi ağzına gelenleri söyleyecekti. Onu öpüp kaçmasının ne demek olduğunu soracaktı.

Eğer karşısına geçebilseydi.

Kyungsoo gerçek anlamda delirmek üzereydi. Başından beri Jongin'den hoşlandığını biliyordu, zor zamanında ona destek olmuştu ve güzel gülümsemesiyle hoş sohbetler etmişti. Kalbini ısıtmış, var olduğunu bilmediği duyguları uyandırmıştı. Yumuşak ve tatlı hisler besliyordu ona karşı. Tüm bu karanlıktaki gün ışığı gibiydi. Esmerin hislerinden tam emin olamıyordu ama. Kendisiyle konuşma zahmetine girmemiş, öpüp görmezden gelmekle yetinmişti.

Bunun ne demek olduğunu bilmiyordu. Pişman mı olmuştu yoksa utanıyor muydu?

Neler geçiyordu tam olarak aklından?

Derin bir iç çekip duvara yasladı sırtını. Tüm sarayda onu aramış olmanın verdiği yorgunluk vardı vücudunda. Kafasını Jongin'le o kadar bozmuştu ki en yakın arkadaşına olan şeylerin farkında değildi. Chanyeol iyi değildi. Sorunun tam olarak ne olduğundan emin olamıyordu lakin bulunduğu konumdan rahatsız olduğunu ve huzursuzluk duyduğunu anlayabiliyordu. Yanında olup derdini dinlemeyi çok isterdi, eğer şu Jongin meselesini çözebilseydi.

Gözlerini kapatıp aniden gelen atağı durdurmaya çalıştı. Eskilerden kalan bir durumdu, ne zaman bunalmış hissetse, her şey üstüne geliyormuş gibi hissetse kalp atışları hızlanırdı. Buna ellerinin terlemesi, nefes alamama gibi faktörler de eklenmişti zamanla. Sakinleşmeye çalışması pek bir işine yaramıyordu çünkü gözünü kapattığı an Jongin'i hayal ediyordu ve atağını daha da tetikliyordu. Yavaşça yere çöküp ona kadar saydı içinden. İşe yaramayınca tekrar saymaya başladı. Ta ki ona dokunan kolları hissedene kadar.

"Kyungoo iyi misin?"

Uzun zamandır duymayı beklediği ses aklından geçenleri biliyormuş gibi yanında belirmişti en ihtiyaç duyduğu anda. Sımsıkı kapalı gözlerini açtı. Bunaltıdan kızarmış yanakları, masum ama beklenti dolu bakışları ve ısırmaktan kızarmış dudaklarıyla Jongin'e baktığında esmer olan ne diyeceğini şaşırmıştı. Geçmişine dair bir şeyler hatırlamış olmasından korkmuştu başta ancak bakışları bundan çok daha fazlasını anlatıyordu. Kendisinden bir anlam arar gibiydi.

"Sana ne." Zorlukla bu iki kelimeyi fısıldayabildi. Yüzündeki ifade hala aynıydı ancak bakışları biraz düşmancaydı. Bu halde olmasının suçlusu Jongin'di ve her ne kadar o bilmese de Kyungsoo biliyordu. Derin bir nefesi ciğerlerine doldurup ayağa kalktı. Kollarını onun tutuşundan kurtarıp başka yöne çevirdi bakışlarını. Eğer fazla bakarsa yeniden düşeceğini biliyordu.

"Nasıl yani?" Esmer çocuk hatasının farkındaydı lakin büyüğe öyle çok yardım etmek istiyordu ki aklı tamamen durmuştu. Yalnızca onun iyi olmasını diliyordu.

"Beni bu hale düşüren sensin. Uzak dur benden."

Aklından geçenlere tamamen zıt bir şekilde davranıyordu yine de onu görünce o kadar sinirlenmişti ki kendine hakim olamamıştı. Bir anda sözcükler boşalıvermişti ağzından. Kendisinden kaçmasına ve Kyungsoo onu kovalamasına rağmen şimdi hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu.

"Senden nasıl uzak dururum?"

"Şimdiye kadar nasıl durdun?"

İkisi de birbirini kırdığının farkındaydı. Kyungsoo hala Jongin'e bakmaktan kaçınıyordu ve esmer olan ona bir kere bakabilmek için her şeyi yapardı yine de zorlamanın iyi olmayacağını görebiliyordu. Şu zamana kadar neden kaçtığını bilmiyordu halbuki Kyungsoo'yu öpen de kendisiydi. Belki de sonuçlarının yükünü sırtlanamayacağından bir korkak gibi davranmıştı tüm bu zaman boyunca. Kendinden utanıyordu. Saray muhafızına bunu yaşatmaya hakkı yoktu.

Cehennemin Başkenti // ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin