Gençler her sabah olduğu gibi yine birlikte kahvaltı yapıyorlardı. Görkem'in babası "Sinan kahvaltıdan sonra uğra benim yanıma" dedi.
"Tamam Ali usta" derken gençler merakla baktılar birbirlerine. Ardından "Soran olursa ben Remzi'nin dükkandayım. Arabanın sahibini aradım. Öğlene doğru almaya gelecek. Biter değil mi öğlene kadar işi?" diye sordu Görkem'e bakarak.
"Bitti zaten bir şeyi kalmadı. Dört tane somun sıkıp, yağını koyunca çalıştırıp bakacağız. Bir sorun çıkacağını sanmıyorum" dedi.
"Bugün muhasebeciye de uğramam gerekiyor. Geç kalırsam merak etmeyin beni" diyerek kapıya yöneldi.
Bu sırada hızlı adımlarla yürüyen Çınar dükkanın önünden geçiyordu. Onu gören adam "Hayırdır ne bu acele?" diye sordu.
Genç telaşla "Uyuyakalmışım Ali abi. Okula yetişmeye çalışıyorum. Ama büyük ihtimal ilk dersi kaçıracağım" dedi nefes nefese.
"Görkem iki dakikada atar seni okula!" dedikten sonra eliyle masanın üzerinde duran anahtarları işaret edip "Kap şu anahtarları da Çınar'ı okula bırak" dedi.
Genç bardağındaki çayı bir dikişte bitirdi. Heyecanla ayağa kalkıp anahtarları aldı. Arabaya doğru yürürken "Hadi atla arabaya!" dedi yüzüne bakmadan.
Çınar çekingen bir şekilde kapıyı açıp arabaya bindi. Diğer genç ise şoför koltuğuna oturup arabayı çalıştırarak yola çıktı.
Dün akşam yaşadıkları ani duygu yoğunluğuyla, aralarında birden bire oluşan yakınlaşmanın utangaç hali vardı üzerlerinde. Ne birbirlerine bakabiliyorlar, ne rahat hareket edebiliyorlar, ne de konuşacak bir konu bulup aralarında oluşan bu gergin ortamı dağıtabiliyorlardı. Büyük bir sessizlik vardı arabanın içinde.
Artık gün yüzüne çıkması gereken ve itiraf edilmesi gereken duyguları daha fazla saklamak istemiyordu iki genç. Gençlerin heyecanı ve gerginliği bu yüzdendi.
"Lan oğlum konuşacaksan konuş okula varmak üzeresin!" diye geçti aklından dudaklarını ve direksiyonu sıkarken. Gözlerini ona çevirdiğinde, Çınar'ın da kendine baktığını gördü. İki genç yine kaçırdı gözlerini birbirinden.
Bu sinir bozucu sessizliğe daha fazla dayanamayan Görkem "Seninle konuşmamız gereken konular var!" derken, bu gerginliği iliklerine kadar hisseden Çınar'da "Vitesi yanlışlıkla geriye atınca!.." diye atılmıştı.
Dakikalarca gerginlik içinde bekleyen gençler tesadüfen aynı anda konuşmaya başlayınca gözlerini birbirlerine çevirip sustular yine.
"Söyle sen dinliyorum!" dedi Görkem dudaklarını sıkarken.
"Hayır önce sen konuşmaya başladın. Sen söyle istersen!"
"Benim o kadar önemli değil sen söyle" diye ısrar etti genç.
Fakat Çınar'ın dakikalarca kafasında kurduğu bütün konuşma, onun gözlerine bakınca dağılmış, bütün cesareti de yıkılmıştı birden bire. Can sıkıntıyla "Benimki de çok önemli bir şey değildi" deyince yine derin bir sessizliğe gömüldü arabanın içi.
Okula geldiğinde "Umarım geç kalmamışsındır" dedi genç.
Çantasını alıp kapıyı açan Çınar "Ders zili çaldı ama öğretmen daha sınıfa girmemiştir. Tam zamanında geldik. Teşekkür ederim. Görüşürüz" diyerek hızla okul bahçesinin kapından içeriye koşmaya başladı.
Onun arkasından bakan Görkem "Salaksın oğlum sen! Hislerin gerçek olsa söylerdin korkmadan. Kadınının dediği gibi oynama onun duygularıyla. İşine bak amına koyayım!" diye mırıldandı kendi kendine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇINARIN GÖLGESİ //BxB//Final Yaptı
Roman pour AdolescentsÇınar'ın son günlerde içine kapanması ve kimseyle konuşmaması ailesini tedirgin eder. Babası, arkadaşının tavsiyesiyle mahallenin gençlerinden yardım ister. Görkem ve arkadaşları bu teklifi kabul eder ve Çınar'ın ne gibi bir sıkıntısı olduğunu öğren...