08 Mayıs 2006

109 3 0
                                    


08 Mayıs 2006


Dün akşam eve gidip Leyla'ya her şeyi anlattım. Bundan sonra ne yapmam konusunda kendisinden destek bekledim. Hatalı bir beklenti. Benden önce hastaneden birsiyle görüşmüş sanırım. Belki de Hazal denilen o orospuyla.


Kapıdan içeri girdiğim anda bana bağırmaya başladı. Bana anlayışla bakacak ya da beni affedecek hiçbir tavrı yoktu. Profesör Aslan'ın tavrını ve kararını doğru buluyordu.


Sanırım ilk kez gerçek yüzünü gösteriyordu bana. Benimle evlenmemişti. Bir doktorla evlenmişti. Para ve sosyal statü için birlikteydi benimle. Şimdi ihanete uğramış hissediyordu kendisini. Ne hissettiğim ve nasıl sıkıntılı günler geçirdiğim umurunda değildi. Her zaman ki gibi düşündüğü tek şey kendisiydi.


Beni terk edeceğini söyledi. Babasını aradıktan sonra çocukları da alarak ilk uçakla İzmir'e dönmek üzere eşyalarını toplamaya başladı. Tam isabet. Onun gibi bir kadına ihtiyacım yok zaten.


Yüzündeki o alaycı gülümsemeyi asla unutamayacağım. Hiçbir tepki göstermedim. Bana, "İşe yaramaz ayyaş!" diye bağırdığında bile. "Tıpkı babam gibi işe yaramaz bir ayyaş!" Arkadaşları onu benimle evlenmemesi konusunda uyarmıştı. Benim gibiler ailesine sahip çıkmazlarmış. Leyla'dan nasıl nefret ediyordum o anda. O an onun da boğazını sıkasım vardı.


Madem o kadar iğrenç ve bencil bir insanım. Niçin kazandığım her kuruşu onu mutlu etmek için harcadım? Şehrin yarısı açken, bu sürtük kuyumcudan ve mağazalardan çıkmıyordu. Daha geçen gün pahalı bir porselen takımı aldı. İhtiyaçtan mı? Hayır! Bir sene önce aldığının modası geçmişmiş.


Yemek takımının durduğu dolabı açtığım gibi, o yeni takımın tabaklarını bir bir yere fırlatıp kırdım. Yüzündeki o alaycı gülümseme birden kaybolup yerini sanki bebeklerini canlı canlı yere atıp eziyormuşum gibi dehşet ve korku dolu bakışlara bıraktı. "Madem İzmir'e dönüyorsun," dedim, "O zaman bunlara da ihtiyacın olmayacak." Bense hiç ihtiyaç duymuyordum zaten.


Yukarı çıkıp birkaç parça kıyafet aldım. Çocukların odasının kapısının kapandığını duydum. Bu kadar ses ve bağırış içinde artık uyuyor olduklarını sanmıyordum. Çocuklarımın yanına gidip onlarla konuşmayı çok istedim. Onları bir süre göremeyeceğim, eğer gerçekten söylediğini yapıp evi çocuklarımla birlikte terk edecekse...


Bir Seri Katilin Günlüğü - Uyanış (Kitap olarak yayınlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin