Görkem sinirle arabaya bindi. Yanına oturan Çınar başını öne eğmiş bir şekilde duruyordu. Paketten bir sigara alıp yaktıktan sonra sinirle çakmağı arabanın göğüslüğüne attı.
Sinirle gence bakarak "Ya yolda sana denk gelmeseydim? Yada hiç şüphelenmeden eve gitseydim. Bu siktiğimin yerinde başına neler geleceğini hiç düşünmedin mi? Niye kimseye haber vermeden kendi başına saçma sapan işler yapıyorsun sen? Niye bana bu piçin yine ortaya çıkıp seni tehtid etmeye başladığını söylemiyorsun?" diye bağırdı.
Çınar üzgün ve pişmanlık dolu gözlerle baktı ona. Titreyen bir ses tonuyla "Tam her şey bitti derken, beklemediğim bir anda karşıma çıkması beni şok etti. Bu da yetmezmiş gibi o görüntünün elinde olduğunu söyleyince ne yapacağımı bilemedim. Tek isteğim görüntüleri ailem görmeden yok etmekti. Onunla gidersem görüntüleri silmeye ikna edeceğim sanmıştım. Anla beni. Başka çarem yoktu!" dedi.
Görkem "Bana söyleyebilirdin. Ama Kerem varken, ben kimin ki senin gözünde öyle değil mi? Gay olduğunu sakladın. Kerem'le olan videoyu sakladın. Gölge gibi senin peşinde dolaşıp gerçeği öğrenmeseydim. Yine hiçbir şeyden haberim olmayacaktı. Çünkü bana hiç güvenmedin. Hâlâ da güvenmiyorsun!" dedikten sonra sinirle gaza basıp yola çıktı dişlerini sıkarak.
Evinin önüne gelene kadar iki genç hiç konuşmadı yol boyunca. Görkem çok kızgın, Çınar ise pişmandı tüm bu yaşananlardan. Araba durunca yüzüne bakmadan inmesini bekledi.
Çınar "Eve gitmeden önce seninle konuşmak istiyorum" dedi.
"Ne konuşacaksın?"
"Sakin bir yere gidelim" deyince arabayı çalıştırıp önce markete uğradı. Ardından da tepeye çıktılar birlikte. Çınar ağacının altına oturan Görkem biranın birisini ona uzattı.
"Yok ben içmiyorum."
Birasıdan bir yudum aldıktan sonra "Ne konuşacaksın? Niye geldik buraya?" diye sordu yine yüzüne bakmadan.
"Ben küçük bir çocukken, Adem ve Polat'la, mahalle arasında top oynarken görmüştüm seni ilk kez. Üzerine giydiğin beyaz atlet, esmer tenin ve topla yaptığın hareketler çok havalı gelmişti bana. Hava sıcak olduğu için atletini çıkardıktan sonra kaldırıma bırakıp, kenarda duran şişeden su içmeye başlamıştın. Şişede kalan suyu da serinlemek için başından ve boynundan aşağı dökmüştün. Esmer tenin güneşin altında parlarken gözümü kırpmadan bakmıştım sana. Sanırım o gün sana aşık olmuştum. Sonra da aklımdan o görüntün hiç gitmedi. Ne zaman seni düşünsem yarı çıplak bir şekilde top oynadığın günkü halini hayal ettim. Sanırım ilk kez o gün bende farklı bir şeyler olduğumu anlamaya başlamıştım. Seni düşünmek beni her zaman heyecanlandırıyordu. O günden sonra da hayallerime senden başka hiç kimseyi sokmadım. Bir tek seni düşününce mutlu oluyorum ben" diyerek sıktı dudaklarını üzgün bir şekilde.
Gözlerini ona çevirip "Peki şimdiye kadar niye bana söylemedin bunu?" diye sordu.
Çınar ondan gözlerini kaçırıp yere bakarken "Aramızda bir iki yaş fark vardı. Senin arkadaş ortamın farklıydı. Bizi çocuk olarak görüyordunuz. Kız arkadaşın olduğunu öğrendikten sonra benim hislerimin boş bir hayalden öteye gidemeyeceğini anladım. Hetero birisine gay olduğumu söylemenin bir anlamı yoktu" dedi.
"Sonra kendine hetero olmayan birisini buldun. Hayallerini gerçekleştirmek için öpüşürken yakalanmasanız belki benim yine bunlardan haberim hiç olmayacaktı!"
Çınar ona bakarak "Kerem'le burada oturmuş bulutları seyrediyorduk. Bana öpüşmenin nasıl bir his olduğunu merak ettiğini söyledi. Başta olmaz dedim. Bana o zaman sende Görkem'le öpüştüğünü hayal et dedi. Seni düşünerek öpüşmenin güzel bir fikir olabileceğini düşündüm bir an. Ama onunla öpüşmek berbat bir şeydi. Hiç hayalimdeki gibi değildi. Öpüşmenin nasıl bir his olduğunu anlamadığım gibi başıma bir sürü bela açtı bu iş!" dedi dudaklarını sıkarak.
"Yani Kerem'le aranızda bir şey yok mu?"
Başını sağa sola sallayarak "Yok! Biz sadece çok iyi arkadaşız" dedi Çınar.
Genç parmağını çenesine götürüp yere bakan başını kendisine çevirip ıslak gözlerine baktı. "Daha önce söylemiştim ama yine söylemek istiyorum. Ben seni çocukken fazla hatırlamıyorum ama lise yıllarından beri seni ne zaman görsem heyecandan boğazım kuruyor. Bana gülümseyerek her baktığında yüreğime mis kokulu baharlar geliyor sanki. Uzun süre neden böyle hissettiğimi anlayamadım. Ama artık bu hissin ne olduğunu biliyorum. Senden çok hoşlanıyorum" dedi.
Göz göze bakarken, dudakları birbirlerini istemsizce çekmeye başladı sanki o an. Çınarın gölgesi altında, iki gencin yıllardır birbirine hasret kalmış dudakları kavuşmuş oldu sonunda. Gözlerini kapatıp, kendini bu anın hazzına bırakan gencin kalbi kulaklarında atıyordu adeta.
Çınar'ın ise merakı son bulmuştu artık. Kerem'le öpüşmekten çok daha iyi, hayalindeki kadar güzel, tahmininden daha heyecan vericiydi çocukluğundan beri sevdiği gencin dudakları. Bambaşka tarifi imkansız bir histi sevdiği kişiyi öpmek.
Dudakları ayrılırken gülümseyerek ve birazda utangaç gözlerle baktılar birbirlerine. Elini tutup sıktı Görkem "Bugüne kadar içimdeki duyguları kalbimin derinliklerine kilitleyerek yaşadım hep. Bana eskiden saçma gelen bu hislerimi kimse anlamasın diye onlar gibi olmaya çalıştım. Onlar gibi kız arkadaşım olursa belki geçip gider sandım bu hisler. Ama şu an anladım. Sadece arkadaşlarımı değil kendimi de kandırmışım bunca zaman. Senden etkilendiğim kadar kimse etkilemedi beni. Bak şu an heyecandan ellerim titriyor. Seni öperken aldığım tadı kimseden almadım şimdiye kadar. Bu bambaşka bir his!" diyerek baktı gülümseyen gözlerle.
Aynı hisleri, aynı heyecanla yaşayan iki gencin dudakları bir kez daha birleşti. Çınarın gölgesi bu aşkın tek şahidiydi. Onları gören kimse yoktu bu defa tepede. Mutluluğu ve gerçek aşkı birbirlerinin sevgisiyle keşfetmeyi başarmışlardı. Kalplerinin sesi onlara büyük bir cesaret vermişti. Yıllarca birbirlerine hissettikleri gizli duygular, kilitlerinden kurtulup özgürlüğüne kavuşmuştu en nihayetinde.
.....
Sabahın ilk ışıklarıyla bir kuş kadar hafiflemiş bir şekilde açtı gözlerini Görkem. Yıllardır gülüşüyle kalp atışlarını hızlandıran çocuğa sonunda sevdiğini söylediği için olmalı ki, son zamanların en huzurlu uykusunu çekmişti. Elini tuttuğu, defalarca sevdiğini söylediği, ona sarılarak sıcaklığını hissettiği, dudaklarını ve boynunu öptüğü o anlar hafızasında dolaşırken tatlı tatlı gerindi yatağın içinde gülümseyerek. Bugün dünyanın en mutlu insanı kesinlikle kendisiydi.
Keyifle şarkılar mırıldanarak yatağından kalkıp giyindi. Banyoda elini yüzünü yıkayıp saçlarını taradı yine şarkılar söyleyerek. Babası banyonun kapısından bakarken "Hayırdır çok neşelisin bugün" diyerek belini tuttu acıyla.
Dün kendini fazla zorladığı için ağrıyan bir belle uyanmıştı Görkem'in babası. Onun yanına gelip koluna girerek "Doktora götürmemi ister misin seni?" diye sordu genç telaşla.
"Gerek yok. Bugün dinlenirsem geçer sanırım. Sen idare edersin artık dükkanı" dedi oğlunun yardımıyla salondaki koltuğa otururken.
Genç "Sana yiyecek bir şeyler hazırlayım. Sonra ağrı kesici falan içersin. Dükkanı merak etme. Sen dinlenmene bak. Önemli bir şey olursa telefon ederim ben sana" dedikten sonra mutfakta babasına kahvaltı hazırlamaya başladı.
Babasını evde bırakıp dükkana gelmişti Görkem. Polat'la birlikte yeni iş başı yaparak çalışmaya başlamışlardı ki dükkanın önüne bir polis arabası yanaştı.
Elinin yağlarını silen Görkem "Günaydın memur bey arabayla ilgili bir sıkıntı mı var?" diye sordu merakla.
Sivil giyinimli polis "Tamir için gelmedik. Hakkınızda uyuşturucu sattığınız yönünde ihbar var. Arama yapacağız!" dedi.
Görkem ve Polat şaşkın bir şekilde birbirine bakarken, çevredeki esnaflarda gelmişlerdi yanlarına merak içinde. Polisler dükkanda aramaya yapmaya başlarken "Kim yapmış bu ihbarı! Bizim uyuşturuyla ne işimiz olur!" diye sordu Görkem.
"Bunu ne yazık ki söyleyemem" dedi polis. Bir süre sonra arabasının bagajını arayan polis memurlarından birisi "Komiserim aradığımız uyuşturucu burada!" diyerek seslendi.
Hızla arabasının yanına giden Görkem'in bagajdaki uyuşturuyu görünce şaşkınlığı daha da artmıştı. Polis "Seni uyuşturucu bulundurmaktan ve satmaktan tutukluyorum. Bu arkadaşı da alın!" deyince Görkem ve Polat'ın ellerine kelepçe takmak için kollarını arkasında birleştirdiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇINARIN GÖLGESİ //BxB//Final Yaptı
Novela JuvenilÇınar'ın son günlerde içine kapanması ve kimseyle konuşmaması ailesini tedirgin eder. Babası, arkadaşının tavsiyesiyle mahallenin gençlerinden yardım ister. Görkem ve arkadaşları bu teklifi kabul eder ve Çınar'ın ne gibi bir sıkıntısı olduğunu öğren...