Aşk Elbisesi

16. Bölüm

Ayaz'dan

"Güneş!"

Begüm Güneş'i vurmuştu.

"Sen bittin Begüm!"

Güneş'in gözleri kapanmaya başladı.

"Güneş uyuma. Uyuma n'olur."

Karın boşluğundan vurmuştu. Ama çok kan kaybediyordu.

Ardından kapı kırıldı ve içeri polisler girdi.

"30 saniye önce gelseydiniz Güneş vurulmayacaktı!"

Benim yüzümden olmuştu... Ben eğer ona onu sevdiğimi söylemeseydim biz sevgili olmazdık. Begüm bizi öğrenemezdi ve onu vuramazdı.

Her şey çok hızlı gelişti. Polisler Begüm'ü ve adamlarını tutukladı.

Ardından ambulans geldi ve hastaneye gittik. Ameliyatına girmek istedim ama Eren izin vermedi. Onun yerine izleyebileceğimi söyledi. Ameliyatı izlemeye girmeden önce Güneş'in babası ile konuştum. O da gelmişti.

"Erol bey kurşun karın boşluğuna geldi. Merak etmeyin bir şey olamayacak"

Dedim. Ama ağladığım için o da korkuyordu. Çünkü ben ağlamamı durduramıyordum.

Ameliyatı izlemeye gittim. Eren ve asistan doktorlar işlerini yapıyordu. Bir ara babasından kan aldılar. Benim kanım uymadığı için kanı babası verdi.

Ameliyat bitti ve Güneş'i normal odaya aldılar.

Ardından bir polis ayak üstü ifademi aldı. Daha sonra karakolda ayrıntılı ifade vermem gerektiğini söyledi. Onu onayladım.

Babası yanıma geldi.

"Sen benim kızımın neyi oluyorsun?"

Diye sordu. Başımı öne eğdim.

Sustum.

"Oğlum bak. Neyi olursan ol ben bir şey diyemem. Bu onun hayatı onun kararları. Sadece bilmek istiyorum."

"Erkek arkadaşıyım efendim,"

Dedim.

"Sen benim kızımı seviyor musun bakayım?"

"Seviyorum efendim."

"Peki kızım seni seviyor mu?"

"Seviyordur,"

"Kızımı üzme olur mu?"

Kafamı olumlu anlamda salladım.

"Olanları da Okan'dan öğrendim. İnşallah kendini suçlamıyorsundur. Kızımın şu an burda olmasının sebebi sen değilsin. O kız yüzünden burda. Kendini suçlama. Hem, sen gel bakayım buraya."

Dedi ve beni kendine çekerek sarıldı. Karşılık verdim.

Ardından yanımıza orta yaşlarda bir polis geldi.

"Ben başkomiser Okan."

Dedi ve elini sıkmam için uzattı. Sıktım.

"Bende uzman doktor Ayaz Sancak. Aynı zamanda Güneş'in erkek arkadaşı."

Dedim.

"İyi değil mi?"

"İyi. Görmek isterseniz girebilirsiniz. Uyanır birazdan."

Dedim. Üçümüz de odaya girdik.

Ben Özge'yi unutmuştum!

"Ben Özge'ye haber vereyim. Hemen gelirim."