bolum 10

1.9K 229 156
                                    

Bolum Sarkisi: Stray Kids-Silent Cry

felix'den
Neredeyse dersin ortalarına gelmiştik ve Hyunjin hala gelmemişti. En sevdiğim dersi dinlememe rağmen dikkatimi derse veremiyordum.

Birkaç dakika geçmiş olmalı ki koridorda bir koşma sesi duydum, ardından sınıf kapısı açıldı.

Hyunjin'i gördüm, gözlerim ona kilitlenmişti. Nefes nefese kalmıştı ve siyah hırkasını elinde tutuyordu. Koşmasından dolayı olacak ki alnından boncuk boncuk ter akıyordu. Geç kaldığından özür dilemek amaçlı eğildi (hani olur ya selam verirken yarim egilir koreliler. ondsn bahsediyorum).

Hoca başını geçebilirsin anlamında salladı ve Hyunjin teşekkür ederek sırasına adımlamaya başladı. Bana bakmıyordu, bense bakışlarımla onu delecek gibi bakıyordum. Arkamda duran sıraya geçti, cidden nefes nefese kalmıştı. Nefesini düzenlemeye çalışırken çantasından kitaplarını çıkarttığını duydum. Gelmişti, kafam rahatlamıştı, tüm dikkatimi derse verdim.
______
Gün boyunca tenefüslerde bile Hyunjin'le hiç konuşmamıştık. Bana mesafeli davranıyor gibiydi. Biraz modum düşmüştü ama yine de onu gördüğüm için mutluydum.

Son dersten çıkıp elime telefonumu almıştım. Bikdirimlerin arasından bir tanesi anında tüm dikkatimi üstüne çekti.

Hyunjin x Felix

hyunjin
felix okuldan sonra
burdaki parkta bulusabilir
miyiz

konum📍

felix
geliyorum
bisi mi oldu ki|

Mesaja cevap yazıp Hyunjin'in attığı konuma ilerlemiştim. Benle bütün gün konuşmamışdı, şimdiyse buluşmak istiyordu. Umarım kötü bir şey olmamıştır.

Parka vardığımda Hyunjin'i gördüm. Salıncakların birinde öylece oturuyordu. Yaklaştım, beni fark etmemişti.

"Hyunjin?" Sözümle irkilip bana bakmıştı.

"Felix, sana söylemem gereken bir şey va-"

"Ooo, baksana Sunwoo. Kimler varmış burada."

"Görüyorum Younghoon, görüyorum. Şu aptal inek neden burda sence?"

"Bilmem, peki ya Hyunjin, sen n'apıyorsun şu salakla beraber?"

"Boşver, Younghoon. Hyunjin sen bi' gelsene."

Hyunjin'le konuşurken yeterince gergin değilmişim gibi şimdi de sınıfın zorbaları çıkmıştı başımıza. Sunwoo Hyunjin'i kolundan tutup bir yere çekerken Younghoon da bana yaklaşıyordu. Ne olacağını kestiremiyordum. Younghoon tam karşımda durarak konuşmaya başladı.

"Hey, Hyunjin'le ne yapmayı planlıyorsun?"

"Ben bir şe-"

"Kes be." diyerek sözümü böldü. Kulağıma eğilerek konuşmasına devam etti.

"Şunu bil ki Hyunjin sana hiçbir zaman ilgi duymayacak." Kafamı geriye çekerken konuşmasını sürdürdü.

"Hyunjin ortalarda yokken eğlenmeye ne dersin?"

Ne dediğini anlamayarak korkuyla karışık bir şekilde suratına baktım. Younghoon ise sırıtarak yüzüme sert bir yumruk geçirdi. Burnum durmadan kanıyordu.

Geriye doğru sendelerken Younghoon mideme oldukça güçlü bir yumruk attı. Midemdeki sancıyla yere çömelirken işini kolaylaştırmıştım. Şu an aklımda bir tek yaşadığım acı vardı.

Ben acıdan yere çömeldiğim sırada ayağıyla karnıma ve vücudumun boştaki yerlerine tekme atmaya başladı. Bağırıyordum ama her bağırışımda Younghoon daha sert tekme atıyordu. Dayanılmaz bir acı hissediyordum, gözüm kararıyordu. Ağzımdan akan kanı hissettiğimde bayılmanın eşiğindeydim..
________
hyunjin'den
"Ne var Sunwoo?"

"Bir şey yok Hyunjin. Sadece birazdan olacakları görmeni istedim. Ne kadar iyi kalpliyim değil mi?"

"Ne olacakları? Ne diyorsun sen be!"

"Bak." dedi sırıtarak ve başımı bir yöne çevirdi.

Felix'i gördüm. Yerde yatıyordu, kanlar içindeydi. Bağırmaya çalışıyordu ama sesi buraya ulaşmıyordu bile. Younghoon elleri cebinde Felix'e tekmeler savuruyordu.

"Ne güzel bir görüntü değil mi?" dedi Sunwoo gülümseyerek. İçimde büyüyen öfkeyle yakasına yapıştım ve bağırmaya başladım.

"NE YAPTIĞINIZI SANIYORSUNUZ LAN SİZ"

"Sakin ol. Altı üstü dövüyoruz. Hem sana ne Felix'ten."

Yüzüne sert bir yumruk geçirip Felix'in olduğu tarafa koştum. Sesi çıkmıyordu, kaşları acıdan dolayı çatılmıştı ama hareket etmiyordu.

Sonunda onlara ulaştığımda Younghoon'a bir yumruk attım. Kahkaha atarak geri çekilip Felix'e baktı. Yüzünde hoşnut bir ifade vardı.

"Ben gideyim, sen de ilgilen küçük bebeğinle." dedi ve uzaklaştı.

Şu an tek odağım Felix'ti. Yanına eğildim, ağzından damla damla kan akıyordu. Sarı saçlarına yer yer kan bulaşmıştı. Beyaz tişörtünün üstü ayakkabı izleriyle dolmuştu.

Ne yapacağımı bilmiyordum, yaşlar izinsizce gözlerimden firar ediyordu sadece. Elime telefonumu alıp ambulansı aradım. Bu halde Felix'i olduğu yerden kaldıramazdım. Ambulansa bulunduğumuz yeri tarif ettim.

Çaresizce Felix'in yer yer kanlanmış suratını seviyordum, adını sayıklıyordum. Şu an tek yapabileceğim şey burada ambulansı beklemekti..
___________________________
yeni bolum atmak icin tehdit edildim o yuzden size yeni bolum. bu ficte yazdigim en uzun bolum olsbilir. diger bolumu de yazarim birazdan ama hemen atmayabilirim.

hayalet okuyucu olmayin bolumu oylamayi ve satir srasi yorum yapmayi unutmayin lutfenn

bir diger bolimde gorusuruzz


sınav kağıdı | hyunlix✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin