05 Mayıs 2006

130 5 0
                                    


05 Mayıs 2006


Bu sabah çok hastam vardı. Kayda değer yazabileceğim bir şey yok. Ayşe'nin sağlıksız görüntüsü zihnimi meşgul etti. Siyah çantamı kaptım, onu ziyaret edip evinde muayene etmeye karar verdim. En sevdiğim öksürük şurubundan bir şişe aldım yanıma. Aslında içeriği oldukça ağır bir ilaç. Ama anında balgam söküyor ve öksürük gıcığını da dindiriyor.


Ayşe'ye giderken markete uğrayıp onun için biraz alışveriş yaptım. Biraz et, kahvaltılık gibi şeyler aldım. Etten en az 5-6 öğünlük yemek çıkardı. Çilek de aldım. Ayşe çileği çok seviyor. Alırken fark ettim ki çilek bayağı pahalı bir şeymiş. Ayşe en çok çileklere sevindi. Sanırım uzun süredir maddi sıkıntılar sebebiyle alamıyorlar. Ona yardımcı olabilmek beni çok mutlu ediyor.


Yanağında bir morluk fark ettim. Onu konuşmaya ikna etmek biraz zamanımı aldı ama sonunda dün gece Birkan'ın eve sarhoş geldiğini ve onu dövdüğünü itiraf etti. Çok sinirlendim. O an meyhaneye gidip onu oradan çıkarıp, kardeşime el kaldırdığı için ağzını burnunu kırmak istedim. Ayşe beni engelledi. Bunun hiçbir şeye yaramayacağını söyledi.


Azra ben oradayken okuldan geldi. Çok güzel bir genç kız olmuştu. Tıpkı Ayşe'ninki gibi büyük kahverengi gözleri vardı. Ama o kadar sakin ve ürkekti ki bakışları. Neredeyse hiç konuşmuyordu. Eminim kızın bu hali bile Birkan'ın eseri. O tam bir serseri.


Bir çocuğun coşkusunu onu korkutarak bastırmak ne kadar utanç verici. Çocukluğumu anımsadım. Babam eve sarhoş geldiğinde Ayşe'yle ben saklanacak yer arıyorduk. En ufak bir şey onu çılgına çevirmeye yetiyordu sarhoşken. O anda içimiz dışına çıkana kadar döverdi bizi. Eve geldiğinde çıt çıkarmamayı çabuk öğrenmiştik.


Umarım Azra ve Ayşe de aynı şeyleri yaşamıyordu. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmanın tam örneği bu. Baba dayağından kaçmak için Birkan'la evlendi. Değişen bir şey yok. Oysa çok daha iyilerine layıktı benim kardeşim.


Bu evin üzerinde kara bulutlar var. Sağlıklı bir ruh halini bile kirletecek kadar karanlık bir yer burası. Çöplükten farksız. Bu Ayşe'nin hatası değil. Temizliğe dikkat ediyor. Ama ciddi bir tadilat gerektiriyor bu ev. Bu evi ayakta tutmak için Birkan'ın bir çabası olduğuna inanmıyorum. O ev sahibini suçluyordu sadece. Duvarın rengi artık dönmüştü. Hatta bazı yerlerde boya sıvayla birlikte dökülüyordu. Musluklar akıyordu. Salondaki pencere çatlamıştı. O kadar sinir bozucuydu evin bu hali. Sadece bir saat oturarak bu hisse kapıldım.


Onları bu hastalık yuvasından bir süreliğine çıkarmam gerektiğine inanıyordum. Hava bugün yazın habercisiydi adeta. Hep beraber Özgürlük Parkı'na gittik. Her ne kadar şehrin göbeğinde, her zaman kalabalık olan Bağdat Caddesi'nde olmasına rağmen, parkın içi geniş yeşil bir alana sahipti. Bir saat kadar parkın içinde yürüdük. Bu hepimize iyi geldi. Sorunlarımızı bir an için bile olsa ardımızda bıraktık.


Bir Seri Katilin Günlüğü - Uyanış (Kitap olarak yayınlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin