Ben Byun Baekhyun, geçen bölümden hatırlıyorsunuzdur. Fakat unutmanın tam da sırası.
O anın üzerinden tam iki yıl geçti. Tanrıların gazabını üstümüze çağırmamdan beri iki yıl.
Yukarıdakilerin Yeraltı'na kral olması için yolladığı şarlatandan tüm haksızlığa uğramışlar adına intikamımı alacaktım. Onun sandığım gibi biri olmadığını öğrendiğimde ilk hissettiğim yoğun bir hayal kırıklığıydı. Benim gibi Cehennem'deki yıllarını sakin bir şekilde geçiren bir adam için bu duygu öylesine çarpıcıydı ki anın şokuyla ne yapacağımı bilemedim.
Fakat sonrasında daha koyu, daha karanlık bir şey sardı bedenimi: Öfke. İnsanlardan haraç alması, haklarına girmesi ve üstüne üstlük onların canını alması, Tanrıların koymadığı kuralları uygulaması ve yüzünde görülen o çirkin kibir. Her biri beni çileden çıkarmıştı. Böylece karar verdim bir isyan başlatmaya.
İnsanlardan ve kalabalıktan nefret eden ben herkese onun hikayesini anlattım, bize katılmaları için ikna etmeye çalıştım. Kral yanlısı olanların birçoğu fikrini değiştirmekte zorlansa da zulme uğrayanlar bizimle birlik oldu. Tüm Cehennem'e haber verdim bize katılmaları için. Başkente gelenler, toplantı için ziyaret edenler, benim ziyaret ettiklerim ve niceleriyle tanışma imkanı buldum. Artık sokaklarda yalnızca Chanyeol'ün resimleri yok, benim ismim de var.
Evet, ismim.
Tek çekincem yüzümün bilinmesi oldu bu zamana kadar. İsyancıları bastırmak için uğraşan Kral'ın askerleri beni fellik fellik arasa da nasıl gözüktüğüme dair en ufak bir fikirleri yoktu. Herkes bambaşka bir şey anlatıyordu ki aramızdaki en büyük sır da buydu zaten. Evrendeki tek Baekhyun da olamayacağıma göre ne yaparlarsa yapsınlar, uğraşları ne kadar çok olursa olsun beni bulamıyorlardı. Hele ki erişteci işleten sakin bir vatandaşın İsyankar Byun Baek olmasına imkan dahi vermiyorlardı.
Benim gibi tıfıl bir çocuk nasıl Kral'ı devirmeye cesaret ederdi ki?
Böylece kralın devri sona yaklaşmaya başladı. Önümde uzun bir yol olduğunun farkındayım, bu yolu kat etmek için de çok çabalayacağım ancak elinde bir güç var, benim aşamayacağım bir güç. Ne olduğunu bulabilirsem Kral'a elveda diyeceğiz.
***
Eriştenin suyunu hazırladıktan sonra gelen kişileri parmaklarımla saydım, birçoğu erişteyi bir bahane olarak kullanıyordu. Hem karınlarını doyuruyor, hem de birtakım mesajlar taşıyorduk birbirimize. Sehun her ne kadar isyan benim adım altında geçse de asıl işleri yapan kişiydi. Çevresi benden çok daha genişti ve bu kadar müşterimin olmasının en büyük sebebiydi. Bu nedenle mutfağa en yakın masada o oturuyordu.
Bir tek onunla konuşmak için masasına uğrayabiliyordum çünkü etrafta casusların olduğuna dair bir dedikodu dönüyordu. Tanımadığım yüzlere güvenmemem gerektiğini zaten biliyordum ancak artık tanıdıklarıma güvenmekte bile ikinci düşüncelerim oluyordu. Henüz dumanı tüten erişte tabağını Sehun'un masasına bırakarak karşısına oturdum.
"Herhangi bir haber var mı Jongin'den?"
"Bu akşam uğrayacağını söyledi. Bir şeyler planlıyor gibi, çok detay vermedi ama gelince bombayı patlatacağa benziyor."
Sehun her ne kadar sakin bir şekilde benimle konuşsa da içinde şüphe ve heyecanın olduğunu biliyordum. Şaşırtıcı bir şekilde grubun beyni Jongin'di, planlama işlerini hep ona bırakırdık ve şu zamana kadar biz hiç yarı yolda bırakmamıştı. Daha öncesinde ismimi açıklama ama tipimi gizleme fikri de ondan çıkmıştı. İnsanlara karşı reklam olmamı değil, bir güç olmamı istediğini söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennemin Başkenti // ChanBaek
FantasíaBen Byun Baekhyun, Cehennem'in sessiz sakinlerinden biriyim. Aslında burası yalnızca yerin altı ancak burayı hep cehennem diye tasvir etmekten hoşlanıyoruz. Hayattayken bunu ben de yapardım ama ölünce işler epey değişiyor.