15 Mayıs 2006
Dün gece İstiklal'de yeni bir mekân keşfettim. İsmiyle içerdeki çöplüğü örtmeye çalışmışlar bence. Duvarların pisliğini ucuz resimlerle kamufle etmişler. Barın arka tarafındaki yağlı boya tablo tam bir fiyasko. Bir de o iğrenç koku. Sanki soğan ve sarımsak deposundaydım.
Tesadüfen mekânın sahibiyle tanıştım. Şişko ve salak bir adam. Sebebini bilmiyorum ama benden hoşlanmıştı sanırım. Tüm arkadaşlarımı oraya davet etmemi istiyordu. İçerde bulunan tiplerin barı için kalitesiz olduğunu düşünüyordu. Güldürme beni.
O mekânda, havada şiddet kokusu vardı resmen. İçeri girdiğim anda hissettim bunu. Tüylerim ürperdi resmen. İçerde bulunan kaybedenler, orospular ve alkolikler karışımı sebebiyle her an birisinin karşıma geçip beni deşmesini bekledim. Belki artık tamamen kafayı yedim ama beni o mekâna çeken şey tehlike duygusu. Bu benim en ilkel tutkularımın ortasında yaşayan bir tümör sanki.
Mekânın içi fahişe doluydu. Siyah saçlı ve güzel göğüslü genç bir kız vardı içerde. Bir fahişe ile sevişerek hızlı ve basit bir şekilde mutlu olabilirdim aslında. Ama bu yetersiz kalırdı.
Bazen gerçeğe tutunmayı başaramıyorum. Ya da elimden kayıp gidiyor. İçerken bir süre sonra etrafımdaki herkes buharlaşıyor. Sanki bir rüyaya geçiş yapıyormuşum gibi. Sonra geriye yaslanıp sanki senaryosunu yazıp yönettiğim bir film izliyormuşum gibi. Hayalimde doruk noktasına ulaştığımda daha önce tatmadığım bir orgazm misali doyum noktam tavan yapıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Seri Katilin Günlüğü - Uyanış (Kitap olarak yayınlandı)
Mystery / ThrillerBu günlük sıradan bir insanın seri katile dönüşmesini anlatmakta...Cinayetlerini işlerken, günlük tutmayı da ihmal etmemiş: "Yine o korkunç istek uyandı içimde. Barlara gitmek istiyordum yine. Avlanma duygusunun heyecanı başladı. Beynim bunun normal...