Beyaz araba yola çıkar çıkmaz kontağı çevirip gaza bastı. Çınar'ın ne yapmaya çalıştığına bir türlü anlam veremiyordu. "Senin bu adamla ne işin var Çınar!" diyerek sinirle direksiyona vurdu.
Bir süre takip ettikten sonra trafik lambalarının olduğu bir kavşakta, beyaz araba sarı ışık yanarken son anda geçerken, önündeki aniden frene basınca durmak zorunda kalmıştı mecburen.
Sinirle başını camdan çıkarıp "Yürüsene ne bekliyorsun?" diye bağırdı çaresiz bir şekilde beyaz arabanın arkasından bakarken.
Öndeki arabadan başını uzatan adam "Mal mısın? Kırmızı yanıyor görmüyor musun?" diye bağırmıştı ona. Sinirle kornaya bastı ama beyaz araba çoktan gözden kaybolmuştu.
Yeşil ışık yanıp tekrar trafik akmaya başlayınca maalesef artık çok geçti. Onları kaybetmişti. Yine de öfkeyle etrafına ve ara sokaklara bakarak ilerledi bir süre. Ama ortalıklarda görünmüyorlardı. "Ne boklar yiyiyorsun, o piç kurusuyla Çınar! Delireceğim amına koyayım!" diyerek arabayı kenara çekip aşağı indi. Aklına düşünmek istemediği şeyler geçerken buna inanmak istemiyordu. Düşüncesi bile canını yakıyordu gencin.
Bir sigara daha yakarak beklemeye başladı. "Elbet nereye gittilerse bu yoldan geri gelecekler!" diye mırıldandı. Fakat daha sigarası bitmeden telefonu yine çalmaya başladı. Arayan babasıydı. Bu defa sesi daha sert geliyordu.
"Daha bitmedi mi işin? Bu salak elini kesti. Hemen dükkana gelmen lazım!"
"Polat'ın önemli bir şeyi var mı?" diye sordu merakla.
"Dikişlik bir şey yok. Ama elini sardık yine de."
Derin bir iç çekerek "Tamam ben hemen çıkıyorum yola. Yarım saat sonra dükkandayım" dedikten sonra telefonu cebine koydu. Arabasına binerek dükkana geri dönmek için tekrar yola koyuldu.
.......
Akşam olmuş hava kararmıştı. Dükkanlar ışıklarını kapatıp tek tek kepenklerini indirirken, oto tamir dükkanının ışıkları yanmaya devam ediyordu. Babası "Öğleden sonra bütün gün ortalıkta yoktun. Bu arabayı yarın sabah almaya gelecek adam. Bitirmeden dükkandan çıkmak yok!" demişti. Bu yüzden arabayı tamir etmek için fazla mesai yapıyordu Görkem ve Polat.
Saatler sonra elinde bira torbasıyla gelen Adem "Kolay gelsin beyler. Bitmedi mi daha işiniz?" diyerek girdi dükkana.
Arabanın altında yatan Görkem "Bitmek üzere. Az biraz işi kaldı bilader" dedi.
"Ooo! Adem bize bira getirmiş. Kral adamsın yeminle!" derken omzuna vurdu arkadaşının.
"Naptın lan parmağına cenabet Polat!"
Arkadaşına laf yetiştirirken Görkem arabanın altından çıkıp ayağa kalktıktan sonra ellerini silerken "Çalıştır bakalım oldu mu?" dedi. Genç arabaya binip kontağı çevirirken motordan gelen sesi dinledi bir süre.
"Saat gibi çalışıyor. Güzel! Galiba hakettik bir birayı" diyerek gülümsedi.
Tenekeleri çekip oturduktan sonra biradan bir yudum alan genç "Bu yorgunluğun üstüne çok iyi geldi" dedi.
Adem meraklı gözlerle "Hayırdır bilader. Öğlen nereye kayboldun öyle anlat bakalım" diye sordu.
Çocukluk arkadaşı gençler birbirlerinden bir şey gizlemezlerdi. Bir sıkıntıları olduğu zaman anlatırlar ve birlikte çözüm ararlardı her zaman. Ama bu defa sıkıntı dışarıdan birisinde olduğu için Görkem anlatıp anlatmamakta tereddüt etti bir süre. Henüz kendisi de bir şey bilmiyordu. Bu yüzden gereksiz yere ortalığın bulanmasından korkuyordu. Ama arkadaşları çok ısrar edince bildiği kadarını anlatmaya karar verdi sonunda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇINARIN GÖLGESİ //BxB//Final Yaptı
Teen FictionÇınar'ın son günlerde içine kapanması ve kimseyle konuşmaması ailesini tedirgin eder. Babası, arkadaşının tavsiyesiyle mahallenin gençlerinden yardım ister. Görkem ve arkadaşları bu teklifi kabul eder ve Çınar'ın ne gibi bir sıkıntısı olduğunu öğren...