"Senin ne işin var bu evde?"
Diye bağırdı halam.
"Hala, ben-"
"Ben sana bu eve giremezsin demedim mi?!"
Babam salondan çıktı ve yanımıza geldi.
"Selma yeter! Burası onun evi. Tabii ki gelecek. Ben onun yüzünden vurulmadım. Volkan vurdu beni. Güneş ne alaka?"
"Onun ailesi yüzünden oldu abi. Ben bu kızın seninle görüşmesini istemiyorum."
"Ya ne demek görüşmesini istemiyorum. Kızım o benim. Saçmalama ve gir içeri. Benim tepemin tasını attırma."
"Baba tamam. Gidiyorum zaten. Benim yüzümden tartışmayın."
Dedim ve babamın konuşmasına izin vermeden oradan ayrıldım.
Arabaya bindiğim gibi ağlamaya başladım. Bu aralar çok sulu göz biri olmuştum.
Ayaz'ın evine gittim ve kapıyı çaldım. Hâlâ ağlıyordum. Kendimi durduramıyordum. Ayaz kapıyı açtı. Ağladığımı gördüğünde gözlerinin içine acı ve hüzün yerleşti.
İçeriye geçtik. Oturduk. Ve ben ona her şeyi anlattım. O bana sıkı sıkı sarıldı. Ben de ona sarıldım.
Mutfağa geçtik. Akşam için bir şeyler hazırlamaya başladık. Tabii ben Ayaz'a sadece şunu karıştır, bunu tezgaha koy gibi şeyler söylüyordum. Yarasını zorlamak istemiyordum ama o yardım etmek istiyordu. Bende onu bu şekilde geçiştirmeye çalışıyordum. Anlıyordu ama sesini de çıkaramıyordu.
Yemekler hazır olunca beraber yedik. Ben mutfağı topladım ve salona geçtik. Koltuğa oturdum ve Ayaz'da yanıma oturdu. Ben ona sarıldım. O da bana sarıldı. O şekilde televizyon izledik.
Ayaz'dan
"Güneş,"
"Efendim."
"Sana bir şey anlatmak istiyorum."
Yüzünü bana çevirdi. Ve televizyonun sesini kıstı.
"Bu anlatacağım kişiyi belki tanıyorsundur. Bundan 2 yıl önce kadın bir polis getirdiler acile. Bende o gün acilde nöbetteydim. O polisi kaçırmışlar ve işkenceye maruz kalmış. Geldiğinde vücudunda yanıklar vardı. Tecavüz edilmişti. Çok dövülmüştü.En sonunda da vurup karakolun önüne atmışlar. Geldiğinde yaşaması için bir umut vardı. Ama başaramadık. Olmadı. Yapamadım. Kalbini çalıştıramadım."
Bedeni kollarım arasında kasıldı.
"Ayaz bu kadının adı neydi? Hatırlıyor musun?"
"Kumsal Koçak..."
Bedeni mümkünmüş gibi daha fazla kasıldı. Yüzüme baktı. Gözleri dolmuştu.
"Güneş n'oldu?"
"En yakın arkadaşımdı..."
Sesi çok kısık çıkmıştı.
"Nasıl yani?"
"Kumsal'ın anne babası yoktu. Annesi doğum esnasında ölmüş. Babası da eşini kaybetmenin acısına dayanamamış ve intihar etmiş. Kumsal'a da anneannesi bakmış. O büyütmüş. Kumsal da benim gibi cinayet büroda çalışıyordu. Bazen istisna olarak operasyonlara katılabiliyorduk biz ikimiz. Bir gün bir operasyonda fuhuş çetesini çökerttiler. Kumsal karakoldan çıkmış ve evine gitmek için taksiye binmiş. Ama bindiği taksideki adamı o şerefsizler ayarlanmış. Kumsalı kaçırmış ve ormanda bir eve götürmüş. Ne yapıldıysa orda yapılmış. Sonra da gözlerimin önünde karakolun önüne attılar. Onu hastaneye gönderdikten sonra ben aracın peşine düştüm. Yakaladım. Hepsi cezaevinde şu an. Ama bu Kumsal'ı bize geri vermiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Elbisesi
RandomBen bir polistim. O ise bir doktor. Birimiz hayat kurtarırken diğerimiz suçluları yakalamak için canla başla çalışıyordu.